06.10.2018, 06:05

KASIRGA

Hipodromlardan yükselirdi ‘Kasırga!’ ‘Haydi Kasırga!’ sesleri. At yarışlarında koşan atların adı olarak karşımıza çıkardı kasırga ismi çok zaman. Ya şimdi?

Ekonomiden, felsefeden, ticaretten, siyasetten ya da muhtelif ayak oyunlarından anlamayan ve kendini vasat bir vatandaş olarak gören biri,  ‘Tropik fırtına' adı verilen kasırgadan ‘Acaba ne kadar etkilenirim?’ diye endişelenip;  

Akdeniz üzerinde toplanmaya başlayan ve 'Tropik fırtına' adı verilen kasırganın deneme bonusu veren siteler ülkeyi vurma ihtimali üzerine kriz masaları oluşturuldu. Kamu kurumları ile belediyeler tüm ekipmanlarıyla önlem aldı.

Acil yardım kuruluşları, ''Hava durumu güncellemelerini ve acil durum talimatlarını almak için televizyon ve radyonuzu açın. Cep telefonunuzu şarj edin." mesajı yayınladı.

Bizde olmazdı kasırgalar. Neden acaba?

Kasırgalar dışarıdan yani Akdeniz’den, deniz aşırı yerlerden geldiği için ülkemizi kıskanan dış güçlerce gönderildiğine inanıyorum(!).

Umudum ve isteğim odur ki bu kasırganın arkasına saklanıp ülkemizin aleyhine ülkemizin düşmanları iş çevirmemiştir.

Kasırga geçtiğimiz haftayı bir hayli meşgul etti. İzmir'i yok Muğla’yı yok Çanakkale’yi vuracak, etkileyecek, yıkacak falan filan derken bir hayli ülkemizin gündeminde kaldı.

Fakat gündemde kaldığı kadar etkili olmadı hamdolsun. Es geçti ya da teğet geçti her neyse, bu tarafı sevindirici ancak kasırganın yıkıcılığından çok daha yıkıcı olaylar vardır ki kasırganın hafiften geçivermesine insan sevinemiyor bile...

Neden mi?

Arzedeyim, şöyle ki efendim;

Yerli ve milli deyip yer gök inletilirken ve ekonomimize dış güçler saldırıyor denip ABD ve onun gibiler gösterilirken, ülke ekonomisine bir dış güç, bu ne perhiz bu ne lahana turşusu, bir ABD’li şirket rehber yapılıyorsa, devletin vatandaşından bile sakladığı sırlara bir dış güç sahip olacaksa, kasırga zaten vurmuş demektir.

Ülkedeki kâğıt fabrikaları satılmış ya da el değiştirip format değiştirmişse ve ülkede gazete basacak, dergi çıkaracak kâğıt krizi yaşanıyorsa kasırga zaten vurmuş demektir.

Enflasyon tek hanelerde olacak beklentileriyle avunurken yüzde 25 civarında çıkması  (daha fazla olduğu inancındayım çarşı pazar ve market müşterisi olarak. Zira birçok ürün sizlerin de doğrulayacağı üzere fiyatı en az ikiye katladı.) ‘Ama biz bu kadar beklemiyorduk.’ Pişkinliğiyle burnumuz havada dolaşabiliyorsak kasırgaya kalmadan ümitlerimiz ve ceplerimiz yakılıp yıkılıp geçti zaten. Böyle olunca başka yıkıma ya da vurguna gerek var mı? Kasırga zaten yıkmış vurmuş demektir.

Samimane, din diyanet öğrensin çocuğum diye İmam hatip liselerine gönderilen çocuklar dini diyaneti öğrenmeyi bırakın orada dinsiz, deist oluyorsa, bunun da üstü örtülüp çareleri bulunmuyorsa, eğitimin ve eğitim sisteminin yanlışlıkları ortaya çıkmışsa ve çare olarak yeni imam hatip okulları açılıyorsa kasırga zaten vurmuş demektir.

Uyuşturucu ve diğer sözde keyif verici zehirler ortaokul seviyesine yani 12-13 lü yaşlara düşmüşse kasırga zaten vurmuş demektir.

İnsanları bırak masum hayvanlar bile zalim insanlardan işkence görüyor ve bu işkence sonucu hayatlarını yitiriyorsa kasırga zaten vurmuş demektir.

Bebekler, masum anneler gazeteciler, masum insanlar, çalışkan beyinler, fikir insanları yok yere zindanlarda çürüyorsa kasırga zaten vurmuş demektir.

Üreten değil tüketen bir toplum oluşturulmuşsa kasırga zaten vurmuş demektir.

Ayağını yorganına göre değil de borç içinde ama lüks içinde bir hayat yaşantısına itilmişse ve emeğinin karşılığı değil de başkalarının sırtından emeğinden malından çalarak çırparak asalak gibi yaşamak, onurlu bir hayat kabul ediliyorsa kasırga zaten vurmuş demektir.

Hak haklının değil de güçlünün olursa, Mehmet Akif merhumun

‘Kuvvetin sırtını kimmiş göreyim okşamayan

Ne zaman altta kalırsan o zaman derdine yan.

Beşerin adli masal, hak zıpırındır yalınız,

Dövülen mahkemeden kovulur çünkü cılız.’

Sözleri bugüne hitap ederse kasırga zaten vurmuş demektir.

Söylenen yapılmıyorsa, dil ile kalp, dil ile fiil birbirine uymuyorsa, ele verir talkını (veya telkini), kendi yutar salkımı hayatımızı şekillendiriyorsa kasırga zaten vurmuş demektir.

Okumuş kariyer sahipleri, eğitimciler, tarafı olduğu hizibe daha çok oy getirisi olsun diye toplumun cahil olmasını istiyorsa kasırga zaten vurmuş demektir.

Bahar mevsiminin hava durumu gibi benzer sıklıkla eğitim ve eğitim sistemi değişiyorsa yenilik deyip, en iyisi bu eskisi tu kaka, deniyorsa kasırga zaten vurmuş demektir.

Menfaatler, inançları itikatları belirliyorsa, menfaat mabut halini almışsa, kasırga zaten vurmuş demektir.

Ülkende tonlarca patlayıcı yollara döşeniyor ve bundan hiçbir şekilde haberdar olunmuyorsa(!), uyuyorsa bu işlere bakanlar ve bundan dolayı da birçok vatan kuzusu şehit veriliyorsa  kasırga zaten vurmuş demektir.

Bunlar ve daha başka birçok örnek varken, her şey mi, herşey mi diye yazımı ayırt edilemezken, başka kasırgaya, ya da başka kasırgalardan korkmaya gerek var mı, zaten olan olmuş, kasırga zaten vurmuş diye düşünmez mi?

Hatta hava olayı, tabiat olayı olarak gündeme oturan kasırgaya da ne oluyor ki ben niceleriyle güreşiyor mücadele ediyorum, gelirse gelsin işte buradayım!

Der mi?

Siz der misiniz?

İçinizden bile cevap vermeyin, yerin kulağı var, hatırlamadın mı George Orwel ve 1984’ü, şiiiişt aman haa!

*

Ah ulan ah! Ben de derim ki her ne denirse densin bunlar hep dış güçlerin, kıskançların ve üst akıl denen mercilerin işidir, ah ulan elimde sihirli bir sopa olsa da şunları eşek sudan gelinceye kadar, duble yol, otoban fark etmez, yola getirsem, iyi olmaz mı?(!)

Tabiki latife, şiddetin, zorbalığın, kabadayılığın, holiganlığın, magandalığın her türlüsüne karşıyım.

Ben karşıyım derken daha, milliyetçiyiz diyen bir partinin taraftarları nerelerden kendilerine üfleme yapılmışsa kendilerine benzer fikirde başka bir partinin hem de bayan liderinin evinin önünde gece vakti hır gür çıkarıyorlar. Bunun da hangi inanca ve hangi kültüre uygun olduğunu da anlayabilene aşkolsun! 05.10.2018

*

 

Pir söz: Yalanla dolanla inşa edilen mutluluk köşklerini minik minik hakikatler yerle bir eder. Hubeyb Dağıstanî

Yorumlar (0)