27.12.2017, 14:30

Sudan'dan ucuz et gelecekmiş.

Çok güzel işte halkımız ucuza et yiyecek. Buna kim ve neden karşı çıkabilir ki?

Halkımızın ucuz et yemesi hepimizin isteğidir tabii ki.

Ancak, projeyi iyi düşünmemiz ve değerlendirmemiz gerekir. Bu da çok önemlidir. Sudan, eti 4 dolara verebilirim diyor. Tabii ki verebilir. Vermemesi için hiçbir neden yok.

Anladığımıza göre TİGEM 30 bin dönüm arazide ön araştırmalar yapmış ve uygun tohumlar belirlenmiş. (Sanırım yem tohumlarından bahsediliyor.) Şimdi proje ölçek artırımına hazır hale gelmiş. (Kaynak: http://www.nationalturk.com/simdi-de-sudandan-et-ithali-gundemde-en-fazla-4-dolar/ ) Projede ekolojik tarım mı yoksa kimyasal tarım mı yapılacağını ve GDO’lu tohumların kullanılıp kullanılmayacağını bilmiyoruz. Şimdilik bu çevre konularını göz ardı edip hiç dikkate almayalım.

Öyleyse projeyi bir bütün olarak aşağıdaki gibi kalemlere ayırarak düşünebiliriz:

-Yemi bitkisi tohumları Türkiye’den temin edilmiş ve edilecek.

-Yem yetiştirmede Türkiye’li uzmanlar görev alacaklar.

-Yem bitkilerini yetiştirmek amacıyla sulama sistemleri kurulacak.  

-Yem fabrikaları ve depoları kurulacak.

-Hayvan besisinde de muhtemelen Türkiye’li uzmanlar bulunacak.

-En azından küçük çaplı da olsa tarımsal ve hayvanlar için laboratuvarlar kurulacak.

-Damızlıklar yetiştirilecek.

-Kesimhaneler yapılacak. (Muhtemelen Türkiye’li firmalar yapacak.)

-Buzhaneler kurulacak

-Paketleme tesisleri kurulacak

-Soğutmalı kamyonlar ya da konteynerler temin edilecek ve ulaştırma amacıyla kullanılacak ve

-Gemiler ulaştırma işlemini yürütecek.  

 Bu oldukça büyük ölçekli ve uzun vadeli bir proje gibi görünüyor.

Böyle projelere karar verilmesi hükümetlerin tercihidir. Burada biz mi Sudan’a iyilik yapıyoruz yoksa Sudan mı bize iyilik yapıyor hiç önemli değil.

Yalnız çok önemli bir konu var söylemeden geçemeyeceğim:

Bu ve bunun gibi projeler Türk çiftçisini ve Türk çiftçiliğini bitirir. Neden mi? Açıklayalım.

Sudan muhtemelen bu projeye finansman koymayacaktır. (Koysaydı şimdiye kadar açıklanırdı.) Muhtemelen borçlanacak ve borcunu kırmızı et olarak uzun vadede ödeyecektir. Sudan’daki topraklar zaten boş ve ekilmeksizin duruyor. Ancak, Türkiye bu projeye ya özel sektör ya da devlet eliyle oldukça büyük finansman ayırmak zorundadır. Yukardaki kalemlerin finansman olmadan gerçekleştirilmesi imkansızdır.

Bu arada Türk çiftçisi ne yapacak bir de ona bakalım:

-Dünyanın en pahalı mazotuyla tarlasını sürecek,

-İthal tohum satın alıp yem bitkisi yetiştirecek,

-İthal amonyakla üretilen pahalı gübre ve ilaçlar kullanacak,

-Yukardakilerin hiçbirini yapmayıp, doğrudan yurtdışından ithal edilmiş pahalı saman ve diğer hazır yemleri kullanacak,

-Sudan’dan, Singapur’dan, Sırbistan’dan, Uruguay’dan, Arjantin’den gelecek ucuz etlerle rekabet edecek,

-Özelleştirilerek kapatılma noktasına getirilmiş üretim kapasiteleri yıllarca sürekli azaltılmış şeker fabrikalarının ürettiği ucuz melas ve küspeyi bulamayacak, alternatifler arayacak ve yine pahalı ithal yemlere yönelecek.

Şimdi aklı ve vicdanı olan herkese soruyorum:

Sudan’a yapacağımız yatırımları kendi ülkemize yapsak, çiftçimize ucuz mazot versek ve pahalı kimyasal maddeler gerektirmeyen ekolojik tarımı öğretsek, hem ucuza yem ve et hem de işsizlerimize iş üretsek, kendi çiftçimiz kendi topraklarını işlese, kendi tarım ve hayvancılığımız gelişse, yine tüm ülke olarak tekrar kendi kendimize yeter hale gelsek, hatta daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi bazı tarımsal ürünlerden biyo-yakıt ve hayvan yemi üreten fabrikalar kurarak bir taşla iki kuş vursak (hem enerji hem de yem üretimi)

daha iyi olmaz mı?

 

Saygılarımla

  

 

 

 

Yorumlar (0)