Tuğrul Türkeş: Azgın milliyetçiliğe karşıyım; sözleri ve hareketleri palavradır

AKP milletvekili ve Türk Devlet ve Toplulukları Vakfı (TÜDEV) Başkanı Tuğrul Türkeş, "Filizlenen azgın milliyetçiliğe karşıyım" dedi.

SİYASET 17.01.2021, 16:14 17.01.2021, 16:16
Tuğrul Türkeş: Azgın milliyetçiliğe karşıyım; sözleri ve hareketleri palavradır

Türk Devlet ve Toplulukları Vakfı'nın internet sitesinde makalesi yayımlanan Tuğrul Türkeş, nasıl bir milliyetçilik tartışmasına değinerek "Ben filizlenen bu azgın milliyetçiliğe karşıyım. Gerçek milliyetçiler olarak biliyoruz ki, azgın milliyetçiliğin gücü blöften ibarettir. Sözleri ve hareketleri palavradır. Azgın milliyetçiliğin hiçbir fikrî derinliği bulunmaz. Yarının Türkiye’siyle ilgili hiçbir fikri yoktur. Sözü de hareketi de salt kaba kuvvettir. Bu nedenle de milleti temsil edemez" dedi. 

Babası Alparslan Türkeş'in Milliyetçi Hareket Partisi’nden (MHP) İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığına aday olmuş Ahmet Vefik Alp'e “Milliyetçilik kendi milletini sevmektir. Onların iyiliğini ve refahını gözetmektir. Onların iyi bir geleceğe sahip olmasını temin için gayret göstermektir” sözlerini hatırlatan Tuğrul Türkeş "hangi milliyetçilik" tartışmalarıyla ilgili şunları söyledi: 

"...Bugün “hangi milliyetçilik?” sorusunu tekrardan sormak mecburiyetinde olduğumuz bir dönemden geçiyoruz.

Milliyetçiliğin iyisinin iyisiyle mi yoksa kötüsünün kötüsüyle mi karşılaşacağımızın hiçbir garantisi bulunmuyor. Vaziyet buyken, Türk milliyetçilerinin de kendi entelektüel hazırlıklarını yapmaları, geçmişte olduğu gibi “tarihi gerileticilerden” değil, “tarihi ilerleticilerden” olmanın kavgasını vermeye yönelik bir anlayışla kuşanmaları elzemdir.

Bugün Batı dünyasında ırkçılığın, kültürel üstünlükçülüğün ve düşmanlığın kışkırttığı milliyetçilik soslu arsız popülizmin yalnızca Batı’ya değil, bütün dünyaya ağır bedeller ödetme riski hâsıldır.

Örnek olarak ABD’de geçtiğimiz günlerde yaşananları ve Avrupa’da günden güne artan yabancı düşmanlığı ile “kendinden olmayan” dinlere yönelik düşmanlığı verebiliriz (bunları kasten onların kullandığı ve entelektüel derinliği varmış gibi olan, bilinen tabirleriyle yazmıyorum. Çünkü o sözcükler yaşananları tam yansıtmıyor. “İslâm korkusu” diye bir şey yok düpedüz “İslâm düşmanlığı” var!).

Etnik yahut kültürel bir “anti” tasavvur üzerinden kurgulanan hiçbir milliyetçiliğin varacağı nokta müspet olmaz, olamaz. Etnik köken-din-mezhep üçlüsü üzerinden bir “karşıtlık” zemininde yükselmek isteyen milliyetçilikler hüsrana uğramaya ve dahi hızlıca yere çakılmaya mahkûmdur. Tarih de akıl da sağduyu da böyle diyor.

Bu istikamette kısır popülizme, pratikte hiçbir karşılık üretemeyen kaba sloganlara ve salt hamasetten beslenmeye muhtaç bir milliyetçilik şablonunun dünya genelinde alan kazandığı aşikârdır.

Maalesef ki Türkiye’de de bu tip hamaset eksenli bir milliyetçiliğin – ki ben buna “azgın milliyetçilik” demeyi uygun görüyorum – sosyolojik tabanda kök salmaya yakın olabileceği tehlikesini görüyorum.

"Azgın milliyetçilik bilime aykırıdır"

Azgın milliyetçilik bilime aykırıdır. Teknolojik dönüşümü kötüye kullanır. Her şeyin ötesinde bilginin, bilgi birikimin karşısında ve muhalifidir. Azgın milliyetçiliğin mahir olduğu tek şey şiddetli yıkımdır. Oysa Türk milliyetçiliği; “yapmak” üzerinedir; “inşa etmek”, “kurmak” ve “çözmek”tir. Yarını düşünmek ve onu hedeflemektir.

Dünya, Batı’sı ve Doğu’suyla yeniden uçurumların kenarında duruyor. Devrimleri kaldırabilecek olanlar var, kaldıramayacak olanlar var. Devrimleri hayra kullanacaklar var, şerre kullanacaklar var.

Türk milliyetçiliğine ve milliyetçilere düşen görev, tıpkı geçtiğimiz yüzyılın bu dönemlerindeki gibi, kendi özgün modelimizi örmek ve tarihin çarklarını geleceğe doğru döndürenlerden olmaktır.

21’inci yüzyıl “distopyan” olarak tanımlanıyor. 20’nci yüzyılda ideolojiler ve ütopyalar vardı. Bu yeni dönemde acımasızlık, azgınlık ve vahşilik ise “bireyselcilikten” kaynaklanıyor.

“Siber Punk” akımı sinema, bilgisayar oyunları ve çizgi filmlerle yeni nesilleri şekillendiriyor. Ve bu akımda “Robin Hood” vb. örnek-iyi kahramanlar yok. Birbirine şiddet uygulayan ve şahsî çıkarını önceleyen tipler mevcut.

Bizim; milliyetçi-muhafazakar insanlar olarak, Türk milliyetçileri olarak dünyanın karşı karşıya olduğu bu çılgınlıktan ve kötü gidişattan insanlarımızı, milletimizi hatta imkân olsa bütün insanlığı korumamız/kurtarmamız gerekiyor.

Bu nedenle açıkça ifade ediyorum ki; ben filizlenen bu azgın milliyetçiliğe karşıyım.

Gerçek milliyetçiler olarak biliyoruz ki, azgın milliyetçiliğin gücü blöften ibarettir. Sözleri ve hareketleri palavradır.

Azgın milliyetçiliğin hiçbir fikrî derinliği bulunmaz. Yarının Türkiye’siyle ilgili hiçbir fikri yoktur. Sözü de hareketi de salt kaba kuvvettir. Bu nedenle de milleti temsil edemez."

Yorumlar (0)