Devlet Bahçeli: Partimizde Gülen hareketiyle ilgili olan milletvekilleri hâlâ var

SİYASET 14.04.2017, 20:48 14.04.2017, 20:48
Devlet Bahçeli: Partimizde Gülen hareketiyle ilgili olan milletvekilleri hâlâ var

Referanduma 2 gün kala MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, son açıklamalarını yapıyor. Bahçeli, "Partimizin içerisinde Fethullah Gülen hareketiyle ilgili olanları biliyorum, şu anda hala varlar. Sayısını söyleyemem. Milletvekili de var" dedi.

 

Habertürk’te Didem Arslan Yılmaz’ın sorularını yanıtlayan Bahçeli’nin açıklamalarından satırbaşları şöyle:

 

"16 Nisan'da yapılacak olan, Türkiye'nin geleceğini belirleyecek olan referanduma gidiyoruz. Bu referandumun milletimizin geleceğinin belirlenmesinde bir başlangıcı oluşturacak. Bu referandumu anlamlandırabilmek için geriye giderek Türkiye'deki siyasi süreci yakinen incelemek lazım. 2007 yılı önemli dönüm noktasıdır. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile AK Parti, TBMM'de önemli bir çoğunluğa sahip olmakla beraber göstermiş olduğu, Abdullah Gül'ü aday gösterdikten sonra Meclis'teki oylamalarda 367'nin altında kalması sebebiyle sorun yaşandı. 367 dediğimiz kilit demokrasiye vuruldu.”

 

"2007 yılında Meclis'te olmayan MHP, erken seçimde 71 milletvekili ile TBMM'de bulundu. AK Parti 367'yi bulamadığı için CHP de Meclis'e katılmamayı tercih ettiği için yeni bir kilitlenme söz konusuydu. Cumhurbaşkanlığı seçimleri parlamenter sistemlerde sorunlar yaşatmış, ara rejimlerin temelini teşkil etmiştir. 12 Eylül öncesinde 115 turla cumhurbaşkanı seçilemediği için, Ecevit ve Demirel'in uzlaşamaması sonucunda önemli bir sorun yarattığı gerekçesiyle, bir takım anarşi faaliyetleri sebebiyle ara rejim yaşanmıştır. O ara rejimi de dikkate aldığınızda 2007'de ne olacak bir seçim var, cumhurbaşkanı seçilecek ancak 367 kilidi vurulmuş. O zaman sayın Sabih Kanadoğlu bu kilidin sahibi oldu."

 


 
"Bizi ziyarete geldiklerinde bir tek cümle kullandım. Biz o gün Meclis'te olacağız. Bunun anlamı kilidin açılması demek. Bu cumhurbaşkanlığı seçimi yapılmıştır ve sayın Abdullah Gül cumhurbaşkanı olmuştur. Fakat Türkiye'de başından beri devam eden anayasa tartışması yeni bir boyut kazanmış, sistem tartışmasına doğru kaymıştır. Kendi adayımızı çıkarttık. Sayın Sabahattin Çakmakoğlu'nu aday göstermiştik."

 

"7 Haziran'da tek başına iktidar olan AK Parti, 276'nın altında kaldığı için hükümet kurmada ancak birkaç parti ile bir araya gelirse mümkün olacak duruma geldi. MHP 80 milletvekili ile Meclis'te bulundu ancak koalisyon için çok önemli bir çağrı ile karşı karşıya kalındı. Bugünü yorumlamak için veri kabul etmek gerekir bunları. Çok eskiden beri her siyasi parti 82 ara rejiminin anayasasının katılığını ve demokratik hak ve özgürlüklerin genişletilmesini sağlamak için bazı gayretler içerisinde olmuştu. Bütün bunları dikkate alarak ifade etmek gerekiyorsa bu anayasa değişikliği tartışması devam edebilirdi. Ama bir ara anayasa değişikliği ile 10 Ağustos'ta cumhurbaşkanlığı seçimi gerçekleştirildi. 367 olmasaydı Türkiye bunları yaşamazdı. Sayın Erdoğan partisinden ayrıldı ve yüzde 50'nin üzerinde oyla cumhurbaşkanı oldu. Bu da önemli bir dönüm noktasıydı"

 

"32 gün kadar CHP ile AK Parti önemli bir diyalog içerisine girdiler. Koalisyon aşamasını tartıştılar, netice alınmadı. Seçimlerin yenilenme sürecine 1 hafta kala MHP ile hükümet kurulabilir mi denildiği zaman siyah çantayla, oradaki koalisyonun nasıl olacağına dair bazı düşüncelerimizi de kamuoyuyla paylaşmıştık. Bazı gerçekleri saklamanın, üstünü örtmenin gereği yoktur. Bir gerçek ortaya çıkmıştır, bir partinin kurucusu ve 13 yıl genel başkanlığını yapmış şahsiyet 10 Ağustos'ta cumhurbaşkanı olmuştur. Bu kendi partisinin yürütmesi olan Başbakan ve Bakanlar Kurulu ile halk tarafından seçilmiş Başbakan'ın ilişkisi ne boyutta gidecekti? Bu ilişki düzenli bir şekilde mevcut anayasanın 104 ve 105. maddesi çerçevesinde gitmiş olsa parlamenter sistem olarak sıkıntı yok. Ama bu yönüyle bir dayatma var, fiili durum var"

Yorumlar (0)