Haluk Kaplan: Şampiyonluğun yolu kaleden geçiyor

Haluk Kaplan: "Problem; koskoca ülkede yurt dışında yetişmiş bir kalecinin performansına muhtaç olunmasıdır. Bu durumdan öncelikle milli takım kaleci departmanı, kulüpler ve son olarak da o kulüplerin kaleci antrenörleri sorumludur" dedi.

SPOR 12.11.2018, 10:12 12.11.2018, 10:12
Haluk Kaplan: Şampiyonluğun yolu kaleden geçiyor

 

Ağustos ayında İsveç'te düzenlenen Avrupa 21 Yaş Altı İşitme Engelli Avrupa Futbol Şampiyonası'nda şampiyon olan Türkiye'nin kaleci antrenörlüğünü yürüten, geçmiş döneminde bir çok Süper Lig takımında kaleci antrenörlüğü yapan Haluk Kaplan, Demirören Haber Ajansı'na (DHA) özel açıklamalarda bulundu

"BAYRAĞIMIZI DALGALANDIRMANIN GURURUNU YAŞADIK"

İşitme engelli kalecilerin gelişimlerinin temelinde iletişim olduğunu ve milli takımdaki kalecilerin teknik ve taktiğini ilgilendiren konularda ortak dil yaratarak Avrupa Şampiyonası'na hazırlandıklarını ifade eden Haluk Kaplan, "İşitme Engelli U21 takımımızla sıkı bir hazırlık periyodundan sonra Ağustos ayında İsveç'te Avrupa şampiyonu olarak ay yıldızlı bayrağımızı en yüksekte dalgalandırmanın gururunu yaşadık. Hazırlık sürecinde duymayan, konuşamayan kalecilerimizi ülkemizi başarıyla temsil edebilecek seviyeye getirmemiz gerekiyordu. Öncelikle onlarla iletişim kurabilmem için işaret diliyle anlaşabilecek seviyeye gelmem gerekti. İşaret dilinde de yöreye göre farklılıklar olduğundan kalecinin teknik ve taktiğini ilgilendiren bazı konularda ortak bir dil yaratabilme adına kalecilerle kendi aramızda anlaşabileceğimiz işaretler geliştirdik" dedi.

"2019'DA AVRUPA ŞAMPİYONU OLMAK İSTİYORUZ"

Avrupa Şampiyonası'nda sadece 2 gol yiyerek şampiyon oldukları için fazlasıyla mutlu olduklarını ve 2019'daki Avrupa Şampiyonası'nda da hedeflerinin şampiyonluk olduğunu aktaran Kaplan, "Kaleciler duymadıkları ve konuşamadıkları için görsel algılarını daha ileri seviyede kullanıyorlar. Bu nedenle kaleci antrenörü olarak ifade etmek istediğiniz her konuyu uygulamalı olarak en detayına kadar ve en doğru şekilde göstermeniz gerekiyor. Aksi taktirde çok küçük de olsa yanlış gösterirseniz kaleci bunu doğru kabul ediyor ve olduğu gibi uygulamaya başlıyor. O zaman kaleciyi geliştirmeniz imkansız hale geliyor. Genel kabul görmüş çalışma metotlarını uygulamamızın yanında asıl kilit olay normal kalecilere göre daha fazla görsel hafızayı kullanmalarını fırsata dönüştürüp yüksek konsantrasyonlarından istifade etmek oldu. Böylece kısa zamanda oldukça önemli gelişmeler sağladık. Sonuç olarak da 2 golle turnuvanın en az gol yiyen takımı olarak ülkemize dönmek bizleri fazlasıyla mutlu etti. Şimdi Haziran 2019'da Yunanistan'da A milli Takımı'mızın  Avrupa Şampiyonası var. Önümüzdeki günlerde de bu turnuvanın hazırlıklarına başlayacağız. Her zaman olduğu gibi hedefimiz bayrağımızı Avrupa'nın en zirvesinde dalgalandırmak ve şampiyonluk kupasını ülkemize getirmek olacaktır" ifadelerini kullandı.

"KARİUS'A ÖDENEN YÜKSEK RAKAMLARIN PERFORMANSA DÖNÜŞMEMESİ ÖNEMLİ BİR KAYIP"

Karius'un Beşiktaş forması altında yediği gollerin benzerini Liverpool ve Mainz 05'te de yediğiniz ve Alman file bekçisine ödenen yüksek rakamların performasına yansımamasının çok büyük bir kayıp olduğunu belirten deneyimli kaleci antrenörü, "Karius'un son zamanlarda yediği enteresan gollere şahit olduk. En çok can sıkan ve eleştiri alanı ise müdahale etmeyi denese kurtarabileceği toplara tepkisiz kalarak gol oluşunu izlemesi oldu. Türkiye'ye gelmeden önce Liverpool formasıyla UEFA Şampiyonlar Ligi final maçında yediği akıl almaz goller tekrar hafızalarda canlanınca tüm Beşiktaş camiasının keyfi kaçtı. Sonuç olarak da Genk maçında eldivenler Tolga'ya teslim edildi. Karius'un meşhur final maçı dışında Liverpool'daki diğer maçları ve Mainz 05 performansı mercek altına alınırsa benzer enteresanlıkta gollere şahit oluyorsunuz. Bir kaleci antrenörü olarak Karius'la bire bir çalışmadan, ruhsal ve bilişsel tetkikler yapmadan afaki konuşmak çok doğru olmaz lakin anlayabildiğim kadarıyla görüyorken görememeyle ilgili bilişsel bir sorun yaşıyor. Bu yapısal durum muhtemelen genel motivasyonunda ve dönemsel konsantrasyonunda düşüş yaşadığı zamanlarda ortaya çıkıyor. Tüm kalecilere uygulanan kaleci antrenmanlarıyla bunun üstesinden gelemezsiniz. Hatta daha sık yaşanır hale gelebilir. Karius'la mutlaka spesifik çalışmalar yapmak gerekiyor. Bu kaleciye ödenen ciddi rakamların Beşiktaş'ın şiddetle ihtiyacı olan yüksek kaleci performansına dönüşmemiş olması oldukça önemli bir kayıp ve sorumluluk olarak duruyor" şeklinde konuştu.

"HARUN'UN HER ŞEYE RAĞMEN TAKIMA KATKI SAĞLAMA GAYRETİNİ TAKDİR EDİYORUM"

Haluk Kaplan, Fenerbahçe'nin yeni kalecisi Harun Tekin'i bir üst seviyeye taşıyacak uygulamalara geçilmesi gerektiğini aksi durumda ülkenin vasat kalecilerinden biri olamaktan öteye gidemeyeceğini ifade ederek "Son dönemde çok gol yemiş olması ve bazılarının gerçekten de bir Fenerbahçe kalecisinin kurtarması gereken toplar olması eleştirilere neden oldu. Bugün itibarıyla baktığımızda milli takım seviyesinde ülkedeki genç kalecilere rol model olabilecek bir kaleciden söz etmemiz ne yazık ki mümkün olmuyor. Her şeye rağmen ben Harun'u bu anlamda önemli bir figür olarak görüyorum. İvedi olarak onu en az bir kaç seviye daha yukarılara taşıyacak uygulamalara geçmek gerekiyor. Aksi taktirde ülkenin vasat kalecilerinden bir tanesi olmaktan öteye gidemez ve bu durum da bir kaleci antrenörü olarak beni çok üzer.  Harun henüz saha içi ve saha dışı sıkıntılarının üstesinden gelememiş Fenerbahçe kulübüne lig başladıktan sonra üstelik hafta ortası geliyor. Gelir gelmez kale Volkan'dan alınıp ona veriliyor. Henüz kulübü, takımı ve büyük bir camianın atmosferini hissetmeden kendini kalede buluyor. Bu hiç de kolay bir durum değil. Sanıyorum Alman kaleci Enke'nin Fenerbahçe'ye geliş ve gidişini hatırlamayan yoktur. Bildiğiniz üzere sonradan Almanya'nin en iyi kalecisi seçilmişti. Harun'un her şeye rağmen ayakta kalma ve takıma katkı sağlama gayretini taktirle karşılıyorum. Eleştirenlerin de bu duruma saygı göstermesi gerektiğini düşünüyorum" dedi.

"MUSLERA, SON MAÇLARDA HATALAR YAPSA DA SÜPER LİG'İN EN İYİ KALECİSİ OLMA ÖZELLİĞİNİ SÜRDÜRÜYOR"

Muslera'nın son dönemde başarı oranının düşük olduğu pozisyonlarda yaptığı hatalardan ötürü performansının düştüğünü dile getiren Kaplan, "Muslera, Türkiye'deki genel performansını dikkate alındığında süper ligin en iyi kalecisi olma özelliğini devam ettirdiğini düşünüyorum.  Bunun yanında Türkiye'ye geldiğinden bu yana var olan hala gelişme kaydedemediği sorunları da yok değil. Yan toplarda kalenin 1'inci ve 2'nci bölgesine gelen toplarda başarılı olsa da 3'üncü bölgeye yani arka direk bölgesine giden toplara çıkışlarda hala sorun yaşamaya devam ediyor. Ayrıca derin toplar da onun için oldukça ciddi bir handikap. Ceza sahasına gelen toplara doğru çıkış yaptığında potansiyel olarak çok fazla zamanlama hatasına şahit oluyoruz. Tabii derin toplar çok sık karşılaşılan pozisyonlar olmadığından buradaki hatalar unutuluyor. Kale önü pozisyonlardaki üstün başarısı sık tekrarlanan bir durum olduğu için her zaman alkışlanan kaleci konumunu koruyor. Muslera başarı oranının çok düşük olduğu pozisyonlara son günlerde sıkça maruz kalınca ve hata yapınca performansı düştü olarak değerlendiriliyor. Taffarel ile birlikte bu durum için bir çözüm üreteceklerini düşünüyorum" açıklamalarında bulundu.

"BAŞAKŞEHİR ŞU AN LİDERSE MERT'İN KATKISINI GÖZ ARDI ETMEMEK GEREKİR"

Türkiye'de bu sezonki performanslara göre Mert Günok, Muslera ve Okan Koçuk'u ilk 3 sıraya koyabileceğini belirten Kaplan, "Bu sezonki performans ve istikrarını dikkate alırsak ben Mert Günok'u yaşadığı onca zorluktan sonra takdirle 1'inci sıraya koymak isterim. Şampiyonluğun yolu kaleden geçiyor. Başakşehir şu an liderse Mert'in katkısını göz ardı etmemek lazım. Hataları gündeme taşınsa da 2'nci sırayı Muslera'ya veririm. Süper Lig'de ilk kez düzenli oynamaya başlayan ve her geçen dönem daha da gelişeceğine inandığım Okan Koçuk'u ilk 3 içerisinde sayabilirim. Sezon içerisinde bu sıralamayı değiştirebilecek 3-4 kaleci daha olduğunu söylemek isterim" açıklamalarında bulundu.

Mert Günok'un Başakşehir'e transferinin kendisi için çok doğru bir adım olduğunu belirten Kaplan, "Öncelikle söylemeliyim ki Mert Günok Fenerbahçe'de Volkan'la, Bursaspor'da Harun'la rekabet yaşamadı. Fenerbahçe'de Volkan tartışmasız 1'inci kaleciydi. Ancak Volkan cezalı ya da sakat olursa görev alabiliyordu. Mutlaka kendi gönlünde Volkan'dan kaleyi almak vardı ama bu duygular orada bir rekabet ortamı yaratmadı. Bursaspor'a transferinde 1'inci kaleci olma şartı vardı. Olağanüstü düşük performans sergilememiş olsaydı herhangi bir rekabet ortamı olmadan oynamaya devam edecekti. Milli takım ardından Bursaspor performans olarak dibe vurduğu dönem oldu. Fakat bu düşüşün tekrar bir çıkışı olacağını kendisi de biliyordu. Zira kaleci yetenekleri ve fiziksel yeterliliği herkesçe bilinen bir gerçekti. Geriye kalan bundan sonraki kariyer planlamasının doğru yapılmasıydı. Başakşehir onun için doğru bir adım oldu. İlk yılında bir nevi rehabilitasyon dönemi yaşadıktan sonra bu sezon etkileyici performansıyla şu ana kadar göz doldurmayı başardı" ifadelerini kullandı.

"PROBLEM, ÜLKENİN YURT DIŞINDA YETİŞMİŞ BİR KALECİYE MUHTAÇ OLMASIDIR"

Halup Kaplan yurtiçinde bir çok kaleci bulunmasına rağmen milli takımın yurtdışında yetişmiş bir kaleciye muthaç olmasının sorumlusunun kaleci antrenörlerinin ve kulüpler olduğunu aktaran kaleci antrenörü Kaplan, "Son zamanlarda sıkça dile getiriyorum ve burada bir kez daha tekrar edeceğim. Milli takımda Sinan Bolat'ın şu ana kadar ki performansına söylenecek hiç bir şey yok. Problem; koskoca ülkede yurt dışında yetişmiş bir kalecinin performansına muhtaç olunmasıdır. Bu durumdan öncelikle milli takım kaleci departmanı, kulüpler ve son olarak da o kulüplerin kaleci antrenörleri sorumludur. 1994 yılından bu yana kaleci antrenör diploması verilecek, yıllarca kulüplere  kaleci antrenörü ile sözleşme mecburiyeti, yedek kulübesinde bulunma zorunluluğu olacak ki bu zorunluluk kaldırıldı ve işte gelinen nokta. Daha önce iki farklı kulüpte oldukça kötü Türkiye deneyimi yaşamış bu kalecinin milli takımdaki iyi performansı yüzümüzü güldürüyor. 80 milyonluk ülke ve yüzlerce kaleci antrenörü ile bu utanılacak bir durumdur. Her şeye rağmen bana göre tablo o kadar da karanlık değil. Bu sonuç yanlış planlamaların bir ürünüdür. Türkiye'nin yetenekli ve iyi kalecileri var. Hem de sayıları az değil. Sadece bu kalecilerimizin seviyelerinin yükseltilmeye ihtiyacı var" şeklinde konuştu.

"2019 YAZINDA DÜNYA KULÜPLERİNİN PAYLAŞAMADIĞI BİR KALECİ ORTAYA ÇIKARTMAK ZOR DEĞİL"

Türkiye'nin kaleci yetiştirme konusunda ilk ülkelerden biri olmasının hayali olduğunu ifade eden Kaplan, "İddia ederek söylüyorum ki sadece bu sezonun kalan bölümünde  A milli takım havuzundaki bütün kalecilerin seviyelerini yükseltmek mümkündür. Bir diğer sezonda ise süper lig ve PTT 1'inci Lig'deki diğer Türk kalecilerinin performanslarını gözle görülür şekilde üst seviyelere taşımak asla hayal değildir. 2019 yazında dünya kulüplerinin paylaşamadığı bir kaleciyi yaratmak da mümkün hatta zor da değildir. Kaleci dendiğinde dünya futbolunun ilgiyle odaklandığı ülke olmak en büyük hayalim, arzum ve dahası hedefimdir. Kalecilerimize tavsiyem hiç tereddüt etmesinler gerçek seviyeleri ve performansları şu an şahit olduklarının çok üstünde ve ortaya çıkartılmayı bekliyor" dedi.

DHA

Yorumlar (0)