21.01.2018, 23:42

Solucanlar en doğrusunu bilir!

Bugün bu yazımı solucanlar ve solucan gübresi konusunda yazacağım çünkü Tarım Bakanlığı solucan gübresi yönetmeliği yayınlamaya karar verdi ve bu konu ülkemiz toprakları açısından son derece önem taşıyor. 



Bildiğiniz gibi, solucanlar sadece toprağı ufalamakla ve havalandırmakla kalmayıp, organik maddeyi parçalayarak geri dönüşüm sağlayan ve ürettikleri gübre ile toprağın fiziksel ve kimyasal yapısını değiştirebilen, topraktaki mikroorganizma topluluklarını etkileyen canlılardır. Solucanların etkinlikleri sayesinde toprağa ve bitkilere faydalı mikroorganizmaların popülasyonu artar ve zararlı patojenler bastırılır. Böyle topraklarda bitkiler son derece sağlıklı büyürler ve sağlıklı bol ürünler verirler. Kimyasal gübre kullanılmasına gerek kalmaz. Bu yüzden solucanlar çoğu zaman “çiftçi dostu” olarak adlandırılırlar. Charles Darwin, solucanlar için “doğanın umulmadık askerleri” terimini kullanmıştır.   



Son haftalarda küçük solucan gübresi üreticisi arkadaşlardan yoğun biçimde yakınma mesajları alıyorum. Hepsinin dikkat çektiği ortak nokta Bakanlık tarafından düzenlenmekte olan solucan gübresi yönetmeliği. 

Artık Bakanlıklarca yapılan icraatlarda yapılan ve yapılmakta olan yanlışlar öyle bir düzeye ulaştı ki, yapılanların görünmez masumca hatalar olduğunu düşünmek için çok saf olmak gerekiyor. Ama ben yine de bu konuda aldığım duyumların bu tür masumca hatalar olduğuna ve düzeltileceğine inanmak istiyorum. 



Fazla uzatmadan konuya gireyim. Türkiye’de sayısı on ile yirmi arasında büyük solucan gübresi üreticisi mevcut. Üç ile dört bin kadar da küçük üretici var. Eğer bu konudaki mevzuatı doğru biçimde yaparsak, organik atıklarımızın da bolluğu düşünüldüğünde bu sektörde binlerce insanımıza iş yaratabilir ve ekonomimize artı değer sağlar. Hepsinden önemlisi, tarımda kimyasal madde kullanımını azaltarak çevremizi korumuş oluruz.     



Ülkemizin toprakları, organik madde ve yararlı mikroorganizmalar açısından son derece zayıf. Bu yüzden ister büyük ister küçük olsun pek çok solucan gübresi üreticisine ihtiyaç var. Aslında keşke herkes kendi evinin balkonunda kendi mutfak atıklarıyla solucan gübresi üretip kullanabilse. Bu tür kendi evinde solucan gübresi üreten hobi sahibi insanların sayısı yurtdışında oldukça fazla.  Neyse konuyu fazla dallandırmayalım.     



Bugünlerde tarımda bir yanlış daha yapılmak üzere. Hem de çok önemli bir yanlış. Topraklarımızı belki de yıllarca kimyasal madde üreticilerine mahkum edebilecek bir yanlış…  



Topraklar en iyi verimi doğal haliyle verir. Tek yapmanız gereken, doğal ortamı korumak ve organik madde ve yararlı mikroorganizma içeriğini zenginleştirmektir. Solucanlar, solucan gübresi, organik madde ve yararlı mikroorganizmalar toprağı toprak yapan vazgeçilmez unsurlardır. Yurdumuz topraklarında çoğalması için mutlaka uğraşmalıyız çünkü organik madde ve yararlı mikroorganizmalar çoğaldıkça, kimyasal gübrelere gereksinimimiz azalacaktır. Daha az kimyasal madde kullandığımızda, topraklarımızın çoraklaşmasını da önleyebileceğiz.  



Bugünlerde Tarım Bakanlığı’mız yeni bir solucan gübre yönetmeliği hazırlamakla meşgul. Duyduğuma göre Bakanlık’taki konunun teknik uzmanları konuyu incelemişler. Bu yönetmeliğe göre, bundan sonra solucan gübresi üretenler solucanlarına yedirdikleri mama tabir edilen hayvan dışkısı ve bitkisel organik madde karışımını solucanlara vermeden önce ve solucanın sindirim sisteminden geçmiş kaliteli solucan gübresini de satmadan önce 70 C dereceye ısıtıp sterilize etmek zorunda kalacaklarmış.  



Böyle bir ısıl işlemin, yararlı mikroorganizmalarla dolu solucan gübresine uygulanması doğru değildir.   



İsterseniz, solucan gübresi nasıl üretiliyor önce ona bakalım sonra ne demek istediğimi zaten anlayacaksınız:

Nasıl solucanlar doğada topraktaki organik atık ve mikroorganizmalarla besleniyorsa, aynı şekilde bitkisel ve/veya hayvansal organik atıklardan hazırlanan mama denilen karışım önce fermente edilir. Bu fermantasyon oksijenli de olabilir oksijensiz de.  Fermantasyon işlemi bir çeşit çürütme işlemidir ve bu işlem sonucu organik madde yararlı mikroorganizmalarca da zenginleşerek solucanların tüketebileceği hazır hale gelir. Bu işlem önemlidir çünkü hem mamayı solucanın sindirebileceği hale getirir hem de içindeki zararlı mikroorganizmaları fermantasyon sırasında ya yükselen ısıyla ya da daha düşük sıcaklıklarda yararlı mikroorganizmaların yardımıyla doğal olarak STERİLİZE EDER. Fermantasyon sayesinde mama içindeki yararlı mikroorganizmalar artar ve solucanlar için yararlı mikroorganizmaların varlığı çok önemlidir. Solucan organik madde ve mikroorganizma ile beslenir. Bu işlem doğada da böyledir. 

Şimdi yeni çıkacak yönetmelikte solucanların mamalarının solucanlara verilmeden önce 70 C derecede sterilize edilmesini şart koşması isteniyormuş. NEDEN?

Fermantasyonu zaten mamayı hazır hale getirmek ve yararlı mikroorganizmalarla sterilize etmek için yapmıyor muyuz? Kaldı ki solucanlar bu işten en iyi anlayan canlılardır. Doğada yedikleri besinleri 70 C derecede sterilize ederek mi yiyorlar? Tabii ki HAYIR!

Öyleyse solucan gübresi üretiminde yönetmeliğe neden mamanın hazırlanmasında böyle bir ısıl işlem zorunlu kılınmak isteniyor anlamak mümkün değil? 



Gelelim konunun ikinci bölümüne. Solucan, dünya harikası sindirim sisteminden mamaları geçirerek, o mamayı, bitkiler için son derece yararlı enzimler, yararlı mikroorganizmalar, bitki büyüme hormonları ve çok değerli organik madde ve birçok biyolojik aktif madde ile dolu doğa şaheseri güzel bir gübre haline getiriyor ki, o gübreyi olduğu gibi toprağa vermenizde hiçbir sakınca yoktur.   

Ama Bakanlık uzmanları buna karşı çıkıyor! Olur mu hiç? Dur bakalım sevgili solucan, doğrusunu sen mi bilirsin yoksa biz mi biliriz? Sterilize edeceksin! Solucanın itinayla ürettiği doğal organik gübreyi yine 70 C derecede ısı ile öldürmeyi ve o güzelim yararlı mikroorganizmaları ısının pençesine atmayı; o son derece faydalı enzimleri, hormonları faydalı biyolojik aktif maddeleri parçalayıp yok etmeyi öneriyor uzmanlarımız.



-Neden? 



-Çünkü duyduğuma göre Bakanlık uzmanları solucanı da tıpkı at gibi, inek gibi çiftlik hayvanı olarak sınıflandırıyor ve hayvan gübresi yönetmeliğine bakarak “hayvan gübresi ahırdan çıktığı gibi toprağa verilemez” maddesine dayanarak bunu savunuyorlarmış. 

Sayın Uzmanlar, solucan gübresini solucan üretiyor, inekler veya koyunlar değil! İkisi birbirinden çok farklı canlılar. Gübre üreten bir solucanın gövdesinde organik maddeyi parçalayarak komposta dönüştüren milyonlarca mikroorganizma mevcut ama solucanın sindirimi ile ineklerdeki koyunlardaki sindirim sistemi herkesin bildiği gibi çok farklı. Solucanların sindirim sistemlerindeki mikroorganizmalar hem sindirim sisteminde mevcut hem de yedikleri yiyeceklerden de alıyorlar. Solucanların sindirim sisteminde yedikleri organik maddeleri parçalayacak enzimler yoktur;



bu parçalama işlemi için mikroorganizmalara güvenirler. Yani besinlerinde mikroorganizma olmaz ise, organik maddeyi komposta dönüştürmeleri zorlaşır. Zaten mikroorganizma açısından zengin besin yemelerinin bir sebebi de budur çünkü mikroorganizmaya ihtiyaçları vardır. Bu yüzden, solucanların besinlerini ısıyla sterilize ederek besinlerinin içindeki mikroorganizmaları öldürdükten sonra solucanlara verirseniz, onların sindirim için en çok ihtiyaç duydukları mikroorganizmaları normal diyetlerinden çıkarmış olursunuz ki bu durum uzun vadede sağlıklı olmaz ve sürdürülemez.  



Ayrıca, solucan gübresi yönetmeliği hazırlarken ahır gübresi yönetmeliğine göndermede bulunarak “hayvan gübresi olduğu gibi toprağa verilemez” öyleyse solucan gübresi de verilemez ve sterilize edilmelidir demek, solucanların sindirim yöntemiyle ahır hayvanlarının sindirim sistemlerinin farklı olduğu gerçeğini göz ardı etmek olur ki bu da büyük bir hatadır. 



Zaten sizler de neden böyle bir solucan gübresi yönetmeliği yapmaya karar verdiniz ki? Eğer solucan gübresiyle inek gübresi aynı olsaydı, solucan gübresi için de ahır gübresi yönetmeliğini kullanırdınız olur biterdi, değil mi? Ama olmuyor işte…



Sonra ahır gübresinde, Salmonella, E-koli dahil pek çok zararlı mikroorganizmalar olabilir çünkü bildiğiniz gibi bunlar inek, koyun gibi çiftlik hayvanlarının bağırsaklarında olabilir ama solucan gübresinde bunları bulamazsınız. Doğası gereği solucan gübresinde patojen olmaz.  Aksine solucan gübresi patojenleri bastıran bir gübre çeşididir. 

9 – 11 Aralık 2015’te Kayseri’de yapılan ve gerek üniversitelerimizde gerekse devlet kurumlarımızda görev yapan çok sayıda bilim insanımızın, yetkililerin ve kendini sorumlu hisseden duyarlı solucan gübresi üreticilerinin katıldığı Vermikompost Çalıştayı’nın Sonuç Bildirgesi’nde solucan gübresine ısıl işlem YAPILMAMASI gerektiği ve bu işlemin verimi YÜZDE 50 azalttığı açıkça belirtilmektedir. Bildirge’de Avrupa Birliği ülkelerinin hiçbirinde böyle bir ısıl işlem olmadığına da değinilmektedir. Üstüne üstlük önerilen ısıl işlemin aslında istenilen düzeyde sterilizasyonu sağlamayacağı da açıkça vurgulanmıştır. Şimdi sormak isterim: Bu değerli Çalıştay’ın Sonuç Bildirgesi hiç mi dikkate alınmamaktadır?  



Evet, maalesef 15 güne kadar resmi gazetede yayınlanması planlanan bu yeni yönetmelikle birkaç büyük işletme dışında kimse solucan gübresi üretip satamayacak, çünkü devasa sterilizasyon fırınları inşa etmeleri gerekecek. Büyük solucan gübresi üreticilerinin belki böyle sterilizasyon fırınları olabilir ama küçüklerin bunları alması kurması pek mümkün gözükmüyor. Üstüne üstlük zaten gerekmiyor da çünkü 70 C dereceye ısıtılan solucan gübresi artık

TARIM İÇİN FAYDALI SOLUCAN GÜBRESİ DEĞİL, SADECE ÖLMÜŞ ORGANİK MADDEDİR!

Ahırdan aldığınız yanmış gübreden farksızdır. 



Şu soruyu sormadan geçemiyorum: Solucan gübresi satışlarını çok düşürecek, yönetmeliğe konulan böyle gereksiz ve solucan gübresini sadece cansız organik maddeye çevirecek bir işlemin amacı nedir? 



Yoksa zaten çölleşmekte olan organik madde açısından, mikroorganizma açısından fakir güzelim Anadolu’muzun topraklarını daha fazla kimyasal gübreye mahkum edip daha fazla çoraklaştırıp, daha fazla tarımsal ürün ithal etmek mi? 



Birileri bu toprakların solucan gübresi ve sağlayacağı Yararlı Mikroorganizmalarla buluşmasını istemiyor mu yoksa?  



Daha geç olmadan dünyada başka bir örneği olmayan bu yönetmelik çekilmeli ve tekrar gözden geçirilmelidir. Dört beş bin küçük solucan gübre üreticisinin talebi bu olduğu gibi, bilim de bunu gerektirir. 



Yapılacak en güzel şey kanımca solucanlara kulak vermektir çünkü solucanlar en doğrusunu bilir! 

Saygılarımla…

- - - -

Yorumlar (0)