CHP'li Veli Ağbaba:“Çok kazanandan çok, az kazanandan az alacağız” dediniz yalan oldu!
CHP Malatya Milletvekili ve TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi Veli Ağbaba, Vergi düzenlemelerini ve emekli maaş zammını içeren Kanun görüşmelerinde Komisyonda konuştu.
Sesi yüksek çıkanın kanundan çıkarıldığını, yükü yine vatandaşın sırtına bindirdiklerini ifade eden Ağbaba’nın konuşması şu şekilde:
Yine, bu kanun teklifi daha gelmeden vergiyle ilgili Mehmet Şimşek basında, çeşitli kamuoyunda konuştu ve vergi paketi aslında bilerek sızdırılarak bir tartışma ortamı yaratıldı. Tartışmaya göre ve tepkilere göre de bir düzenleme yapıldı. Yani burada tepki gösterenlerin, sesi gür çıkanların, daha doğrusu, kulisi yüksek, arkası sağlam olanların sesinin duyulduğunu görüyoruz ama işçinin, memurun, emeklinin sesinin duyulmadığını görüyoruz.
“Çok kazanandan çok, az kazanandan az alacağız” dediniz yalan oldu!
Bakın, "Kripto para piyasasında vergilendirme yapacağız." denildi, yok. "Borsadan elde edilen kazanca vergi getireceğiz." denildi, yok. Borsa işlem vergisi yok. Gayrimenkulden alınan ve çokça ifade ettiğiniz, "Birden fazla konutu olan veya iş yeri olanlardan vergi alınacak." dediniz, yok. Rayiç değer değil, emsal değer üzerinden vergi alınacaktı, yok. "Çok kazanandan çok, az kazanandan az alacağız." dediniz, tam tersi yapılmış oldu. Kayıt dışılıkla mücadele Türkiye'nin hâlâ en büyük problemlerinden biri yani vergide adaletin sağlanmadığı bir düzenlemeyi hep beraber görüyoruz.
En yüksek yüzde 1 zenginin servetten aldığı pay yüzde 39,2!
En yoksul %20’lik kesimin servetten aldığı pay eksilerde!
Değerli arkadaşlar, Türkiye'deki ve dünyadaki en büyük problem, herhâlde, gelir dağılımındaki adaletsizlik. Şimdi, hem HAK-İŞ'in ve TÜRK-İŞ'in hazırlamış olduğu rapordan hem de DİSK'in hazırlamış olduğu rapordan da faydalanarak birkaç rakamı sizlerle paylaşmak istiyorum: Gelir dağılımı maalesef Türkiye'de de bozuk, dünyada da bozuk. Bakın, Türkiye'de en yüksek gelir grubuna sahip yüzde 10'un servetten aldığı pay yüzde 70. En yüksek gelir grubuna sahip yüzde 5'in servetten aldığı pay yüzde 59,2. En yüksek yüzde 1 zenginin servetten aldığı pay yüzde 39,2. Daha acısını söylüyorum: En yoksul yüzde 20'nin servetten aldığı pay eksi durumda yani borçlu durumda. Bakın, değerli arkadaşlar, dünyada OECD rakamlarına göre, Meksika, Şili ve Kosta Rika'dan sonra ülkemiz 4'üncü sırada gelir dağılımındaki bozukluk ve adaletsizlikte. Çok önemli bir rakam yani dünyadaki ligimiz Meksika, Şili, Kosta Rika ve Türkiye, 4'üncü sıradayız. Adil bir vergi sisteminin olması, biraz önce ifade ettiğim gibi, tüm toplum kesimlerinin, özellikle örgütlü kesimlerin isteği ama bu, maalesef burada duyulmuş durumda değil. Gayrisafi millî hasıladan ücretlerin yani çalışanların aldığı oranlara bakıldığında da maalesef dünyadan kötü olduğumuzu görüyoruz. OECD'de ortalama yüzde 55, Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 65, ülkemizde ise çalışanlar yüzde 30 millî gelirden pay alıyor ama verginin çoğunu çalışanlar ve maaşlılar, ücretliler ödemeye devam ediyor.
Asgari ücret olağan ücret olmuş durumda. Hep söylüyoruz, maalesef, asgari ücretlilerin çalışanlara oranı Avrupa ülkelerinde yüzde 1, yüzde 3, Avrupa Birliği ortalaması yüzde 10, bizim ortalamamız ise yüzde 60'a yakın durumda, asgari ücret olağan ücret olmuş durumda. Burada da sendikaların sözleri duyulmuyor, bu vergi dilimleriyle ilgili söyledikleri duyulmuyor. Bunlarla ilgili bir düzenleme yok. Maalesef, bunun sebeplerinden biri de sendikalaşma, örgütlenme. Türkiye'de çalışanların yüzde 11'i örgütlü durumda ve bunların sadece yüzde 9'u, tüm çalışanların yüzde 9'u toplu sözleşmeden faydalanıyor. Avrupa Birliğinde oran çok daha farklı, yüzde 80 toplu sözleşmeden faydalanıyor. Tabii ki kayıt dışılıkla mücadele etmenin en önemli yönünün ise -size söyleyeyim- sendikalaşmayı, örgütlenmeyi artırmak olduğunu söylemek istiyorum.
Mevcut vergi sisteminde özellikle gelir vergisi yükünün ücretlilere ve ticari kazançlara aktarıldığı, servet ve mali servetler üzerinden vergi yükünün ise minimum düzeyde tutulduğunu görüyoruz.
Seçim vaatlerinizin hiçbiri bu yasada yok!
Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiye'nin çok önemli meseleleri var; biraz önce söyledim yani sizin taahhütleriniz var. Maalesef, bu teklifte "Emekliye 2.500 lira zam yapacağız." gibi bir komiklik var, onu daha geniş konuşacağım. "BAĞ-KUR'lu esnafa prim günü 9000'den 7200'e indirilecek." dediniz, yok. "Stajyer ve çıraklığı sayılmayanların mağduriyeti giderilecek." dediniz, yok. Taşerondan kadroya geçemeyenlere kadro hakkı yok. Tüm memurlara 3600 ek gösterge yok.
Maliye Bakanlığı yetkilileri de burada, Sayın Bakan Yardımcıları da burada. Depremden hemen sonra, Malatya'da ve deprem yaşanan illerde denildi ki: "Eşya yardımı yapacağız, eşyalarınızı almayın." Günlerce insanlar sabahın erken saatlerinde, karanlıkta kuyruğa girdiler. Eşya yardımıyla ilgili beyanatta bulundular, listeler yapıldı, tek bir kişiye eşya yardımı yapılabilmiş değil. Bunu da burada ifade etmek istiyorum. Bu önemli bir konu. Maalesef, depremde insanlar eşyalarını almadılar, sizlere güvendiler ama 1 TL'lik eşya yardımı yapılabilmiş değil.
Kaçırılan vergilerin peşine düşseniz bu yeni vergilere ihtiyaç kalmaz!
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu bütçeye göre dâhilde alınacak KDV miktarı 1 trilyon 670 milyar. Bunun 844 milyarı KDV iadesi olarak geri ödenecek. Daha yakın zamanlarda, hatırlayın, demir yumruk operasyonunda 100 milyarlık tutarda 25 milyarlık usulsüzlük tespit edildi yani yüzde 25 vergi usulsüzlüğünün yakalandığını söylüyorsunuz. Net 800 milyar KDV alacağının yüzde 25'i 200 milyar eder. Sadece buradaki usulsüzlükleri ve vergi kaçaklarını tespit etseniz yeterdi. Bu kanunla toplayacağınız para da zaten 200 milyar civarında gözüküyor.
Şimdi, birçok arkadaşımız ifade etti. Değerli arkadaşlar, doğrudan ve dolaylı vergiler var. Bakın, Türkiye'deki dolaylı vergi oranı yüzde 67 civarında söyleniyor. Doğumdan ölüme, iğneden ipliğe, zenginden fakire aynı vergi alınıyor, olacak iş değil. En zengin yani gelirin yüzde 39'una, servetin yüzde 39'una hâkim olan yüzde 1'lik kesimin ödediği vergiyle en yoksul yani gelirden hiç pay alamayan, hatta borçlu olan yüzde 20'nin ödediği vergi maalesef aynı yani doğumdan ölüme kadar zengin ile fakir aynı vergiyi ödüyor. Bu dolaylı verginin de ortalamasının, maalesef, Türkiye ortalamasının çok yüksek olduğunu ifade etmek istiyoruz. Dolaylı vergi düşürülmediği sürece de vergide adaletin sağlanamayacağını söylemek istiyorum.
Yurtdışı harcını 10 katına çıkarıyorsunuz C.başkanına da 3 kat daha artırma yetkisi veriyorsunuz!
50 lira bir gecede 1500 oluyor!
Birçok değişiklik var. Yine, yurt dışı harcının artırılması... Biliyorsunuz, 3.000 TL'yle yola çıktınız, sonra "1.500" dediniz, en son 500'e geldi. 500'ü de 3 kat artırma yetkisi var, 1.500 yapılabilecek. Bunu da daha önce 70 liradan 15'e düşürürken büyük bir şaşaa yapmıştınız, "Seyahat özgürlüğü." demiştiniz. Şimdi, bu seyahat özgürlüğüne engelleme mi getiriyorsunuz?
Bu duruma niye geldik? Niye geldik, ben size söyleyeyim: Kötü ekonomi yönetiminden geldik. Bakın, kötü ekonomi yönetiminden geldik. 2020'nin, yanlış hatırlamıyorsam 21 Aralık gecesi burada bir açıklama yapıldı, burada alkışlar alındı, Malatya'da davul zurna çalındı, dolar düştü 18'den 11'e. O kur korumalı mevduat sistemi gibi ve Merkez Bankasından yok edilen 128 milyar gibi rakamların Türkiye'yi bu duruma düşürdüğünü ve tekrar Türkiye'nin yurt dışına çıkan harçlardan medet umduğu noktaya geldiğimizi ifade etmek istiyorum.
Dedektif gibi esnafın peşine düşeceğine vergi kaçıran fenomenlerin, kara pra aklayıcılarının peşine düş!
Esnafa yönelik günlük hasılat tespiti getiren maddeye baktığımızda, ticari ve mesleki kazançlardan vergi beyanıyla ilgili günlük hasılat tespiti ve gelir vergisi matrahının belirlenmesine yönelik düzenleme yapılmakta. Şimdi, bu maddeye vergi kaçaklarını önlemeyle ilgili olumlu bakabilirdik fakat burada başka bir arka plan var ki çünkü zaten denetim elemanlarının hâlihazırda yapabildiği bir şey bu. Bunun neden tekrar kanunla düzenlemeye çalışıyorsunuz, anlayabilmiş değiliz. Devlet esnafına, iş yeri sahibine güvenmeyip dedektifliğe soyunuyor. Yasal kontrolleri zaten yapıyorsunuz, bunun için tekrar bir kanun çıkarmaya gerek olmadığını söylemek istiyorum.
Sosyal medyayı icat edenlerden Allah razı olsun!
Onlar olmasa vergi kaçakçılarından, kara paradan haberimiz olmayacak!
Sen dedektif gibi esnafın peşine düşeceğine vergi kaçıran fenomenin peşine düş. Bakın, değerli arkadaşlar, Instagram olmasa haberimiz olmayacak, Instagram olmasa vergi kaçakçılarından, kara paradan haberimiz olmayacak. Allah şu sosyal medyayı icat edenlerden razı olsun. Hakikaten bakın, MASAK'ın haberi olmuyor, İçişleri Bakanlığının haberi olmuyor.
Maliye Bakanlığının haberi olmuyor da Instagram'da saça dolar takınca ya da araba paylaşınca ya da kocaman kocaman çiçekler yapınca haberiniz oluyor. Bu da bakın, bu insan tipi de sizin yaratmış olduğunuz insan tipi. Yarın, yirmi yıl sonra yazılırsa tarih, örneğin Dilan Polat, Engin Polat, Çiftlikbank'ın sahibi Tosuncuk ya da Thodex'in sahibi AKP'nin yaratmış olduğu insan tipi olarak yazılacak tarihe.
Ya da o koko çeken tipler, yani tarihte AKP'nin yaratmış olduğu rol model olarak yerini alacak. Maalesef bu dönemde kolay zenginleşme, hırsızlık yapma, yolsuzluk yapma bir rol model olmuş durumda.
Son 5 yılda 520 bin esnaf kepenk kapatmış!
Şimdi, bu, esnaf meselesi önemli değerli arkadaşlar. Bakın, TESK her ay esnaf verilerini yayınlıyor biliyorsunuz. Bir de TESK var, burada TESK temsilcisine söyleyeyim de hemşehrim Bendevi Palandöken'e haber götürsün. Bu kadar korkak, bu kadar Hükûmetten korkan bir esnaf teşkilatı görülmüş değil. Maalesef, esnafın yaşamış olduğu da duyulmuyor, onu da ifade etmek istiyorum. Bakın, TESK bu sene altı ayda kapanan esnaf sayısı 54.637; 2020'nin başından beri, son beş yılda kapanan esnaf sayısı 520.640 son dört buçuk yılda kapanan esnaf sayısı değerli arkadaşlar. Bir de kapanan şirketler var.
Geçen sene 26.252 şirket kapanmış!
Bakın, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği kapanan şirketleri yayınlıyor. 2024 yılında altı ayda 1.335 anonim, 24 kolektif, 8.558 limitet, 316 kooperatif olmak üzere 10.223 şirket kapanmış durumda. Geçen sene 26.252 şirket kapanmış. Bunların içinde anonim şirketler var. Bu ekonomik ortamda şirketler dahi dayanamıyor, kaldı ki esnaf nasıl dayansın? Çoğu esnaf günlük kazanç 300-500 lirayla iş yerinin masrafını, nafakasını çıkarmaya çalışıyor.
Burada yine bir parantez açayım, Malatya'daki deprem bölgesindeki ve Hatay, Adıyaman, Maraş'taki deprem bölgesinde yaşayan esnafların da maalesef vergileri silinmedi, SSK prim borçları ertelenmedi. Onu da söylemek istiyorum
Şimdi, bu, emekli meselesi önemli. Emekli dernekleri de burada, onlar da çok çaba harcıyorlar, açıklamada bulunuyorlar ama onların da sesini duyan yok. Niye? Çünkü emekli, yoksulun sesini duymuyorsunuz, kimin sesini duyuyorsunuz?
2.500 lira emekliye zam verdiniz, 2.500 lira. Yıllık TÜİK enflasyonu yüzde 71,6; ENAG'a göre yüzde 113. Allah aşkına, bu, 2.500'ün ne anlama geldiğini biliyor musunuz? Çaya bir yılda yüzde 113 zam geldi, ete yüzde 126, 2023 başında 220 liraydı şimdi 500 lira. Benzine yüzde 100, konut fiyatlarına yüzde 119, kiralar yüzde 136 arttı. Benzin 20 liraydı 40 lirayı geçti. 2023 başında dolar 18 liraydı 33 lira oldu, çeyrek altın 1.800 liraydı 3.600 lira oldu. Bakın, değerli arkadaşlar, Malatya'dan, ilimden örnek vereyim. En düşük kira 15 bin lira. Kerpiç evler en düşük 15 bin lira. Ankara'da ortalama 20 bin liranın üzerinde, İstanbul'da 30 bin lira. Allah aşkına, bir ev kiralamak için bir emekli maaşı yetmiyor. Ayrıca bir başka örnek vereyim: Cumhurbaşkanlığı ilk altı ayda bir 1 milyar 1 milyon 748 bin lira, günde 33 milyon 391 bin lira, saatte 1 milyon 391 bin lira, dakikada 23.188 lira harcadı. Dakikada 2 emeklinin maaşını harcıyor saray. 16 milyon dul yetim hakkını yiyorsunuz değerli arkadaşlar.
Matematiği tersine çevirdiniz!
10.000 lira 12.500 liradan daha büyük!
Şimdi 12.500 liranın alım gücü 10 bin liradan daha büyük, maalesef matematik kurallarını değiştirdiniz. 12.500 mü büyük, 10 bin mi büyük? Vallahi 10 bin büyük. Bakın, alım gücüne göre 10 bin büyük değerli arkadaşlar. Bakın, rakamlar vereceğim: Ayçiçek yağını karşılaştıracağım, toz şekeri karşılaştıracağım. Alım gücü düşmüş durumda. 10 bin lira emekli maaşıyla 182 kilo ayçiçek yağı alırken, 12.500 lirayla 162 kilo alabiliyorsunuz. Toz şeker, 10 bin lirayla 315 kilo alıyorsunuz, 12.500 lirayla 294 kilo alıyorsunuz. Dana etinde 24 kilo alınabiliyordu şimdi 22 kilo alınabiliyor.
Kuzu eti 22 kilo alırken 10 bin lirayla, 12.500 liraya 18 kilo alıyorsunuz. 3.448 yumurta alırken 10 bin lirayla, 12.500 liraya 3.109 yumurta alıyorsunuz. Hangi rakam büyük? 10 bin büyük. Matematiğin kurallarını değiştirdiniz.
AKP’nin yarattığı ucube kök aylık!
Şimdi, değerli arkadaşlar, yaratmış olduğunuz bir ucube sistem daha var, kök aylık ve en düşük emekli aylığı. Siz gelmeden böyle bir ayrım yoktu. Maalesef, bir taktikle millete bunu da yutturmuş durumda.
Mehmet Muş'un, 2011'de 12.500 liraya aldığı çeyrek altınla bugün -ne kadar emekli maaşı bilmiyorum ama- aldığı bir rakamla karşılaştırın, ülkenin ekonomisinin ne duruma geldiğini göreceksiniz.
Emeklileri en dipte birleştirdiniz!
Şimdi, 5000 günde emekli olan biri, 7000 günde emekli olan aynı maaşı alıyor. Emeklileri en dipte birleştirdiniz. Size bununla ilgili çok çarpıcı bir rakam vermek istiyorum. 7 bin lira kök aylığı olan birinin zamlı maaş altı aylık TÜİK enflasyonu yüzde 25 uygulansa, 8.731 lira oluyor. En düşük emekli maaşının altında kaldığı için otomatik 12.500 oluyor. 10 bin lira kök maaşı alan bir emeklinin zamlı maaş uygulandığında 12.473 lira oluyor, 12.500 lira oluyor yani 10 bin lirayla, emekli 10 bin liralık kök maaşla 7 bin lira kök maaş aynı anlama geliyor. 11 bin lira kök maaşı alan birinin de zamlı maaşı 13.720 TL oluyor. Yani, kök maaşı 11 bin olan eksi 7 bin liradan 4 bin lira fazla iken zamdan sonra fark 1.200 TL'ye iniyor. Bakın, burada tablo var arkadaşlar, kök maaşı 7 bin lira olan zamlı maaşı 8.731 lira. Kök maaşı 10 bin liranın maaşı 12.473 lira, kök maaşı 11 bin lira olanın maaşı 13.720 lira. Bu da yaratmış olduğunuz büyük adaletsizlik olarak tarihe geçer.
2002'de alım gücü korunsaydı emekli maaşı 38.715 TL olacaktı!
Bakın, değerli arkadaşlar, 2002'de alım gücü korunsaydı emekli maaşı ne kadar olacaktı biliyor musunuz? 38.715 TL
Siz iktidara geldiğinizde bir emekli maaşıyla 8,9 adet çeyrek altın alabiliyordu.
Şu an artmış haliyle 12.500 lira maaşla 2,8 çeyrek altın alabiliyor. 9 çeyrek almak için 38.715 lira lazım!
Aylık Bağlama oranları %70’lerden 28’e düşürüldü!
bağlama oranları 2002'de yüzde 70'lerdeydi, şimdi yüzde 28'e düştü. Burada sizlerin de emekli tanıdığınız vardır mutlaka, sokakta rastlıyorsunuzdur -bizde çok da sizde var mı bilmiyorum- bakın, eskiden bir işçi emekli olduğunda evini alırdı, arabasını alırdı ve çocuğunun çeyiz parasını saklardı. Şimdi bir emeklinin bırakın ev almasını bir evin tuvaletini alamıyor şu anda. Değerli arkadaşlar, bunun mutlaka düzenlenmesi lazım.
Almanya emeklisine bizim 5 katımız maaş veriyor!
Türkiye emeklisine ödediği maaşta Avrupa'da en son sırada yer alır diyor.
Almanya'da ortalama emekli maaşı 1.400 Euro, Hollanda'da 1.430 Euro, İtalya'da 1.359 Euro. Türkiye emeklisine yeni zamla 345 Euro veriyor, yani bizi kıskanan bizden 5 kat daha fazla emeklisine maaş veriyor. Bakın, emekliye 84 milyon, 16 milyon yani nüfusun yüzde 5'i ancak değerli arkadaşlar "Emekli maaşları bütçeye yük oluyor." diyorsunuz, biraz önce "EYT bize çok yük oldu." dediniz. Ancak, emekliler gayrisafi millî hasılanın içinde ne kadar alıyor biliyor musunuz? Yüzde 4,5. Yani yüzde 20'sini alması gerekirken yüzde 4,5'unu almaya devam ediyor.
2 milyona yakın emekli keyfinden çalışmıyor. Emeklilere işveren prim desteğini kaldırmak ölüme terketmek!
Şimdi, değerli arkadaşlar, 30'uncu madde, çalışan emekliler için işverene verdiğiniz yüzde 5 prim desteğini kaldırıyorsunuz. Sendikaların da talebi bu, asgari ücretle ilgili yüzde 5 destek istiyorlar. Onu da aklıma gelmişken ifade edeyim. Yani emekliler gezip tozacağına... Çalışan emekli keyfinden çalışmıyor, çalışan emekli mecburiyetten çalışıyor. Maalesef, SGK aylık istatistiklerine göre Nisan 2024 itibarıyla Türkiye'de 1 milyon 745 bin erkek, 221 bin kadın, toplam 1 milyon 966 bin emekli çalışmaya devam ediyor. Yani "Primini kendin öde ya da çıkarsın." diyorsunuz. Emeklinin işverene prim maliyeti yüzde 24,5. Eğer bunu da desteklemeyi çekerseniz emekliyi çıkarır, yerine yüzde 20,5 ödeyeceği bir başkasını alır. Bu da doğru değil değerli arkadaşlar. Burada bunun da mutlaka düzeltilmesi gerekiyor.
Bakın, sorun, gidin, emekliye sorun, en son ceketini on yıl önce alan var, çoluğunun çocuğunun eskisini giyen var, hatta daha acısını söyleyeyim, komşusu ölürse ondan kalacak elbiseyi giyen emekliler var. Bu da sizin yaratmış olduğunuz adaletsiz düzen. Bunu siz yarattınız. Bakın, gelir dağılımdaki bu kadar adaletsizliği siz yarattınız. O kur korumalı mevduatla vesaireyle bu adaletsiz düzeni siz yarattınız. Adaletiniz batsın diyorum son olarak.