İYİ Parti'den 'Varlık Fonu' eleştirisi

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Buğra Kavuncu, döviz kurlarındaki büyük artışın tetiklemesiyle, ülkemizin derin bir ekonomik krize sürüklenmekte olduğunu belirterek, ”Felaket tellallığı yapmak istemiyoruz, ancak milletimize doğrular anlatılmıyor” dedi. Kavuncu, "Varlık fonu yeni yönetim kurulunda, başkanlığın Cumhurbaşkanına, başkan vekilliğinin damada verilmesiyle adeta mülkün bir aileye kaydığı hissini vermektedir." ifadesini kullandı.

SİYASET 12.09.2018, 16:24 12.09.2018, 16:24
İYİ Parti'den 'Varlık Fonu' eleştirisi

İYİ Parti Başkanlık Divanı toplantısı sonrası açıklama yapan Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Buğra Kavuncu, Başkanlık Divanında ele aldıkları konuları paylaştı. Kavuncu pazartesi günü genel başkan yardımcılarının başkanlığında, milletvekilleri, Genel İdare Kurulu ve Kurucular Kurulu üyelerinden oluşturulan komisyonların illere dağılacağını duyurdu.

Kavuncu açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

FİRMALAR İFLAS EDİYOR, İŞSİZLİK ARTIYOR: “Türkiye, döviz kurlarındaki büyük artışın tetiklemesiyle, derin bir ekonomik krize sürüklenmekte. Bundan sırasıyla tüm kesimler nasibini almaya başladı. Firmalar iflas ediyor, her alanda fiyatlar yükseliyor, işsizlik artıyor. Zaten halkımız, iktidarın verdiği sözlere rağmen piyasaların hala düzelmemesi ve art arda gelen zamlarla, durumun vahametini yavaş yavaş anlamaktadır. Dün açıklanan büyüme rakamlarına bakıldığında, ekonomi büyürken, tarım sektörümüzün yüzde 1,5 küçülmüş olması ise ülkemizi tarımda dışa bağımlı hale getiren bu hükümet için büyük bir utanç kaynağıdır. Felaket tellallığı yapmak istemiyoruz, ancak milletimize doğrular anlatılmıyor.

VARLIK FONU YÖNETİMİ AİLEYE: Varlık fonu yeni yönetim kurulunda, başkanlığın Cumhurbaşkanına, başkan vekilliğinin damada verilmesiyle adeta mülkün bir aileye kaydığı hissini vermektedir.

EKONOMİK ÇÖZÜM ÖNERİLERİ: Diğer yandan derinleşmekte olan krizi çözmek, hasarını azaltmak, süresini kısaltmak mümkündür. Öncelikle, ekonomi yönetimi, işin ehline bırakılmalıdır.  Merkez Bankası tam bağımsız olarak hareket edebilmeli, verdiği kararlar etkisizleştirilmemelidir.  Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, yargı bağımsızlığı konusunda hiçbir tereddüt bulunmadığını tüm dünyaya gösterecek adımlar atılmalıdır.

İYİ PARTİ PAZARTESİ START VERİYOR

 

İYİ Parti olarak, uzun ve engebeli bir süreçten alnımızın akıyla çıktık. En önemli odağımız, artık yerel seçimlerdir. Genel başkan yardımcılarının başkanlığında, milletvekillerimiz, Genel İdare Kurulu ve Kurucular Kurulu üyelerimizden oluşturulan komisyonlar, 17 Eylül'den itibaren illere dağılacak. Komisyon üyelerimiz, illerde yenilenen teşkilatları ziyaret edecek, bölgenin STK'ları ve yerel basınla temas kuracak; yerel seçimler öncesi, teşkilatlarımızla birlikte bölgenin ihtiyaç ve beklentilerini tespit edecek. Komisyon üyelerimiz ayrıca gittiği illerde, ülkenin sürüklenmekte olduğu derin ekonomik krizi, nedenlerini ve çözüm önerilerini anlatacak.

EYYYY AMERİKA MI YOKSA EYYYY ÇİN Mİ?

7 Eylül'de Tahran'da yapılan Erdoğan-Putin-Ruhani Zirvesi, Türkiye'nin genelde Ortadoğu, özelde Suriye politikalarının iflasının belgelendiği bir toplantı olmuştur. Savunma Bakanı Sayın Hulusi Akar’ın dün yaptığı, “İdlib’de ateşkes sürecinin mutlaka devam ettirilmesini istiyoruz. İdlib’e karadan ve havadan saldırılar durmalı, ateşkes sağlanmalı” yönündeki açıklama ise İdlib konusunda Rusya ile artık farklı yönlere baktığımız ve farklı koridorlarda koştuğumuzun da ifadesi olmuştur. Tahran'da sadece sorun belirsiz bir vadeye ötelenmiş oldu. Bunun süresini Putin belirleyecektir.

Çin Halk Cumhuriyeti'nin Uygur Türklerine yönelik olarak uyguladığı baskılar, Partimizce 7 Eylül günü yapılan basın açıklamasıyla kınanmıştır. Çağrılarımıza iktidar kanadından herhangi bir tepki gelmemiş, açıklamamızdaki kaygılarımız maalesef teyit edilmiştir. Bu arada ABD yönetiminin de Çin Halk Cumhuriyeti'nin Uygur Türklerine yönelik işlediği insan hakları ihlallerinden dolayı bu ülkeye yaptırım hazırlığında olduğu ortaya çıkmıştır. “Dünyanın beşten büyük olduğunu” savunan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu durumda  “Eyyy Amerika mı yoksa Eyyy Çin mi'' diyeceğini büyük bir merakla bekleyeceğiz.

 

GENÇ BEYİNLER GÖÇ ETMESİN:  Geçen yıla göre Türkiye'den göç eden vatandaşların oranında %42,5'lik artış olduğu açıklandı. Göç eden grupların içinde en yoğun olarak 25-29 yaş arası gençler var. Türkiye'nin geleceğine yön vermesini beklediğimiz nitelikli ve yetişmiş gençlerimiz, bırakın ülkesi için değer yaratmayı, kendi geleceklerini dahi şekillendiremeyecekleri kaygısıyla başka ülkelere göç ediyorlar.  Demokrasinin her geçen gün zayıflaması, adaletin ve hukukun üstünlüğünün yok olma noktasına gelmesi, ekonomi yönetimindeki bilim dışı uygulamalar, dış politikada atılan yanlış adımlar, Suriye politikasının çukura dönmesi ve sonrasında yaşanan demografik değişimler, gençlerimizin ümitlerini giderek azaltıyor ve çareyi başka ülkelere gitmekte buluyorlar.”

Yorumlar (0)