16.07.2019, 07:41

PİSİCİLER...

Uzun zamandır yaşadığımız sitede rahatsız olduğum bir konu var. İstisnasız her gün üç kişi sitenin yürüyüş yollarına hem de tam ortaya gelecek şekilde, avuç avuç kedi maması döküyorlar. Kedilerin kaplana dönüşmesine çeyrek var.

Bu yetmezmiş gibi fareler de kediye dönüşme yolunda hızla ilerliyor, pardon kargaları unuttum. Kargalar gün geçtikçe irileşiyor. Yakında kendimizi kargaların ağzında bulursak hiç şaşırmayacağım.

Bu kişilere asla ne yapıyorsunuz deme şansınız yok. Hepsi o anda birer canavar oluyorlar. Bahsettiğim üç kişiden biri profesör, her sabah asık suratıyla, gayet ciddi bir ifadeyle elinde mama dolu poşetiyle evinden çıkıyor, görevini yerine getiriyor. Diğeri yaşlı bir kadın, pijaması ve pazar arabasıyla selamsız sabahsız akşamları vazifesini yapıyor. Üçüncü kişi ise sitenin emlakçısı, durumu o kadar abartmış vaziyetteki bahçe katındaki dairesinin mutfak camının önüne merdiven koymuş, kediler oradan eve girip çıkıyor.

Ve bu üçlü ne zaman dağıtıma çıksa, fareli köyün kavalcısı gibi kediler onların arkalarından yürüyor.

Buraya kadar güldük, eğlendik benim derdim başka... Bu mamaların ortalığa saçılması oldukça tehlikeli. Geçen komşumuzun köpeği o mamalardan yuttuğu için, grip olmuş, istifra edercesine öksürüyordu. Bunun birde çoluk çocuk kısmı var ki, o mamalardan tek bir tane yutsa olabilecekleri düşünmek dahi istemiyorum.

Bu iş salgın gibi, bir arkadaşımızın oturduğu sitede de aynı durum söz konusuymuş. Nereye baksak sokakta mama görüyoruz diye anlatıyor.

Tamam kabul ben kedici değilim, ama hayvanseverim fakat bu tuhaf bir durum. Kesinlikle normal olmadığını söyleyebilirim.

Yapılan iş çevre sağlığı açısından son derece tehlike arz ediyor. Yazımı okuyan kedi severler lütfen bana kızmayın, inanın yollara mama saçmak

sevgi falan değil. Biz köpeklere mamayı yoğurt kabında veriyoruz. Çünkü yaşadığımız ortama saygı duyuyoruz.

Kısacası kimimiz hav havcı, kimimiz de pisi pisiciyiz azıcık ihtimam zor olmasa gerek!...

••••••••••••••••••

KİTAP OTOMATLARI...

İngiltere’nin ilk hikaye otomatları Londra’da kullanıma açıldı.

Virginia Woolf, Charles Dickens gibi birçok önemli yazarın kısa hikayelerini barındıran otomatlar, toplu taşımalarda yolculuğunu okuyarak geçirmek isteyenlere ücretsiz olarak hizmet veriyor...

Bu haberi okuduğumda, vay be medeniyetin gözünü seveyim dedim.  Düşünsenize, bizim memlekette böyle otomatlar konmuş, düğmeye basıyoruz Yaşar Kemal- Sabahattin Ali - Kemal Tahir - Zülfü Livaneli - Oğuz Atay gibi değerli yazarların kısa hikayelerini okuyoruz.

Gerçekten rüya gibi...

Ne acıdır ki, Türkiye’de kitap okuma oranı çok alt sıralarda yer alıyor. Hep yazıyorum siz kitap okuyun, evlatlarınız sizi örnek alsın. Şimdi usulca telefonunuzu olduğu yere bırakın, baş ucunuzdaki kitabın sayfalarını çevirmeye başlayın.

Kitap otomatları, ooo bizim o seviyeye gelmemiz için milyon fırın ekmek yememiz gerekiyor. Aklıma kütüphaneyi pazar yeri yapalım diyen bir isim geldi de...

••••••••••••••••••

Sevgili evren, sağlıklı, bereketli, huzurlu, keyifli, sevgi dolu, neşeli, endişesiz, olumlu, ılımlı, mutlu, kötülüklerden uzak  geçsin haftamız pls.

Perşembe gününe kadar hoş kalın, hoşça kalın.

elvankaracay@gmail.com

Yorumlar (0)