banner754

CHP'li Erkek:Baskılar bizi yıldıramaz, çünkü bizim verdiğimiz mücadele demokrasi mücadelesidir

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek gündemi değerlendirdi.

SİYASET 19.01.2022, 15:31 19.01.2022, 15:35
CHP'li Erkek:Baskılar bizi yıldıramaz, çünkü bizim verdiğimiz mücadele demokrasi mücadelesidir

Gazetekritik/ CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda 6 partinin hazırladığı ortak mutabakat metninin tamamladığını ve genel başkanlara sunulduğunu söyledi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek'in yapmış olduğu o basın açıklaması:

Herkesi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Bugün HrantDink’in ölüm yıldönümü, kendisini saygıyla anıyoruz. Şunu da vurgulamak istiyoruz. İnsanları öldürebilirsiniz ama fikirleri, düşünceleri asla öldüremezsiniz ve bu topraklarda barışı da kardeşliği de asla öldüremeyeceksiniz.

Değerli basın mensupları, her yıl adaletsizliklere ilişkin raporumuzu sizlerle paylaşıyoruz. 2020 yılı için adaletsizlik pandemisi demiştik. 2021 ise bitirdiğimiz yıl adaletsizlik pandemisinin yeni varyantlarla daha da büyüdüğü bir yıl oldu. Evet virüs gibi adaletsizlik de yeni varyantlarla, yeni türlerle maalesef ülkemizde büyümeye devam ediyor. Yaşamın her alanında ağır adaletsizlik tablosuyla karşı karşıyayız. Yalnızca adliyelerde, mahkeme salonlarında değil ekonomide, eğitimde, sağlıkta, iş yaşamında, her alanda. Ama en ağırı, en önemlisi gelir dağılımında büyük bir adaletsizlik var. Ve bu gelir dağılımındaki büyük adaletsizlik sonucunda toplum derin bir yoksullukla karşı karşıya kaldı. Tabi aslında bunun sorumlularından biri de Türkiye’ye yaşatılan bu ucube sistem. Toplumdaki derin yoksulluğun, yaşanan bu acıların sorumlusu en başta bu ucube sistemi Türkiye’de hayata geçirenler. Parti Genel Başkanlığı, hükümet, devlet, yargı bir kişide birleşti. İşte tüm güçler bir kişi de birleşince tablo ortada. Bu tabloyu değiştireceğiz. Erdoğan 14. Louis gibi devlet benim diyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti bir şahıs devleti olmayacak. Biz mücadelemizi sürdüreceğiz ve ilk seçimden sonra demokratik hukuk devletini mutlaka tesis edeceğiz.

Değerli basın mensupları, bugün Türkiye’nin en önemli ekonomistlerine sorduğunuzda bu ekonomik kriz nasıl aşılır diye onların verdiği cevap da bizimle aynı. Önce hukuk devleti diyorlar, önce bağımsız ve tarafsız yargı, önce adalet. Evet ekonomik krizi tedavi edecek olan da hukuk. Onun için bu adalet mücadelesini veriyoruz. İşte Türkiye hukukun üstünlüğünde dünyada 117. sırada olunca enflasyonu da, gerçek enflasyondan bahsediyorum, yüzde 80’leri geçti. TÜİK’in enflasyonu bile hiç kimse inanmadığı halde yüzde 36. Hukukun üstünlüğünde de 117. sırada olduğumuz için bu enflasyon. Almanya hukukun üstünlüğünde 5. sırada, enflasyonda yeni yüzde 5’e yükseldi. Onun için ekonomik krizi de tedavi edecek olan hukuk. Bu topraklarda, bu memlekette hala daha yatağa aç giren çocuklar varsa, işsizlik daha da önemlisi umutsuzluk karşısında intihara sürüklenen gençler varsa adaletten asla bahsedilemez asla. Bunların tüm sorumlusu bu adaletsizliği yaşatanlar, adaleti yok edenler. Adaletin olmadığı yerde aş, iş, ekmek de olmuyor. Öbür tarafta Beştepe’de, sarayın sıcak odalarında 4-5 maaş alarak yaşayanlarda var. Bir tarafta zamlar altında, işsizlik, yoksulluk altında ezilen vatandaşlar, diğer tarafta yandaşlar.

Değerli basın mensupları, adaletsizlikleri konuştuğumuz için birkaç davadan da örnekler vermek istiyorum. Örneğin iki gün önce 17 Ocak’ta Gezi davası görüldü. O davada biliyorsunuz Osman Kavala’da yaklaşık 4 yıldır tutuklu. Suçsuz bir insan 4 yıldır cezaevinde. Hakkında mahkeme kararı olmadığı halde bir insan 4 yıldır cezaevinde. Bu Gezi davasında Osman Kavala davasında fail ceza hukuku uygulanıyor. Ortaçağ Avrupa’sında, Hitler Almanya’sında, Stalin Rusya’sında uygulandığı gibi. Yani failin suç oluşturan bir eylemi yok ama kişinin muhalif olması sebebiyle maalesef cezaevinde. Çağdaş hukuku, çağdaş ceza hukukunu bir yana bıraktılar fail ceza hukukunu uyguluyorlar. AHİM kararlarını, Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamayarak Türkiye’yi hukuk devletinden kopardılar. Ama bu tabloyu mutlaka değiştireceğiz. Biz bu memlekette tüm adaletsizlikleri adaletle ortadan kaldırmaya kararlıyız.

Evet iki gün önce Gezi davası. Bugün Ankara Birinci Ağır Ceza Mahkemesinde Madımak davası devam ediyor. Hala devam ediyor, hala adalet bekleyenler var. Önümüzdeki hafta 25 Ocak’ta Çorlu’da Çorlu tren katliamı davası var. Çocuklar ölmüştü hatırlayın ve Çorlu’da da maalesef adalet rayların altında ezildi. Çünkü gerçek sorumlular sanık olarak yargılanmıyorlar Çorlu’da. 27 Ocak’ta Ankara Çubuk’ta Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na yönelik linç girişimi davası var. O davada da adalet yok. O davada da azmettirenler, perde arkasındakiler yargılanmıyor. O davayı da yakından takip ediyoruz. 31 Ocak’ta Sakarya Hendek patlaması davası var. 7 emekçi, 7 işçi hayatını kaybetmişti, 128 kişi yaralanmıştı. Ve daha devam eden birçok dava ve maalesef aslında bu davaları yaratan işte bu memleketteki büyük adaletsizlikler, ağır ihmaller, hukuk devleti olmayışımız.

Değerli basın mensupları, demokratik hukuk devleti basın özgürlüğü olmadan gerçekleşemez. Basın özgür değilse toplumda özgür değildir. 2021 yılında adaletsizlik pandemisi yeni varyantlarla büyürken basın özgürlüğüne de ağır darbeler vurulmaya devam etti. Birkaç örnek. Örneğin, Sözcü, Cumhuriyet, BirGün, Korkusuz, Evrensel gibi basın organları, gazeteler ilan kesme cezalarıyla susturulmak istendi. Bu devam etti, devam da ediyor. Basın İlan Kurumunu maalesef silah olarak kullanan bir saray iktidarıyla karşı karşıyayız. RTÜK belli televizyonlara, Halk TV’ye, Tele1’e, FOX’a, KRT’ye, Habertürk’e toplam 71 kez ceza verdi ve bunun bedeli de 21 milyon 500 lira. Diğer tarafta 100 bin şikayet var. 2021 yılından bahsediyoruz. Diğer kanallarla ilgili 100 bin şikâyet ama bir tek ceza yok. Şunu asla unutmayacağız, basın yönetenlere hizmet için değil, yönetilenlere hizmet için vardır. Bu cezalar, bu baskılar gerçek gazetecileri asla susturamayacaklar. O kadar gözleri döndü ki, sokak röportajı yapan insanları dahi gözaltına aldılar. Kendine Muhabir, İlave TV, Sade Vatandaş, sokak röportajları yapılsın, sokakta vatandaş sesini yükseltmesin diye gerçekleri dile getirmesin diye, yaşadıklarını anlatmasın diye. Sarayın duvarları arasındaki korku o kadar büyük ki, sokak röportajlarına dahi tahammül edemiyorlar.

İfade özgürlüğü. Tabi bunlar demokrasinin olmazsa olmazları ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü. Cumhurbaşkanına hakaret davaları tam bir trajikomik hal aldı. 2014’ten bugüne Cumhurbaşkanına hakaret suçlamasıyla 160 bin soruşturma açıldı. Hatta 160 bini geçti 2014’ten buyana. Dünyada örneği yok. Hiç kimsenin Türkiye’yi bu kadar itibarsızlaştırmaya hakkı da yok. 160 bini geçen soruşturma yalnızca Cumhurbaşkanına hakaretten. 35 bin açılan dava ve çok acıdır ki, bu davalarda yargılanan 1107 çocuk. 1107 çocuk yargılandı Cumhurbaşkanına hakaret dosyalarından. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ne diyor? Cumhurbaşkanına hakaretle ilgili Türk Ceza Kanununun 299. maddesini kaldırın diyor. Çünkü ifade özgürlüğünün önündeki en büyük engellerden biri. Vatandaş nasıl özgürce eleştirebilsin öyle bir ceza maddesi ortada dururken. Hele hele Cumhurbaşkanı bir parti Genel Başkanı olmuşken. Ama maalesef ifade özgürlüğü de ayaklar altında.

Muhalefete yönelik baskılar, basına yönelik baskılar, Parti Meclisi üyelerimiz hakkında, Genel Başkan Yardımcılarımız hakkında, İl Başkanlarımız, İlçe Başkanlarımız hakkında, Gençlik Kolları, Kadın Kolları yöneticilerimiz hakkında ifade özgürlüğü kapsamındaki açıklamalarından dolayı onlarca, yüzlerce dava açıldı. Ama hiç önemli değil, üyemizden Genel Başkanımıza kadar o kadar kararlıyız ki, hiçbir dava, hiçbir soruşturma, hiçbir baskı hiçbirimizi bir santim dahi geri adım attırmadı, attıramayacak da. Çünkü bizim verdiğimiz mücadele demokrasi mücadelesi.

Değerli basın mensupları, 2002’de iktidar olurken 3Y ile mücadele edeceğiz dediler. Biri de yasaklardı. Ama yasakları o kadar büyüttüler ki. Çünkü bu sistem her geçen gün daha da otoriterleşecek ve her geçen gün yasakları büyütecek.

İlk seçimde iktidar olacağız. 6 parti çalışmalarımızı tamamladık. İlk seçimde iktidar olduktan sonra millet ittifakının Cumhurbaşkanı adayı da Türkiye’nin 13. Cumhurbaşkanı olacak. Yeni Cumhurbaşkanı ve yeni meclis toplumsal uzlaşmayla birlikte yeni anayasa değişikliğini millete sunacak. Çünkü Türkiye’nin yeni bir siyaset kültürüne, yeni bir yönetim anlayışına, yeni bir sisteme ihtiyacı var. Bu sistemi mutlaka ve mutlaka inşa edeceğiz. Çünkü bugün Türkiye’ye dayatılan bu ucube sistem 83 milyonu freni patlamış kamyon gibi uçuruma sürüklüyor. Buna dur diyeceğiz ve bizim iktidarımızda bir tek yasak olacak değerli basın mensupları bir tek yasak. Umutsuzluk yasak olacak. Bir tek umutsuzluk yasak olacak. Çünkü bugün maalesef umutsuzluk gençlerimizi intihara dahi sürükleyen bir noktaya geldi. Bu tabloyu değiştireceğiz. Türkiye’yi yeniden onurlu, mutlu bir ülke haline getireceğiz. Bir hırsız her şeyi çalabilir. Ama hiç kimse endişe etmesin özgür irademizi asla çalamaz. Gerçeği asla çalamaz.

Çok teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. Soru varsa cevaplayabilirim.

Soru- Muharrem Bey, az önce bahsettiniz aslında açıklamanızda sistem çalışmasını bitirdiğinizi ancak dün yine bir araya geldiniz. Burada seçim güvenliğinin konuşulduğunu biliyoruz ama bu toplantılarda ve yakında parti liderlerinin sistem çalışmasıyla ilgili kamuoyuna yapacağı açıklamalara ilişkin bazı iddialar var. Bu liderlerin yapacağı ortak açıklamada bir koltuk yaşandığı, hangi liderin nereye oturacağının tartışıldığı. Yine bir diğer iddiaysa Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nun ortak metne imza atmak istemediği, merkez sağı temsil eden partiler olarak yeni ve ayrı bir ittifak olarak çalışmanın altına imza atmak istediğini söylediğine dair iddialar var. Bu iddialar doğru mu ne söylersiniz?

Son olarak bu ortak açıklamaya ilişkin bir tarihte netleşti mi?

Muharrem ERKEK- Teşekkür ederim bu soru için. Şimdi öncelikle şunu söyleyeyim, 6 parti 4 aya yakın zaman çok ciddi bir çalışma gerçekleştirdik tam bir uyum içerisinde, büyük bir nezaketle, olgunlukla niçin? Çünkü Türkiye için çalışıyoruz. Çünkü demokrasi için ittifak yapıyoruz ve hiçbir Genel Başkanın hiçbir partinin derdi kendi partisiyle veya şahsıyla ilgili değil. Zaten söylüyorlar mesele Türkiye meselesi diyorlar. Mesele Türkiye meselesi. Çünkü Türkiye demokrasisini kaybetti. Bu sistem eşitliği, özgürlüğü, adaleti yok etti. Bu sistem gençlerin hayallerini, mutluluğunu çaldı. Biz bu sistemi değiştirmek için çalışıyoruz ve değiştireceğiz. 6 parti ortak mutabakat metnimizi tamamladık, çalışmalarımızı tamamladık. Dün akşamda yine TBMM’de son çalışmamızı gerçekleştirdik. Bu bir redaksiyon çalışmasıydı ve 6 parti ortak mutabakat metnini Sayın Genel Başkanlara sunduk. Şimdi süreç, takdir Sayın Genel Başkanlarda. En kısa zamanda Sayın Genel Başkanlar bir araya gelecek ve Türkiye’ye, kamuoyuna gerekli mesajları verecekler.

Dediğiniz gibi bu iddiaları bizde gazetelerden okuyoruz, duyuyoruz, yani gülümsüyoruz. Çünkü 6 parti uzun zamandır Genel Başkanların görevlendirmesiyle Genel Başkan Yardımcıları olarak o kadar uyum içerisinde çalıştık ve tüm temel ilkelerde uzlaştık. Önemli bir metni ortaya koyduk. Bu metin niçin? Bu metin demokratik hukuk devletinin tesisi için, güçlendirilmiş parlamenter sistem için, bağımsız ve tarafsız yargı için, kamu yönetimi için, üniversiteler için, yerel yönetimler için. Temel ilkeleri ortaya koyduk, çok önemli somut öneriler ortaya koyduk ve bu metin işte ilk seçimden sonra yürütülecek çalışmanın bir altyapısı.

Millet ittifakı güçlenerek, büyüyerek yoluna devam ediyor arkadaşlar.

Yorumlar (0)