Mor bebek hastalığından 30 yıl sonra Denizli'de kurtuldu

Özbekistan'da yaşayan ve halk arasında 'Mor bebek' olarak bilinen Fallot Tetralojisi hastalığıyla dünyaya gelen 30 yaşındaki Flyrua Sufieva, Denizli'deki hastanede yapılan ameliyatla sağlığına kavuştu. Sufieva artık bayılmayacak ve vücudu morarmayacak.

SAĞLIK 29.09.2019, 10:36
Mor bebek hastalığından 30 yıl sonra Denizli'de kurtuldu

Evli ve 2 çocuk annesi olan Ahıska Türklerinden olan Flyrua Sufieva, Özbekistan'da 30 yıl önce halk arasında 'Mor bebek' olarak bilinen Tetralojisi hastalığıyla dünyaya geldi. Doğuştan hastalığı nedeniyle Sufieva'nın kalbinde delik bulunduğu, kalbinden akciğerine giden ana atardamarının normalde 2.5 santimetre olması gerekirken 5 milimetre olduğu, akciğerindeki damarlarında ileri derece darlık olması nedeniyle vücudunda ileri derece morarma ve ani bayılmalar yaşadığı kaydedildi. 30 yıl boyunca hastalığıyla yaşayan ve herhangi bir yorulma anında vücudunun tamamı moraran Sufieva'nın, hamile kalması hayati risk taşırken, iki çocuk dünyaya getirdi. Yaşadığı ülkede hastalığına çare bulamayan Sufieva, 6 ay önce babasının yaşadığı Denizli'nin Honaz ilçesine geldi. Daha sonra Denizli Özel Sağlık Hastanesi'ne giden Flyrua Sufieva, sağlık kontrolünden geçirildi. Mor bebek hastalığı teşhisi konan Sufieva, hastanede Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Ünal Açıkel ve Kardiyaloji Uzmanı Dr. Göktürk Kaçar tarafından ameliyat edildi. Sufieva'nın ameliyatta kalbindeki delik kapatıldı, damarları genişletildi. Ağır bir ameliyat geçiren ve vücudundaki morarmalarından kurtulan Sufieva, bir süre sonra sağlığına kavuşup, hastaneden taburcu edildi.

'BU TÜR HASTALAR GENELDE 30 - 40 YAŞLARINA KADAR YAŞAR'

Yapılan ameliyatla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Ünal Açıkel, "Hastalığın en belirgin özelliği, akciğere kirli kanı taşıyan akciğer ana atardamarında darlık olması ve kalp içerisinde karıncıklar arasındaki bölmede de geniş bir deliğin olması. Bunların sonucunda da hem akciğere oksijenlenmek için giden kan miktarı azalır hem de sağ karıncıktaki oksijeni düşük kan ve sol karıncıktaki oksijenlenerek akciğerden gelen kanlar birbirine karışarak kalp tarafından vücuda pompalanır. Dolayısıyla da bu hastaların vücudunda sürekli olarak oksijeni çok düşük olan kan dolaşmış olur. Bu durum doğuştan itibaren hastalarda morarma ve ani bayılmalar şeklinde kendini gösterir. Bu tür hastalar genelde 30 - 40 yaşlarına kadar yaşar" dedi.

'İKİ ÇOCUK DOĞURMASI OLAĞANÜSTÜ BİR DURUM'

Normal insanda kalpten akciğere giden ana atardamar 2.5 santimetre iken, Sufieva'nın 5 milimetre kadar ince olduğuna dikkat çeken  Prof. Dr. Açıkel, hastanın iki çocuk doğurmasının olağanüstü olduğunu söyleyerek, şöyle dedi:

"Hastamızda ileri derecede morarma ve en ufak bir eforda, heyecan yaratıcı durumlarda bayılma oluyordu. 30 yaşına kadar sıkıntılı bir şekilde hayatını sürdürmüş, bu hasta haliyle evlilik yapmış ve 2 sağlıklı çocuk dünyaya getirmiş. Bu haliyle 2 çocuk doğurması bile hasta için olağanüstü bir şeydir. Bu hastalığın bir özelliği de vücuda oksijen taşınmasını arttırmak için vücut tarafından sürekli kan hücresi üretilir. Normalde kanımızın yüzde 40'ı hücreler, kalanı sıvı kesimdir. Bu hastamızda ise kanın yüzde 75'i hücreler, sadece yüzde 25'lik kesimi sıvı kesim idi. Hastanın kanı adeta pekmez kıvamında idi.  Yani o kadar ağır oksijeni düşük bir hasta idi. Hastamızın kalbindeki delik özel materyalden yapılmış yama dikilerek kapatıldı. Sağ ve sol akciğerin atardamarları ayrı ayrı akciğerin içerisine kadar genişletildi. Akciğerin kalpten çıkan ana atardamarı da kalbin içerisinden itibaren 2.5- 3 santimetre olacak şekilde genişletildi. Bu damarın içerisine biyolojik bir yapay kapakta dikildi. Ameliyat sonrası dönemi çok rahat seyretti. Hastamızın morarmaları tamamen geçti, dudakları parmakları deri rengi pembeleşti. Hemen hemen her gün yaşadığı bayılma krizleri geçti. Bundan sonra tamamen normal bir şekilde hayatını sürdürecektir."

Ameliyatın ardından sağlığına kavuşan Flyrua Sufieva, "30 yıl bu hastalıkla yaşadım. Ülkemde çare bulamayınca babamın yaşadığı yere geldim. Doktorlarıma minnettarım, artık vücudum morarmıyor ve bayılmıyorum. Diğer sağlıklı insanlar gibi istediğimi yapabileceğim" dedi.

Yorumlar (0)