Betül Kocaaslan: "Kendi üniversitemizi işgal etmedik. Türkiye’nin hiçbir yerinde kayyım istemiyoruz ama eylemimizi çarpıtmaya çalışıyorlar ve bunun için polis şiddetini kullanıyorlar''

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu ÖFG TV 105. Bölümde Boğaziçi Üniversitesi Öğrencisi Betül Kocaaslanı konuk etti.

SİYASET 03.02.2021, 12:19
Betül Kocaaslan: "Kendi üniversitemizi işgal etmedik. Türkiye’nin hiçbir yerinde kayyım istemiyoruz ama eylemimizi çarpıtmaya çalışıyorlar ve bunun için polis şiddetini kullanıyorlar''

Betül Kocaaslan, Kendi üniversitemizi işgal etmedik. Türkiye’nin hiçbir yerinde kayyım istemiyoruz ama eylemimizi çarpıtmaya çalışıyorlar ve bunun için polis şiddetini kullanıyorlar.''dedi.

Programdan satırbaşları:

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Bugün konuğumuz Boğaziçi direnişinden bir öğrenci. Merhaba Betül Hanım nasılsınız?

Betül Kocaaslan: İyiyim siz nasılsınız?

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Hoşgeldiniz. Betül hanım sizi dinleyelim. Boğaziçi Üniversitesi öğrencisisiniz, sosyoloji bölümündesiniz, son sınıftasınız, neler yaşanıyor? Boğaziçinde bu seneye kadar böyle şeyler görmüş müydünüz? Boğaziçinde son yaşananlar için neler diyorsunuz kısaca özetleyin daha sonra diğer sorularımız olacak buyrun.

1 Ocak gecesi bizim üniversitemize kayyım rektör atanması haberi ile uyandık. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile ve ondan sonra da kayyıma karşı bir direniş başlattık!

Betül Kocaaslan: 1 Ocak gecesi bizim üniversitemiza kayyım rektör atanması haberi ile uyandık. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile ve ondan sonra da kayyıma karşı bir direniş başlattık! Bir önceki rektör de kayyımdı Boğaziçi Üniversitesine atanan. Okulun içinden seçimle atanmayıp kayyım olarak atanmıştı. Bunda da üniversite dışından bir insanın kayyım olarak atanması söz konusuydu. Biz de öğrenciler olarak bizim irademiz dışında, akademisyenlerin iradesi dışında bir insanın kayyımlık yapmasına, izin vermeyeceğimizi belirttik ve bir direniş başlattık. Zaten gündemde de sosyal medyada da takip edenler bilir; 1 aydır süren bir direniş var. Eylemlerle, okul içinde, okul dışında eylemlerle öğrenciler, akademisyenler hep beraber bu kayyıma karşı bir direniş başlattık. 4 Ocak Pazartesi gününden itibaren okulun önünde bir polis ile arbede yaşanmıştı, o günden itibaren polis ablukası altındayız.

Abluka altındayız ve dün yaşanan olaylarda da aslında polis şiddetini kullanmaktan çekinmediler öğrencilerin üzerine saldırmaktan çekinmediler, dün de 159 öğrenci gözaltına alındı.

Boğaziçi Üniversitesi ve Hisarüstü mahallesi bütün okulun çevresi polis ablukası altında. Kaldırılmarda barikatlar, tomalar ve biz okula giderken de polislere kimlik göstermek zorunda kalıyoruz, okula giriş yaparken. Böyle bir abluka altındayız ve dün yaşanan olaylarda da aslında polis şiddetini kullanmaktan çekinmediler öğrencilerin üzerine saldırmaktan çekinmediler, dün de 159 öğrenci gözaltına alındı, zaten bildiğiniz üzere. Direnişi böyle bastırmaya çalışıyorlar polis şiddeti ile, tutuklamalar ile. Ondan önceki olayda da zaten birkaç gün önce 2 arkadaşımız tutuklandı, 2 arkadaşımız ev hapsine sevk edildi.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Dün peki neler yaşandı? Dün biz de oradaydık HDP vekillerimiz ile beraber ama üniversiteye giremedik. İçeride neler yaşandı bilemiyoruz. Dışarıda neler yaşandı gördük. Siz Üniversite içinde neler oldu? Siz ne zaman gittiniz? Neler yaşandı biraz izleyenlerimize anlatalım.

Polis şiddeti de, LGBT’li arkadaşlara olan baskılar ve şiddette bunun göstergesi ve biz de kayyımdan bir açıklama talep ettik aslında çünkü kendisi de ilk hafta öğrenciler ile rektörlük binasından çıkarak bir görüşme yapmıştı, onun da görüntüleri yansıdı ve orada hiçbir şekilde polisin girmeyeceğini, hiçbir tutuklamanın, hiçbir baskının olmayacağını söylemişti.

Betül Kocaaslan: Biz zaten tutuklamalara karşı, 2 arkadaşımızın tutuklanması ve 2 arkadaşımızın ev hapsine sevk edilmesinden sonra tutuklamalara karşı kayyımın bize hesap vermesini istedik aslında ve pazartesi için de bir çağrı yaptık! Biz Güney Kapı önünde bir basın açıklaması yapmak istedik ama zaten 4 de öğrenciler olarak okuldan çıkmak istediğimiz de okuldan çıkmamıza izin vermedi polis. Polis ablukası önümüze set çekti ve “Okuldan çıkamazsınız.” dediler. Biz aslında okula kapatılmış olduk. Bu saat 4.30 civarı oluyor. O sırada bize Etiler’den Boğaziçi’ne doğru yürüyen grupları başka üniversitelerden arkadaşlarımız da vardı destek için gelen, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri de var. O grupları yolda toplu halde yürüdükleri için polis bir anda saldırıp “Aşağı bak.” Denilerek gözaltına alındılar. Orada çok fazla sayıda insan, önce 30, sonra 80 dendi. Yaklaşık 100 kişi Etiler’de ve Güney Kapı önünde daha okula giremeden, girmeye çalışırken gözaltına alındı. Biz de bunlara karşılık, bu gözaltı ve tutuklamalara karşı baskılara karşı kayyımın çıkıp bize hesap vermesini istedik aslında çünkü bunların kayyımın talimatı ile ve iktidarın eli ile olduğunu biliyoruz ve kayyım da bizim okulumuza iktidarın aslında bir kuklası gibi çalışıyor şu an. Yani geçen gün de LGBT klubünun kapatılması da aynı şekilde. Polis şiddeti de, LGBT’li arkadaşlara olan baskılar ve şiddette bunun göstergesi ve biz de kayyımdan bir açıklama talep ettik aslında çünkü kendisi de ilk hafta öğrenciler ile rektörlük binasından çıkarak bir görüşme yapmıştı, onun da görüntüleri yansıdı ve orada hiçbir şekilde polisin girmeyeceğini, hiçbir tutuklamanın, hiçbir baskının olmayacağını söylemişti. Kendisinin kayyım kabul etmiyoruz dediğimizde, bize “Öğrencilere dokunulmayacak.” Gibi şeyler söylemişti ama biz görüyoruz ki öyle olmadı hiçbir şey. Süreç öyle işlemedi. Biz de buna karşı hep beraber yaklaşık 200-300 civarı öğrenci Güney Kapı’dan çıkamayınca, Polis çıkamazsınız deyince hep beraber rektörlük önüne indik ve orada kayyıma seslendik. Bize tutuklamaların, bu gözaltıların, bu polis ablukasının açıklamasını yapmasını istedik ondan. Kendisi çıkmadı zaten, orada da güvenlikler, rektörlük binasının önündeydiler. Ondan sonra orada bir oturma eylemi kararı alındı aslında yapılan fiziksel bir müdahale de olmadı. Kayyım ile görüşme talebimizi ilettik ve oturma eylemi kayyımın çıkıp bizimle görüşmesini istedik. Rektörlük binasında öyle bir eylem başlatıldı Güney Kampü’ste.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Çıkmadı mı?

Betül Kocaaslan: Görüşmek için çıkmadı.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Peki İçişleri Bakanı öğrenciler işgalci diyor. Siz bu üniversitesinin öğrencisisiniz siz bu üniversitenin öğrencisisiniz size işgalci diyor ne dersiniz?

Kendi üniversitemizi işgal etmedik. Ne Boğaziçi’nde ne hiçbir üniversitede. Türkiye’nin hiçbir yerinde kayyım istemiyoruz diyoruz ama böyle basit başka şeylerle çarpıtmaya çalışıyorlar ve polis şiddetini kullanıyorlar.

Betül Kocaaslan: Kendi üniversitemizi işgal etmedik. Güney Kampüste kendi üniversitemizin rektörlük binasında oturma eylemi başlattık, bu da direnişimizin bir parçası çünkü biz ilk günden itibaren kayyıma karşı direneceğimizi ve bu kayyımı kabul etmediğimizi söyledik. Tabi ki de iktidar da bunu bu şekilde çarpıtmaya çalışıyor aslında ilk günden beri görüyoruz. Bu yaşanan son olaylarda da aslında bir şeylerin üstü örtülmeye çalışılıyor. Bizim en baştan beri söylediğimiz şey: “Kayyımları istemiyoruz.” Ne boğaziçi’nde ne hiçbir üniversitede. Türkiye’nin hiçbir yerinde kayyım istemiyoruz diyoruz ama böyle basit başka şeylerle çarpıtmaya çalışıyorlar ve polis şiddetini kullanıyorlar.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Diyorsunuz ki bizim ana meselemiz bu liyakata haiz olmayan rektörün gitmesi. Bunu istiyoruz diyorsunuz ama ana akım medya, iktidar medyası bir başka konu üzerinde duruyor Betül hanım. Güya Boğaziçi öğrencileri Kabe’ye karşı imiş, dine karşı imiş, sapıkmış, şudur, budur. Bu sergide ki fotoğraf vesilesi ile tamamen konuyu başka bir tartışma alanına kaydırmaya çalışıyorlar. Bu girişimleri ve bu fotoğraf sergisinde ne olduğunu bize açıklar mısınız?

Kabe’nin resmini bu şekilde kullanılmasına karşı çıkanlar olabilir öğrencilerden ben bunu anlıyorum. Ben öyle düşünmesem de bunun kutsalımıza bir saldırı olarak görmesem de ben bir kesim öğrenci görebilir ama bunun kesinlikle bu şekilde kullanılmaması gerekiyordu.

Betül Kocaaslan: Direnişin bir parçası olarak BOUN sergi yapmaya karar verdi. Çeşitli resimlerin yayınlandığı, çalışmaların yayınlandığı güney kampüste böyle bir sergi başlatıldı. Malum öyle bir görsel hazırlamış bir öğrenci ve bu da yayınlanıyordu, yani buna tepki gösterilebilir, bu eleştirilebilir, yanlış anlaşılmalara, belki müslümanların diyeyim ya da Kabe’nin resmini bu şekilde kullanılmasına karşı çıkanlar olabilir öğrencilerden ben bunu anlıyorum. Ben öyle düşünmesem de, bunun kutsalımıza bir saldırı olarak görmesem de ben bir kesim öğrenci görebilir ama bunun kesinlikle bu şekilde kullanılmaması gerekiyordu. Bu öğrenciler arasında bir tartışma yoluyla, bir biz bunu istemiyoruz ya da okul içinde öğrencilerin bir diyalog içinde çözülebilecek bir şeydi bu.

Bunlar bir şekilde iktidar medyası tarafından ve iktidar tarafından malzeme ediliyor. Direnişin ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerin asıl hedefinin üstü örtülmek isteniyor.

Bir şekilde hedef göstermelerle LGBTİ’lere ve LGBTİ klubünün düzenlediği de bir sergi değildi öyle yayıldı medyada da. Buna öğrenciler kendi içerisinde dediğim gibi konuşulabilirdi ama bu iktidar tarafından ve hedef gösterilmeler ile çok farklı bir yere geldi ve tutuklamalar ve ev hapisleri ile sonuçlandı. Hiçbir şekilde polis şiddeti ve iktidarın dahil olduğu baskı ve zor araçlara dahil olduğu bir süreçte zaten biz bir diyalog ve iletişim zeminini de kaybetmiş olduk aslında. Hiçbir şekilde bunu kabul etmiyoruz, hiçbir şekilde böyle basit bir sebepten, böyle bir öğrencinin yaptığı bir görsel üzerinden insanların tutuklanmasını, insanların hedef gösterilmesini gözaltına alınmasını kabul etmiyoruz, bunların da derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. Bunlar bir şekilde iktidar medyası tarafından ve iktidar tarafından malzeme ediliyor. Direnişin ve Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerin asıl hedefinin üstü örtülmek isteniyor.

Kişilere, kurumlara karşı bu tür hedef göstermeler, halkın bir takım duygularını kullanarak nefret saldırıları, linç saldırılarını iktidar yapıyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Diyorsunuz ki Kâbe ile ilgili görsel konusu ifade özgürlüğü çerçevesinde tartışılır. İsteyen kabul eder, isteyen kabul etmez, belki kimisi için inciticidir, kimisi için değildir ama ana mesele bu değildir diyorsunuz. İktidar bir fırsat buldu diyorsunuz ve bu fırsat üzerinden halkın dini duygularını kullanarak sizi hedef göstermeye çalışıyor, biliyorsunuz zaten iktidar bunu çok sık sık yapıyor. Kişilere, kurumlara karşı bu tür hedef göstermeler, halkın bir takım duygularını kullanarak nefret saldırıları, linç saldırılarını iktidar yapıyor. Medyasını zaten bunun için kullanıyor, ne diyorsunuz? Bu iktidarın bu tavrı sizce gerçekçi mi? Sonuç alır mı? Üniversitedeki öğrencilerin dile getirdiği soruna bir çözüm müdür?

İktidar birçok olayda gördük bu dini duyguları ve milli değerleri tırnak içerisinde kullanarak bir şeyleri kitleleri hedef gösteriyor.

Betül Kocaaslan: Hayır dediğiniz gibi iktidar birçok olayda gördük bu dini duyguları ve milli değerleri tırnak içerisinde kullanarak bir şeyleri kitleleri hedef gösteriyor. Bizim okulumuza da bu önceden de birkaç kez daha yaşandı. İstiklal Marşı değiştirildi gibi bir şeyle de aynı şey yaşandı ve bir şekilde Boğaziçi öğrencileri hedef gösterildi. O sırada da soruşturmalar açıldı. Bunları yaşıyoruz ama Boğaziçi’nde de öğrenciler olarak şunu biliyoruz: Bu bir sıkça kullanılan bir şey ve biz bununla yılmayacağız. Bu şekilde baskılar ile yılmayacağız çünkü haklı olduğumuzu biliyoruz, haklı bir mücadele verdiğimizi biliyoruz tıpkı Türkiye’de ki diğer hak mücadeleleri gibi bunun da haklı bir zeminden olduğunu biliyoruz. Bu tarz şeyler kullanılıyor, Twitter’da da Kabe’yi savunan fişleniyor gibi bu tarz hedef göstermeler yapıldı.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Karşı eylemler de yapıldı, Beyazıt’ta da dün eylemler yapıldı. Bir takım öğrenci grupları islami temalar ile Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine yönelik bazı hitaplar ile eylemler yaptı, bunlara ne dersiniz?

Türkiye’nin her yerinde yaşanan zulme karşı, haksızlıklara karşı, sizin de sürekli dile getirdiğiniz hapishanelerde yaşananlara karşı, insanların gerçekten fişlenmelerine karşı, KHK’lı insanlar fişlendi ve şu anda zor bir hayat yaşamaya çalışıyorlar bunlara karşı Müslümanlar olarak bir mücadele yürütmemiz gerektiğine inanıyorum

Betül Kocaaslan: Belli gruplar bunu yapıyor yani islami değerleri savunmak kutsalı savunmak bu şekilde olacağını düşünmüyorum ben bireysel olarak. Bir Kabe resminin üzerinden bu şekilde provake olunmaması gerektiğini düşünüyorum, bizim daha önemli meselelerimiz olduğunu düşünüyorum. Türkiye’nin her yerinde yaşanan zulme karşı, haksızlıklara karşı, sizin de sürekli dile getirdiğiniz hapishanelerde yaşananlara karşı, insanların gerçekten fişlenmelerine karşı, KHK’lı insanlar fişlendi ve şu anda zor bir hayat yaşamaya çalışıyorlar bunlara karşı müslümanlar olarak bir mücadele yürütmemiz gerektiğine inanıyorum, bunlara karşı eylemler yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Böyle basit şeylerle iktidarın malzemesi olmayalım istiyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Dini ve ahlaki temel değerler çiğnenirken birtakım görseller ve şekiller üzerinden tartışmanın provakatif olduğunu düşünüyorsunuz sanırım.

Betül Kocaaslan: Evet.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Peki Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin genel olarak rektöre karşı tavrı nedir? Bir oransal durum var mı? Mesela %50’si karşı, %50’si karşı değil gibi bir durum var mı? Öğretim üyeleri açısından da genel tablo nedir? Bizim derdimiz gerçek, nasıl görüyorsunuz öğretim üyeleri ve öğrenciler açısından genel bir rektöre protesto oranı nedir?

Okulun çok büyük bir çoğunluğu kayyımı istemiyor bunu biliyorum. Öğrenciler arasında da zaten ilk haftalarda da okulun bütün kesimleri benzer açıklamalar yaptı.

Betül Kocaaslan: Şu an tabi ki de bir oran veremem ama okulun çok büyük bir çoğunluğu kayyımı istemiyor bunu biliyorum. Öğrenciler arasında da zaten ilk haftalarda da okulun bütün kesimleri benzer açıklamalar yaptı. Sadece klüpler değil, birçok farklı kesimden insan aynı şeyde, bir ortaklaşma vardı kayyım rektöre karşı, “İstemiyoruz, kayyımı kabul etmiyoruz, kayyımın istifasını, Melih Bulu’nun istifasını istiyoruz.” Talebi vardı. Öğretim üyeleri de aynı şekilde öğretim üyelerinin arasında da oran yapamasam da her gün düzenledikleri eylemlerle de bugün de çok kalabalık bir eylem düzenlediler onlar da önemli bir direniş gösteriyorlar şu anda. Onlarda hiçbir şekilde kabul etmiyorlar ve zaten bir şekilde bürokratik kayyımın üniversitede bir şekilde iş yapmaması için çabalıyorlar. Kayyım rektörün istifasını istiyorlar.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Peki Rektör Melih Bulu gider mi sizce? Bu kadar yoğun bir muhalefet, bu kadar yoğun bir şekilde git denilen bir rektör sizce içine sinerek orada oturacak mı? Ne yapacak? Siz ne hissediyorsunuz? Ne algılıyorsunuz?

Şu an bu kaos ortamında yararlanarak belki kısa süreli bir şeyler yapmaya çalışsa da öğrencilerin direncinin bitmeyeceğine, durmayacağını gördüğü müddetçe üniversitede barınamayacağını düşünüyorum.

Betül Kocaaslan: 1 aydır bu kadar büyük bir protestoya maruz kalmış ve rektörlüğün önünde her gün biz protesto ettik ve her gün o binada otururken bunları duydu, bütün öğrencilerin de ona karşı olduğunu ve istifasını istediği, kişiliğine değil, kayyım olarak üniversitede olamayacağını biliyor şu an, kendisi de farkında olayların ama istifa edebilir mi? Buna izin verilir mi? O kadarını bilmiyorum ama bence Boğaziçi’nde iş yapamayacağını, ya da devamının yani şu an mesela LGBTİ+ klubünün kapatılması ile ilgili bir karar gördük rektörün imzasının olduğu, şu an bu kaos ortamında yararlanarak belki kısa süreli bir şeyler yapmaya çalışsa da öğrencilerin direncinin bitmeyeceğine, durmayacağını gördüğü müddetçe üniversitede barınamayacağını düşünüyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Sanki şöyle bir şey hissediyor musunuz? Belki kendisi gitmek istese bile iktidar onu orada zorla tutacak gibi bir hava da hissediyor musunuz?

Betül Kocaaslan: Evet olabilir bilmiyorum. Kendi iradesi ile şu an istifa edebilir mi edemez mi onu bilmiyorum ama zor yani bu şekilde devam etmesi de.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Peki. Rektör Bulu LGBTİ+ bireylerin klüplerini kapattı! Peki size şunu sormak isterim, Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri arasında böyle “Bu klüp kapansın.” Diye bir eğilim var mı? Rektör böyle bir şey yapmış sizin adınıza ne diyorsunuz bu klubün kapatılmasına, öğrenciler o klüpten rahatsız mı?

Hiçbir şekilde bunu kabul etmiyoruz öğrenciler olarak, bir LGBTİ+’li arkadaşlarımızın faaliyet adına olan klübün kapatılması, önceden de onlar hedef gösterildi üniversite içinde, faaliyetlerine yasaklamalar getirildi.

Betül Kocaaslan: Hiçbir şekilde bunu kabul etmiyoruz öğrenciler olarak, bir LGBTİ+’li arkadaşlarımızın faaliyet adına olan klübün kapatılması, önceden de onlar hedef gösterildi üniversite içinde, faaliyetlerine yasaklamalar getirildi. Şimdi de aynı şey yapılıyor. Burada da yine biraz önce bahsettiğimiz dini duygular bahane edilerek, ülkedeki genel şeyi kullanarak iktidar bu tarz şeyler ile baskı kurmaya çalışıyor ama biz üniversite öğrencileri olarak, çoğunluk olarak diyeyim bunu kabul etmiyoruz hiçbir şekilde ne tutuklamaları kabul ediyoruz ne klüpleri böyle baskıları kabul ediyoruz. Aslında kayyımların ilk başta kayyımlara karşı çıkarken de söylediğimiz şey her yerde olduğu gibi belediyelerde olduğu gibi bir kayyımın ilk önce gelince yaptığı şey aslında ezilen grupların, daha azınlıkta olan grupların faaliyetlerine yasaklamalar getirmek, bir şekilde onları hedef göstermek, sürekli baskılamak, biz bunu kabul etmiyoruz aslında en baştan beri söylediğimiz şey bu.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Peki bu tür şeytanlaştırmaları da kabul etmiyorsunuz gördüğüm kadarıyla. İktidar gördüğümüz kadarıyla bu işi LGBTİ+ bireylerin üzerine yıkmaya çalışıyor, sanki rektörü istemeyenler onlar. Onun dışındakileri ayrı tutuyor ve onları şeytanlaştırarak bir şekilde halkın da gözünde şeytanlaştırarak bu işi bitirmeye çalışıyor. Bu taktiğe ne diyorsunuz?

İktidarın bu provokasyonlarına karşı da vazgeçmeyeceğiz, en baştan beri söylediğimiz şeyi söylemeye devam edeceğiz, direnişimize devam edeceğiz.

Betül Kocaaslan: Bu taktik bizde işlemeyecek diyoruz. Biz vazgeçmeyeceğiz. İktidarın bu provakasyonlarına karşı da vazgeçmeyeceğiz, en baştan beri söylediğimiz şeyi söylemeye devam edeceğiz, direnişimize devam edeceğiz. Bende şimdi Kadıköy’de ki eyleme geçeceğim 6’da. Vatan Emniyette tutulan, gözaltında olan arkadaşlarımızın halen ifadesi alınmadı, bekletiliyor, bu akşam alınması bekleniyor ve yarın da serbest kalmalarını istiyoruz en hızlı şekilde. Direnişimiz devam edecek, Boğaziçi öğrencileri de akademisyenler de vazgeçmiyor.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Öğrenci arkadaşlarınız gözaltına alınırken neler yaşamış? Darp veyahut da diğer ihlaller var mı? Biz içeride değildik, dışarıdakileri gördük. 100 civarında gözaltıya şahittik ama içeride durum ne olmuştu? Ne yaşanmış? İzleyenlerimize o gözaltı anlarını anlatabilir misiniz?

Başörtülü bir arkadaşımızın da başı açılmış o sırada ve kadın polisler kapatmasına izin vermemişler, ters kelepçe uygulaması da yapılmış o sırada gözaltına alınan öğrencilere. Darp edilen arkadaşlarımızda olmuş.

Betül Kocaaslan: Tabi anlatayım. Ben Güney Meydan’da o sırada yoktum. Ben 1 saat önce ayrılmıştım ama biz canlı yayınlardan takip ettik. Bir arkadaşımız hatta Nevşin Mengü’nün canlı yayınına bağlanmıştı, o sırada canlı olarak Güney Meydan’da polisin birikmesini ve kalkanlar ile beklemesini vs. Gösterdi, bir yerden sonra canlı yayın kesildi, polis bize saldırıyor tarzında. Kalkanlarla aslında avukatlardan ve tutanaklardan öğrendiğimiz kadarıyla, topluluğu dağıtmaya çalışmışlar ve hakaretler ile yerlerde sürüklemeler ile gözaltı yapmışlar. Yaklaşık 30 kişi sanırım o şekilde yapmışlar. Bir arkadaşımızın bugün yeni avukat tutanağını tuttu, başörtülü bir arkadaşımızın da başı açılmış o sırada ve kadın polisler kapatmasına izin vermemişler, ters kelepçe uygulaması da yapılmış o sırada gözaltına alınan öğrencilere. Darp edilen arkadaşlarımızda olmuş, o sırada yere atılıp polislerin darp ettiği. Polis şiddeti ile aslında kendi okulumuzdan Güney Meydan’dan gözaltına alınmış olduk!

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Bunun için bize de başvurmanızı isterim. Ben İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyesi bir milletvekiliyim, bu darp hadiselerini İçişleri Bakanlığı’na bir soru önergesi ile sormak isteriz. Bu konuda da devam eden iletişimimizde matbu formumuzu doldurarak da bize başvurun lütfen. Bütün bu ihlaller yerde kalmasın! Biz bunları ilanihaye soracağız! Şu anda ses çıkartılsa bile mutlaka soracağız. Son olarak Betül hanım siz de Kadıköy’e geçeceksiniz ama son bir soru ile sizi yolculamak isteriz. İktidar Boğaziçi direnişini çok büyütüyor gözünde, böyle her zaman kendi zulmen yaptığı uygulamalara karşı bir gezi benzeri bir olay ortaya çıkacak diye çok büyük bir tedirginliği var iktidarın bunu nasıl yorumlarsınız? İktidar kabuslar görüyor, gezi diye bir olayın bir benzeri çıkacak diye kabuslar içinde. Siz böyle 2-3 ay öncesinde bir gezi mi planlıyordunuz Boğaziçi’nde ne dersiniz?

Zaten kayyım kararı ile bu direniş başladı, öğrenciler o süreçte, 1 Ocak akşamından sonra bu eylemlere karar verildi ve 4 Ocak’ta ilk eyleme başladık.

Betül Kocaaslan: Hayır. Zaten kayyım kararı ile bu direniş başladı, öğrenciler o süreçte, 1 Ocak akşamından sonra bu eylemlere karar verildi ve 4 Ocak’ta ilk eyleme başladık. Bunlar da tıpkı dediğiniz gibi çok korkuyorlar, bütün polis şiddeti de bize olan baskılar da, İstanbul’da ki diğer eylemlerde ki baskılar çok korktuklarını gösteriyor çünkü korkacak çok fazla şey var. Çok fazla hak ihlalinin, çok fazla insanlık suçunun müsebbibi bir iktidar var karşımızda bu kadar korktukları için de böyle şeyler uyguluyorlar. Hiçbir şekilde kabul etmiyoruz diyorum.

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Bizim bildiğimiz Boğaziçi Üniversitesi Türkiye’nin en demokrat üniversitesidir. Başörtüsü yasakları sırasında başörtüsü yasağının uygulanmadığı tek üniversiteydi neredeyse ama şimdi güya başörtüsü yasağını bitirdiğini söyleyen bir iktidarın getirdiği rektör döneminde hiç olmayan bir şey oldu, Boğaziçi Üniversitesi’ne polisler girdi. Bu ilişkiyi nasıl yorumlarsınız? 15-20 yıl önceki hal ile şu andaki hali, bu çelişkiyi yorumlamanızı isterim.

Başörtüsü meselesinde dillerinden düşürmeyen, sürekli bunu dillendiren bir iktidarın döneminde de biz biliyoruz, hem başörtülülere de yapılan gerek hapishanelerde gerek eylemlerde yapılan muameleyi polis şiddetini biliyoruz

Betül Kocaaslan: Aslında iktidar dediğiniz gibi bütün dini değerleri kullanarak aslında kendisi Müslümanlara da diğer topluluklara da aslında zulmeden bir iktidar var! Bunu görüyoruz. Başörtüsü meselesinde dillerinden düşürmeyen, sürekli bunu dillendiren bir iktidarın döneminde de biz biliyoruz, hem başörtülülere de yapılan gerek hapishanelerde gerek eylemlerde yapılan muameleyi polis şiddetini biliyoruz, görüyoruz. Bunlar bir şekilde hesabı sorulacak diyorum, bir şekilde halkın mücadelesi ile birlikte mücadelemiz ile dayanışmamız ile bu korku ikliminde bu hak ihlallerini de bitireceğimize inanıyorum.

Maalesef duyduğumuz son derece üzücüydü. Zaten hepsi üzücü ama iktidarın iddiaları ile beraber değerlendirildiğinde dünkü gözaltılarda başörtülü bir öğrencinin başörtüsünün açılması ve örtmesine müsaade edilmemesini de bir şekilde not edelim

Ömer Faruk Gergerlioğlu: Evet çok teşekkür ederiz Betül Hanım. Maalesef duyduğumuz son derece üzücüydü. Zaten hepsi üzücü ama iktidarın iddiaları ile beraber değerlendirildiğinde dünkü gözaltılarda başörtülü bir öğrencinin başörtüsünün açılması ve örtmesine müsaade edilmemesini de bir şekilde not edelim, biz bunları not etmeye devam ediyoruz, bir takım iddialar ile ortaya gelenlerin nelere mal olduğunu, neleri yaptığını da hepimizin bilmesi gerekiyor, biz sizi tutmayalım çok teşekkür ederiz Betül hanım iyi günler.

Yorumlar (0)