KILIÇDAROĞLU:"ERDOĞAN, YURT DIŞINA DEVASA PARALAR AKTARIYOR. VAKIF SÜSÜ VERİYORLAR BUNLARA"

CHP Lideri Kılıçdaroğlu; partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, Rodop Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği bisikletçilerinin Selanik’ten Samsun’a götürüp, CHP Sözcüsü Faik Öztrak ve Atakum Belediye Başkanı Cemal Deveci’ye taktim ettikleri Mustafa Kemal Atatürk'ün Selanik'teki evinden getirilen toprağı törenle teslim aldı.

SİYASET 24.05.2022, 17:17
KILIÇDAROĞLU:"ERDOĞAN, YURT DIŞINA DEVASA PARALAR AKTARIYOR. VAKIF SÜSÜ VERİYORLAR BUNLARA"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Toplu bir kaçış planı yürürlükte… Kaçmanın hazırlıklarını hızlandırdılar. Erdoğan, vakıf süsü verdiği Türkiye merkezli paralel yapılarla, yurt dışına devasa paralar aktarıyor. Bu yurt dışındaki yapıların başında da Erdoğan’ın aile bireyleri geliyor. Taşınan kara paralarla, yurt dışında kurdukları bu paravan kurum üzerinden, o yabancı ülkede oturma ve çalışma izni çıkarmak istiyorlar. Yani, ‘Ey Pensilvanya’ diye bağıranlar şimdi kendi Pensilvanyalarını oluşturma telaşındalar. Ben en iyisi bu akşam, saat 22.00’de bu skandalı açıklayacağım” dedi.

CHP Lideri Kılıçdaroğlu; partisinin TBMM grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, Rodop Bisiklet ve Doğa Sporları Derneği bisikletçilerinin Selanik’ten Samsun’a götürüp, CHP Sözcüsü Faik Öztrak ve Atakum Belediye Başkanı Cemal Deveci’ye taktim ettikleri Mustafa Kemal Atatürk'ün Selanik'teki evinden getirilen toprağı törenle teslim aldı.

Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

“BİZİM GİBİ DÜŞÜNMEYENLER DE ÖZGÜRCE YAŞAYACAKLAR: Selanik’ten nar ağacından gelen toprak benim için çok değerli. Mustafa Kemal Atatürk’ün bu ülke için neler yaptığını hepimiz biliyoruz. Böylesine bir lidere sahip olduğumuz, böyle bir devletin kuruluşunda harcı olduğu için, emeği olduğu için alın teri olduğu için; hepimiz gurur duyuyoruz. Onu unutmak değil yaşatmak… Ama Atatürkçülük geçmişten ders çıkarıp, sağlıklı geleceği inşa etmek demektir. Bugün bizim yaptığımız da odur. Geçmişten ders çıkarıyoruz. Ama sağlıklı ve güzel geleceği herkes için inşa etmeye çalışıyoruz. İnşa edeceğimiz Türkiye’de sadece biz yaşamayacağız. Bizim gibi düşünmeyenler de özgürce yaşayacaklar. Çünkü onun hedefi oydu. Hiçbir şekilde bir baskıyı asla kabul etmedi. Ülkesinin bağımsızlığının ne kadar değerli olduğunu ifade etti. Sivas’tan, Erzurum’dan, Samsun’dan, Amasya’dan başlayarak, Ankara’ya kadar süren bir mücadele. İzmir’de İktisat Kongresi, ‘Ülkeyi nasıl kalkındıracağız’ diye. Bütün bunlara karşın Osmanlı’dan devralınan devasa bir borç yükü. Ülkeyi donattılar; fabrikalarla, demiryollarıyla donattılar. Osmanlı’nın borcunu son kuruşuna kadar ödediler. Hiçbir egemen gücün karşısında asla ve asla eğilmediler. İşte biz onların çocuklarıyız, torunlarıyız.

MİLLETİMİZİN BAŞI SAĞ OLSUN: Millî Savunma Bakanlığı’nın yaptığı bir açıklama var. Pençe-Kilit Operasyonu’nda üç askerimiz şehit olmuş. Allah’tan rahmet diliyoruz, ailelerine başsağlığı diliyoruz. Milletimizi başı sağ olsun. Dört askerin yaralandığı ifade ediliyor, inşallah onlar da kısa süre içinde sağlıklarını kavuşurlar.

ALİ EKBER ERTÜRK’Ü SÖZCÜ GAZETESİ ÖNÜNDEN UĞURLADIK: Sözcü Gazetesi’nin çok değerli bir muhabiri vardı. Ali Ekber Ertürk. Dün vefat etti. Bugün, Sözcü Gazetesi’nin önünden uğurladık. Orada söyledim; gazetecilik kolay bir iş değildir, gazeteciliğin mesaisi olmaz; 24 saat, gazeteci haber peşinde koşan birisidir. Kalemini satmayan gazeteci, bütün toplumun saygınlığını kazanır. İdeallerini koruyan bir gazeteci, bütün toplumun saygınlığını kazanır. Bu da o saygın gazetecilerden birisiydi. Hastalığın pençesinde hayatını kaybetti. Yakınlarına, Sözcü Gazetesi ailesine başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.

Ayrıca hafta sonunda Adana’ya toplantıya giden, AK Parti’nin gençlik toplantısına giden ve dönüşte de bir kaza sonucu üç üniversite öğrencisi hayatını kaybetti. Onlara da Allah’tan rahmet diliyoruz, ailelerine baş sağlığı diliyoruz. 41 kişi de yaralanmış, onlar da umarım kısa süre içinde sağlıklarına kavuşurlar.

KADININ GÜCÜNÜ GÖRÜYORUZ DEĞİL Mİ: Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası’nda milli takımımız; beş altın, iki bronz madalya kazandı ki olağanüstü gelişme. Gerçekten teşekkür ediyorum. Kadının gücünü görüyoruz, değil mi? Kadının gücünü görüyoruz. Vakıfbank Kadın Voleybol Takımı beşinci kez Avrupa Şampiyonu oldu. Anadolu Efes Basketbol Takımı Avrupa Ligi’nde ikinci kez şampiyon oldu. Bütün şampiyonlara; selam, sevgi gönderiyoruz. Onların antrenörlerine, onları çalıştıranlara; ekip arkadaşlarına hepsine yürekten teşekkür ederiz.

KİMİN NE YAPTIĞI, KİMİN HANGİ KARARI ALDIĞI BELLİ DEĞİL: Gelelim ana konuya… Hep söylerim. Bir ülke bilgi ile birikim ile yönetilir. Devlette liyakat sistemi varsa daha sağlıklı yönetimi inşa edersiniz. Ama geldiğimiz noktada Türkiye’nin iyi yönetilmediğini görüyoruz. Bütün vatandaşlarıma, çalıştığı alan ne olursa olsun, seslenmek isterim. Siz de görüyorsunuz, ben de görüyorum. Sizin evladınız da görüyor, ben de görüyorum. Sizin eşiniz de görüyor, ben de görüyorum. Türkiye iyi yönetilmiyor. O kadar havai bir yapı var ki, gerçeklerden o kadar kopuk bir yapı var ki... Eleştiri geldiği zaman ‘gözlerime bakın’ diyorlar. Ya arkadaşlar; biz sizin gözlerinize de baktık, boyunuza da baktık, endamınıza da baktık, diplomanıza da baktık. Siz bu ülkeyi yönetemiyorsunuz. Yönetemiyorsunuz. İlk kez bir ekonomik krizle karşılaşmıyor, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde var ekonomik krizler. Ama bu krizler atlatıldı, sürekli bir hal almadı. İnsanlar geldi, oturdular, toplumun önüne açık tablo koydular, toplum ile beraber; ‘bu krizden, bu buhrandan nasıl çıkarız’ arayışına girdiler. Türkiye bu krizlerin tamamından çıktı. 2018’den bu yana; başlangıçta var olan kriz, ekonomik buhrana dönüştü, arkadaşlar. Tam bir ekonomik buhranla, bir sosyal buhranla karşı karşıyayız. Ve bunun saray ne kadar farkında emin olun bilmiyorum, ekibi ne kadar farkında emin olun bilmiyorum. Vatandaştan kopan, vatandaşın derdini dinlemeyen, ‘sizin derdiniz var mıdır’ diye sormayan bir yönetim; Türkiye’de var olan sorunları çözemez, çözemiyor da zaten. Devlette liyakat sistemini bitirirseniz, devleti içten içe çürütürsünüz. Geldiğimiz nokta budur. Bir çürüme görüyoruz devlette… Kimin ne yaptığı, kimin hangi kararı aldığı belli değil. Büyük samimiyetle söylüyorum. İlk kez; Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yaşanan derin bir ekonomik bunalım içinde, dar gelirli gruplardan kaynak alıp, bir avuç üst gelir grubuna kaynak aktaran bir ekonomik politikaya ilk kez tanık oluyorum. 84 milyon bir avuç kişiye çalışıyor. 84 milyon. Aşağıda insanlar perişan. Pazara çıkamıyorlar, alışveriş yapamıyorlar, aldıkları gelirler kısa süre içinde enflasyon karşısında neredeyse sıfırlanıyor. Bu tablo bizim cumhuriyet tarihinde ilk kez yaşadığımız tablodur.

BEŞLİ ÇETELERDEN BU MİLLETİ KURTARACAĞIZ: Geçmiş grup toplantılarında bunun biraz ayrıntısına değinmiştim. Üç yöntemle, alt gelir gruplarından topladıkları paraları üst gelir grubuna yani bir avuç kişiye, başta Beşli Çete ve tefeciler olmak üzere, onlara aktarıyorlar. Bunlardan birincisi kamu özel iş birliği, yap işlet devret, dolar garantili, yurt dışındaki enflasyon da dahil bu milletin sırtına yıkılarak; büyük kaynaklar aktarıyorlar. Sadece bir örnek vereceğim. Aynı hastane, devlet yaptığı zaman 3 milyar 950 milyon liraya mal oluyor. Ama kamu özel iş birliği olduğu zaman, bu hastanenin fiyatı, 6 milyar 776 milyon liraya çıkıyor. Yani neredeyse bir hastane karşılığında bir başka hastanenin maliyetini de o kişiye veriyoruz. Bu ne demektir? Üç milyara mal edeceğin bir yeri, bir hastaneyi; 6 milyara başkasına yaptırıyorsam, 3 milyarlık kaynak aktarıyorum. Kime? Bir kişiye aktarıyorum. İnsanda biraz insaf olur. Bu birinci yöntem.

Beşli Çete bu işin kurmayı. Bu işi en iyi bilen, tezgahı en iyi kuran, devleti en iyi soyan, devletten de en iyi desteği alan, Erdoğan’dan, saraydan da en iyi desteği alanlar bunlar. O nedenle diyorum, Beşli Çete’lerden bu milleti kurtaracağız, söz. Sözümüz söz.

ALT GELİR GRUBUNDAN BİR AVUÇ KİŞİYE KAYNAK AKTARIYORLAR: İkincisi; yeni çıktı, kur korumalı mevduat. Tutamıyorlar, Türk lirası eriyor, tutamıyorlar. Akılları sıra formül buldular. ‘Getir parayı yatır, dolar çıkarsa hiç merak etme, artı üstüne faiz vereceğim, artı vergiden muaf tutacağım.’ Ne derler? Ballı kaymak mı diyorlar? Çifte ballı bu. Hem dolar karşısında erimeyecek hem faiz alacak hem de vergiye tabi olmayacak. Simit alırken vergi verecek vatandaş, beyler milyarları aldığı zaman hiç vergi ödemeyecekler. Bu ne demektir? Alt gelir gruplarından bir avuç kişiye; bin, bin 200 kişiye kaynak aktarıyorsunuz, milyarları aktarıyorsunuz, üstelik vergisiz aktarıyorsunuz.

BAHÇELİ, TÜRK LİRASINI İTİBARSIZLAŞTIRAN İKTİDARA DESTEK VERİYORSA ORADA BİR SORUNUMUZ VAR DEMEKTİR: Üçüncüsü. Hani Türk lirası var ya, değeri kalmayan bin Türk lirası. Parantez açalım. Acaba Bahçeli cebinde dolar mı taşıyor, Türk lirası mı? Ben merak ediyorum. Türk lirası erirken, üstünde de ‘Türk’ lafı varken, paranın bu kadar itibarsızlaştırıldığı bir dönemde; Bahçeli hala kalkıp da Türk lirasını itibarsız hale getiren iktidara destek veriyorsa, orada bir sorunumuz var demektir. Biz kendi paramızın değerini biliriz, değerli olmasını isteriz. Kararlı olmasını isteriz. Yabancı paralar karşısında, güneş görmüş kar gibi erimesini istemeyiz. Bu da oluyor. Buradan da ciddi paraları faiz olarak ödüyorlar, bir avuç kişiye. 1 milyon doları olan getiriyor, dolar garantili faizlerini alıyor, cebine atıyor, keyfi yerinde. Yatırım, bunlar yatırım yapmazlar. Bunlar doğrudan doğruya, devleti soymak üzere kurulan mizansenler, gerçekler daha doğrusu.

ZENGİNE VERİRKEN YÜZDE 11, FAKİRE VERİRKEN YÜZDE 27 FAİZ: Şimdi bir dördüncüsü çıktı. Özellikle geçmişte AK Parti’ye oy veren kardeşlerim de dinlesinler. Kurulan tezgâha bakın. Diyelim ki 2 milyon liralık bir daire alacaksınız. Ayda, 10 yıl süreyle; 27 bin 200 lira faiz ödeyeceksiniz, her ay. Bunu yıllık faizi yüzde 11. Neredeyse bu ortamda sudan ucuz. 2 milyon liralık daireyi kim alır? Ayda 20 bin 200 liralık taksiti kim öder? Asgari ücretli, çiftçi, emekli, taksici, TIR şoförü, kamyon şoförü… Bunlar ödeyemez. Kim ödeyecek bunu? Kim alacak bu parayı? Dar bir grup; parası olan bir villası olan, bir lüks dairesi olan, ikinci lüks daireyi alacak. Sudan ucuz. Yüzde 11 ile alıyorsunuz, kredi. Peki, şöyle düşünelim. Bir de bir vatandaş düşünün. İhtiyaç kredisi çekecek. Daire almak için, 50 bin lira ihtiyaç kredisi alacak. Onun faizi, yüzde 27. Zengine verirken yüzde 11, fakire verirken yüzde 27. Bu da alt gelir gruplarından üst gelir gruplarına kaynak aktarmaktır. Neden bu kadar derin bir ekonomik buhranla karşılaşıyoruz? İşte temel sebebi bu. Vatandaştan alıyorsun, bir avuç kişiye bunları aktarıyorsun.

FAİZ ANA PARAYI GEÇTİ, BUNUN ADI TEFECİLİKTİR: Hala ‘AK Parti’ye, MHP’ye oy vereyim mi vermeyeyim mi’ diye düşünen kardeşlerime bu rakamları veriyorum. Ve sizin vicdanınıza teslim ediyorum, bu rakamları. Nisan ayı, 2022; merkezi yönetimin borç miktarı 1 trilyon 483 milyar lira. Giriyorsunuz, Hazine hesabına bakıyorsunuz, 1 trilyon 483 milyar lira borç almış. Bu borca karşılık ödeyeceği faiz, 1 trilyon 743 milyar lira. Faiz ana parayı geçmiş vaziyette. Diyorlardı ya, ‘nas.’ ‘Faiz haramdır, beladır’ diyorlardı. Faiz, ana parayı geçti. Ben size yıllardır ifade ediyorum, ‘bunun adı tefeciliktir’ diye. Devletin resmi rakamları da bunun tefecilik olduğunu gösterdi. İki… Mayısa geliyoruz, bu nisandı. Yani bu ay. Borç, 1 trilyon 503 milyar liraya çıktı. Faiz 2 trilyon 52 milyar liraya çıktı. Nisan ayında 260 milyar lira daha fazla faiz ödeniyor, ana paradan. Mayısta 549 milyar lira, ana paradan daha fazla faiz ödeniyor. Bunlar bir ara, ne kurmuşlardı? Borçlanma Genel Müdürlüğü’nü kurmuşlardı. Osmanlı’nın son döneminde de Düyûn-ı Umûmiye kurulmuştu. Yani Genel Borçlar İdaresi kurulmuştu. Aynı mantık aynen çalışıyor. Türkiye’yi bir avuç tefeciye teslim ettiler kurtulmak istiyorlar, kurtulamıyorlar. Ama servetlerini, sermayelerini yurt dışına götürüyorlar. Bunun da farkındayız.

MADEM BİLİYORSUN, DIŞA BAĞIMLILIKTAN KURTAR: Bu tablo, insanları üretimden koparıyor. Çiftçi ektiğinin karşılığını alamıyor ve perişan vaziyette. Bu yıl bütçeden çiftçiye teşvik olarak 29 milyar lira para ayrıldı. Oysa kanuna göre 79 milyar lira ayrılması lazımdı. Vermiyorlar. Acaba çiftçiye neden ödemiyorlar, çiftçi neden kazanamıyor, neden yurt dışından tarım ürünleri ithal ediliyor? Bununla ilgili, 2013-2017 kendi bakanlıklarının hazırladığı Tarımsal Üretim ve Arz Güvenliği raporu var. Stratejik plan. Şöyle diyor: ‘Tarım arazilerinin tarım dışı kullanımına yönelik talepler, tehdit’ diyor. Var mı? Gidiyorsunuz, tarım arazisine, kömür santrallerini rahatlıkla kurabiliyorlar. ‘Tarım arazilerini parçalanmasına devam ediliyor.’ Evet aynen devam ediliyor. ‘Dışa bağımlılık ve maliyetlerin yüksekliği.’ Bunu kendileri söylüyor. Bana ne anlatıyorsun kardeşim? Madem bunu biliyorsun, dışa bağımlılıktan kurtar. Kurtarmıyorlar. Devam ediyor. ‘Dünya Ticaret Örgütü, Avrupa Birliği ve diğer uluslararası kuruluşların politikaları.’ Onlar diyorlar ya ‘siz ekmeyin efendim, biz size vereceğiz.’ Dünya Bankası diyordu, ‘Türkiye tarımdan çekilmeli’ diyordu. Etten mercimeğe kadar her şeyi dışarıdan alıyoruz. Dolayısıyla, sıkıntılı bir tablo devam edecek. Bu ekonomik buhranın yükünü çiftçiler de çekecek. Şimdi, tütün ile ilgili fiyatlar belirleniyor. 2000’li yılların başında üretici sayısı 400 bindi. 400 bin hane tütünden geçinirdi. 2014’te bu 87 bine düştü, 2020’de de 57 bine düştü. Bizim tütünümüz dünya markasıydı. 2006’da biz, aynı zamanda bir ihracat ürünüydü; 497 milyon dolar ihracat yapıyorduk, 253 milyon dolar da ithalatımız vardı. Bu tablo da tam tersine döndü. 2020’de ihracatımız 279 milyon liraya, ithalatımız da 563 milyon liraya çıktı. Bu bereketli topraklarda, artık tütün de ekilemez noktaya geldi.

BÜTÜN VATANDAŞLARIM HAZIRLIKLI OLSUNLAR, ELEKTRİĞE ZAM GELECEK: Zamların arkası kesildi mi? Bundan sonra ne olacak? Bundan sonra zamlar devam edecek. Enerji Piyasaları Düzenleme Kurumu (EPDK), elektrik üreticilerinde bir tavan fiyat koymuştu. 19 Mayıs tarihli Resmi Gazete’de bu tavanı yükselttiler. Tavanın yükselmesi demek, zam gelmesi demek. Temmuz veya ağustos ayında elektriğe zam gelecek. Ya hanelere ya sanayicilere ya da ticarethanelere gelecek veya bunların birisine fazla diğerine daha az gelecek. Bütün vatandaşlarım hazırlıklı olsunlar, önümüzdeki süreçte elektriğe zam gelecek.

HARAMİLERİN SALTANATINI YIKACAĞIZ: ‘Milletin Sesi’ mitingimizi yaptık. Öncelikle mitingin olaysız sonuçlanması dolayısıyla bütün güvenlik güçlerine, polis kardeşlerimize yürekten teşekkür borcumuz var. Çok büyük bir kalabalık vardı, yönetilmesi oldukça zordu, ama güvenlik güçlerimiz ellerinden gelen çabayı gösterdiler.

3600 ek göstergeyi vereceğimizi de bilmelerini isterim. Evet yüz binler oradaydı. Yüz binler iş istiyordu, aş istiyordu, demokrasi istiyordu, eşitlik istiyordu, her evde huzur olsun istiyordu. Yüz binlerin ortak sesiydi bu. Ve biz onların tercümanı olmaya çalıştık. Yüz binler aracılığıyla milyonlara seslendik. Söz verdim. Verdiğim sözün cümle olarak ifade edilecekse, cümlesi şudur. ‘Haramilerin saltanatını yıkacağız.’ Yüz binler aracılığıyla milyonlara tekrar grup toplantısında ifade ediyorum ve söz veriyorum. Kimse en ufak endişe taşımasın. Sözümüz söz. Haramilerin saltanatını yıkacağız. Her eve huzuru getireceğiz. Bu toplumun kucaklaşmaya ihtiyacı var. Kavgaya değil. Bu toplumun evde huzur içinde yaşamaya ihtiyacı var. Açlığa mahkûm edilen çocuklara evlatlara değil. Dolayısıyla onlara söz verdim. Sözün arkasında duracağız. Ve yine söz verdim. Hiç endişe etmeyin. Az kaldı. Hakkı, hukuku ve adaleti bu ülkeye mutlaka ama mutlaka getireceğiz.

İŞİ DE AŞI DA BU ÜLKEYE GETİRECEĞİM: Bunları getirmenin kolay olmadığını biliyorum ama şunu söylüyorum. Bize güvenin. Bizim arkamızda kara bir leke yok. Biz birilerinin önünde boyun eğmeyiz. Bizim tek hedefimiz var, bu ülkedeki insanların çıkarı, birilerinin değil; 84 milyonun çıkarı, bunları savunuyoruz biz. Birileri telefon etti diye, papazı teslim ettiler, bizim dönemimizde böyle bir ayıbı asla Türkiye yaşamayacaktır. Asla yaşamayacaktır. O nedenle işimizin kolay olmadığını biliyorum, ama hiç kimse merak etmesin. Siyasallaşmış yargıyla, mafyayla, mafyayla fotoğraf çektirenlerle, uyuşturucu baronlarıyla, bütün paramiliter yapılarla, Beşli Çete’lerle, trol ağlarıyla, yandaş medya ve onların beslemeleriyle; ancak ve ancak biz kavga edebiliriz. Özellikle de Maltepe Meydanı’nda kadınlara ve gençlere seslendim. Bu ülkenin kadınları, sorunu en çok yaşayan insanlar. Bu ülkenin gençleri sorunu en çok yaşayan gençler. Evde huzur yoksa, geçim olmuyorsa, çocuk işsizse o evde huzur yoktur. O nedenle biz hep beraber memleketimize huzuru, bereketi getireceğiz. Bunun mücadelesini vereceğiz. İş sözü verdim, aş sözü verdim, asla unutmayacağım; işi de aşı da bu ülkeye getireceğim. Yine söz verdim, Aile Destekleri Sigortasını getireceğiz, bu topraklarda hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, her evde huzur olacak. Ve yine söylüyorum. Buradan söylüyorum. Bütün vatandaşlarım not alsın. Bizim iktidarımızda hiçbir fakir fukaranın elektriği kesilmeyecek.

Adalet mi istiyorsunuz bu ülkede, bize katılacaksınız. ‘Barış akademisyenleri görevlerinin başına dönsün’, ‘Harp okulu öğrencileri hapisten çıksın’ diyorsanız bize geleceksiniz, bize katılacaksınız. ‘Çevreyi; kurdu, kuşu, ağacı, ormanı koruyalım’ diyorsanız, bize katılacaksınız. Birlikte mücadele edeceğiz. Çocuklarınızı bu güzelim ülkede tutmak istiyorsanız bize katılacaksınız, geleceksiniz, kucaklaşacağız. ‘128 milyar dolarlık soygunu kim yaptı, nasıl yaptılar, kimler aldı?’ Bunu öğrenmek istiyorsanız, bize katılacaksınız. Çocuk doğduğu andan itibaren vergi öder, ‘Ödediğiniz vergilerin nerelere harcandığını, hangi çetelere gittiğini’ öğrenmek istiyorsanız bize katılacaksınız. Ananızın ak sütü gibi helal olarak size o hizmetlerin tamamını vereceğiz. ‘İsraf, yolsuzluk, yandaş kayırmak haramdır’ diyorsanız bize katılacaksınız, kucaklaşacağız. ‘Asgari ücretli, açlık sınırının altında bir maaşa mahkûm edilmesin’ diyorsanız bize katılacaksınız. Saf saf gideceğiz, beraber gideceğiz. 3600 ek gösterge ve EYT’lilerin sorunu çözülsün istiyorsanız, bize katılacaksınız. Beraber yürüyeceğiz. ‘Komşusu açken tok yatan bizden değildir’ felsefesine inanıyorsanız bize katılacaksınız. Beraber yol yürüyeceğiz. Bu ülkede barış, huzur, aş, iş istiyorsanız, bize katılacaksınız. Uyuşturucu belasından şikâyet ediyorsanız, ‘uyuşturucu baronlarıyla mücadele edilsin’ diyorsanız, bize katılacaksınız, uyuşturucu baronlarının burnundan fitil fitil getireceğiz. ‘Devlet yönetiminde liyakat olsun, milletine hesap versin’ diyorsanız, bize katılacaksınız. ‘Herkesin inancına, kimliğine, yaşam tarzına saygı gösterilsin’ diyorsanız bize katılacaksınız. Ve şunu da söyledim, son olarak da… Süleyman Şah Türbesi’nin vatan topraklarına tekrar gitmesini istiyorsanız, Tank Palet Fabrikası’nın Katar ordusundan alınıp şanlı ordumuza teslim edilmesini istiyorsanız bize katılacaksınız.

TÜRKİYE’NİN KADERİNİ ÖNÜMÜZDEKİ SEÇİMLERDE GENÇLER VE KADINLAR DEĞİŞTİRECEK: Türkiye’nin kaderini önümüzdeki seçimlerde gençler ve kadınlar değiştirecek. Gençler ve kadınlar, Türkiye’nin kaderini değiştirecekler. Bu kadar acıyı yaşayan, umutsuzluk için sürekli, bir sürü şeylerin enjekte edildiği bir ortamda, olayların yaratıldığı bir ortamda; biz umudu büyüteceğiz, umudu yeşerteceğiz. Herkesle kucaklaşacağız. Kimseyi ötekileştirmeyeceğiz. ‘Bütün bunları yerine getirmek için hep birlikte çalışmak zorundayız’ dedim, Maltepe meydanında. Dindarı, dinsizi, sofusu, sufisi, Türk’ü, Kürt’ü, Arap’ı, Çerkes’i, sağcısı solcusu, liberali, milliyetçisi; herkese, 84 milyona ‘ülke elden gidiyor birlikte olmak zorundayız, mücadele etmek zorundayız, vatan bizim vatanımız, bayrak bizim bayrağımızdır’ dedim.

TOPLU BİR KAÇIŞ PLANI YÜRÜRLÜKTE: Küçük bir not. Milletimiz hatırlayacaktır. Bu kürsüde, ‘Atatürk Havalimanı pistlerinin kırılmasında tek bir mürekkep damlası olan herkes sorumludur’ dedim. Yine aynı şekilde, gayet net bir ifadeyle; ‘vazife namına, mafya düzenine hizmet edenler artık sorumludur’ dedim. Yine devam ettim. ‘Emri uyguladım diyerek kurtulamazsınız, çünkü bu vatana ihanettir’ dedim. Bugün de onların arkasındayım. Şimdi, kirlenmiş bürokratlara seslenmek istiyorum. Bu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun onlara son iyiliği olsun. Suça bulaşmış bürokrat, beni iyi dinle kardeşim. Sen bunların suç çarkını döndürürken, bunlar seni kendilerini kurtarma planlarının içine hiç dahil etmiyorlar. Kendilerini kurtarmak istiyorlar. Ama kurtarma planlarının içine seni bürokrat olarak asla dahil etmiyorlar. Evet, toplu bir kaçış planı yürürlükte. Bu işlenen suçlardan, sana rol biçtiler. Değişim geldiğinde halinin nice olacağını ise inan hiç umursamıyorlar.

ERDOĞAN, YURT DIŞINA DEVASA PARALAR AKTARIYOR. VAKIF SÜSÜ VERİYORLAR BUNLARA. : Bak, ben sana biraz detay vereyim, ey sarı bürokrat. Kaçmanın hazırlıklarını hızlandırdılar. Erdoğan, vakıf süsü verdiği Türkiye merkezli paralel yapılarla, yurt dışına devasa paralar aktarıyor. Erdoğan, yurt dışına devasa paralar aktarıyor. Vakıf süsü veriyorlar, bunlara. Bu yurt dışındaki yapıların başında da Erdoğan’ın aile bireyleri geliyor. Taşınan kara paralarla, yurt dışında kurdukları bu paravan kurum üzerinden, o yabancı ülkede oturma ve çalışma izni çıkarmak istiyorlar. Oturma, çalışma izni çıkartmak istiyorlar, bu paravan yapılar üzerinden. Bu birkaç yüz kişi ile sınırlı. İzin çıkarma peşindeler. Yani, ‘Ey Pensilvanya’ diye bağıranlar şimdi kendi Pensilvanyalarını oluşturma telaşındalar.

ŞUNU ÇOK İYİ BİLMEN GEREKİYOR, SUÇA BULAŞMIŞ BÜROKRAT: Şunu çok iyi bilmen gerekiyor, suça bulaşmış bürokrat. Bu birkaç yüz kişilik, kurtarma operasyonunda sen asla yoksun. O uçaklarda yeri ayrılanlar arasında da sen olmayacaksın. O uçağın kapısı sana hiç açılmayacak. Ben en iyisi bu akşam, saat 22.00’de bu skandalı açıklayayım. Sen de beni dinle.

KILIÇDAROĞLU’NUN SANA SON İYİLİĞİ OLSUN: Amacım, pisliğe bulaştırdıkları seni, bu sarmaldan yol yakınken kurtarmaktır. Dedim ya, Kılıçdaroğlu’nun sana son iyiliği olsun. Senin üzerinden bitkisel hayata soktukları devleti, yeniden canlandırmaktır.

KAÇIŞ PLANININ ANATOMİSİNİ İFŞA EDECEĞİM: Ey devletin şerefli bürokratları… Bunlarla birlikte sizi de akşam saat 22.00’de bekliyorum. Sizin benim başımın üzerinde yeriniz var. Akşam 10’da bir kaçış planının anatomisini ifşa edeceğim. Milletimi de bekliyorum. Onlar da Türkiye’de paralel öğrenci vakıflarının niçin kurulduğunu daha iyi öğrenecek ve anlayacaklar. Erdoğan, sakın reddetmeye kalkma. Bütün gerçekleri biliyoruz. Bütün belgeler elimizde. Akşam görüşürüz.”(ANKA)

Yorumlar (0)