27.02.2018, 10:37

Herkes konuştu. Yönetmeliği bir de solucana sorduk.

- Gözünaydın sevgili solucan kardeş! Geçen hafta senin ürettiğin gübrenin yönetmeliği yayınlandı. Sevinmelisin çünkü artık seni de dikkate alıyorlar. Bir yönetmeliğin yapıldı. Ne güzel!

Seni üretmek isteyen ve senin ürettiğin gübreden yararlanan yüzbinlerce çiftçi var. Onlar da sevinmeli, değil mi?

Solucan: “Evet seviniyorum çünkü artık benim ürettiğim solucan gübresine “solucan gübresi” diyebileceksiniz.”

- Bu yönetmelikle solucanın ürettiğinin “gübre” olduğu resmi olarak kayıtlara geçmiş oldu.  Şimdiye kadar Bakanlık solucan gübresine “gübre” demiyor, sadece “solucan dışkısı” diyor ve hayvan dışkısı olarak düşünüp,solucanıbüyükbaş veya küçükbaş hayvan yerine koyuyordu. Şimdi artık yeni yönetmelikle, solucan dışkısına “solucan gübresi” diyebileceğiz. Bu da güzel, değil mi?

Solucan: “Evet çok güzel.Beni besleyen üreticiler, bundan böyle kredi, hiğbe alabilecekler. Eskiden ürettiğim gübrenin adı dışkı olduğu için alamıyorlardı. Peki sonra?”

- Sonrası biraz karışık işte solucan kardeş. Solucan gübresi üretilirken yerle teması kesilecek. Buna ne dersin?

Solucan: “Valla ben ne diyebilirim ki? Büyüklerim en iyisini bilir.  Ben yıllardır, toprağın altında yaşardım. Şimdi artık bir veda mektubu hazırlıyorum. Toprağa veda edeceğim, toprak bana zararlıymış. Aslında toprak toptan zararlıymış insanların dediğine göre mikrop kaparmışım.”

“Ah aslında bir bilse şu insanlar ben zaten mikrop arıyorum sürekli yemek için.”

“Benim taze besinleri yemediğimi görmüyorlar mı?”

“Benim günlerce o taze besinler çürüsün de üzerinde mikroorganizmalar üresin diye beklediğimi neden görmüyor ki insancıklar?”

“Bazıları beni beton zemin üzerinde yaşatıyorlardı haftalarca, soğuk kapıyordum betona hiç alışamamıştım zaten. Toprağı biraz özleyeceğim ama ne yapalım boynum kıldan incedir. O da İyi oldu beton zeminlerden kurtuldum.  Şimdi artık yalnızca kutularda doğal evim toprağı hayal ederek mutlu mutlu yaşayacağım.”

- Senin yönetmeliğin kompost ve biyogaz talimatnamesine uygun olacakmış, haberin var mı?

Solucan:“Yoooo, hiç haberim yoktu, iyi bir şey mi bari?  Yaptığım şeyi bazı insanlar kompost sınıfına sokabilir ama ara sıra midemdeki hazımsızlığın dışında biyogazla pek ilişkim olmadı hiç.  Bunun bana zararı olmaz değil mi?”

- Bu talimatnameye göre senin yediğin besinleri 70 C derecede 1 saat sterilize edeceklermiş.

Solucan:“Neeeee! Kim? Neden?”

- Talimatname öyle söylüyor.

Solucan:“Peki insanlar benim yemeklerimi doğada pişirmeden, çiğ yediğimi, aslında organik maddeden çok çürümüş organik madde üzerindeki mikroorganizmalarla beslendiğimi bilmiyorlar mı? Öyle şey olur mu hiç? 70 C derece 1 saat pişirirlerse, mikroorganizmaların çoğu ölür, Bana yiyecek bir şey kalmaz ki? Hem sonra benim sindirim sistemimde kendime sakladığım çok özel ve güzel bir“mikroorganizma depom” var. Buna bilim insanları “inokulum” diyorlar.  Yani senin anlayacağın bir çeşit faydalı mikrop aşılama deposu. Ben gövdeme aldığım mikroorganizmaların bir kısmını özenle seçer ve bu depoda saklarım. Geri kalanını afiyetle mideye indiririm tabii ki. Bu depo benim gübrem için çok önemlidir. Benim bütün sihirim bu depoda saklıdır. Allah vergisi işte ne dersin! Benim besinlerimi sterilize ederseniz, hem bu depo zamanla zarar görür hem de beni yeterince besleyemezsiniz. Ben böyle bir hayata katlanabilir miyim bilmiyorum. Biraz zor gibi…

- Mikroorganizma depon zarar görecek yani, öyle mi?

Solucan: Evet, tabii. Yeterli mikroorganizma alamazsam, depomdaki çeşitlilik ve miktar zamanla azalabilir. Bu ısıl işlem insanoğlu için de zarar bakın küçük bir hesap yapayım:

 

“Besine getirilen ısıl işlem ile, 1 ton solucan gübresi üretmek için 82,8 KWh enerji harcanması gerekecek, bu enerji bir evin 20 günlük elektrik enerjisi tüketimine eşdeğerdir. Ayrıca, atmosfere 43,44 kg CO2 salınmasına eşdeğerdir, yani normalde çevre dostu olan solucan gübresi bu ısıl işlem yüzünden bu özelliğini yitirmiş görünüyor.


 

Isıl işlem yapılarak üretilmiş 1 kg solucan gübresini tarlaya attığınızda, 57 gram NPK 15-15-15 atmış gibi karbon eşdeğeri açısından çevreye zarar vermiş olacaksınız.


 

Yılda 1 milyon ton solucan gübresi üretimi hedeflenmektedir. Bu da 2 milyon ton organik maddenin ısıl işlemi demektir. Bu 2 milyon ton organik maddenin ısıl işlemi için 82,8 GWh(GigaWatt Saat) enerji harcanır. Bu enerji, 54.188 konutun (Türkiye’nin küçük bir kenti gibi düşünebilirsiniz) 1 yıllık enerji tüketimine eşittir. Ayrıca bu enerji üretilirken atmosfere salınan karbondioksit ise 43.440 tondur. Bu da 120 g/km CO2 salımı yapan normal bir arabanın 40000 km olan ekvatorun çevresini 9050 defa dolaştığında salacağı CO2 gazına eşittir.”

 

- Sevgili solucan daha bitmedi sana en son gelişmeyi söylemedim.

Solucan:Daha kötüsü de mi var yoksa?

- Yönetmelik uygulamada daha tam net olarak belli değil. Bitkisel Üretim Genel Müdürlüğüne göre, senin ürettiğin gübreyi de yine 70 C derecede 1 saat sterilize edeceklermiş.

Solucan:Hoppala! Bu insanoğluna da ne oluyor böyle? Akıllarını mı yitirdiler?

- Valla ben bilemem talimatname öyle söylüyormuş.

Solucan:Sizlere teessüf ediyorum çünkü bana o gaz yaparak atmosferi kirleten geviş getiren inek muamelesi yapıyorsunuz. Halbuki ben karbon nötr bir varlığım, atmosfere karbon salmam; aksine kimyasal gübreleri azalttığım için atmosferdeki karbonu da azaltırım. Benim yönetmeliğimi Kompost ve Biyogaz Talimatnamesine bağladınız ya helal olsun size.

- Talimatname böyle solucan kardeş. 

Solucan:Valla kardeşim ben sana bir sır vereyim. Benim kompostla veya biogazla hiçbir ilgim yok. Onların üretim şekli farklı, benim ki farklı. Onları üreten şey, yani mikroorganizmalar benim besinimdir. Aklınızı kullanır da ısıl işlem yerine kompost yaparsanız, organik atıkların içindeki mikroorganizmalar hem çoğalarak bana daha iyi besin sağlarlar hem de organik madde yığınını ısıtarak zararlı mikroorganizmaları öldürür doğal sterilizasyon yaparlar. Böylece dışardan enerji vermemiş ve atmosfere sera gazı etkisi yapacak fazla karbondioksit salmamış olursunuz. Ben bu ince uzun vücudumdaki biyolojik olayları kimseden öğrenmedim, babadan miras da kalmadı, Allah vergisi işte, ne tüketirsem tüketeyim, sonuçta tertemiz gübre yapıyorum.

Ayrıca, gübremde pek çok toprak ve bitkilere faydalı enzimler de var. Şimdi siz benim gübremi sterilize ederseniz, yararlı mikropları da enzimleri de yok edeceksiniz.Benim gübremin inek gübresinden ne farkı kalır o zaman?

Ayrıca, hepsinden önemlisi üretim hedefiniz olan 1 milyon ton gübreye aynı ısıl işlemi yaparsanız, bu defa da 41,4 GWh enerji harcarsınız ki, bu da 27.094 konutlu bir kentin bir yıllık elektrik tüketimine eşdeğerdir ve 21.720 ton karbondioksit salımına sebep olur.

Hem besine hem de son gübreme ısıl işlem yaparsanız, toplam 124,2 GWh enerji harcamış olursunuz ki bu çok yüksek bir rakamdır. Solucan gübresi için bu kadar enerji harcamayı kimseye izah edemezsiniz. 

Ayrıca, hani siz Kyoto protokolüne imza atmıştınız? Atmosfere karbon salımınızı azaltmanız gerekmiyor mu? Zaten solucan gübre kullanmanızın amaçlarından biri de karbon salımının sıfır olması değil miydi? Siz bu ısıl işlemle, tam tersini yapmış ve karbon salımınızı artırmış olacağınız için karbon borsasına ödeme yapmak zorunda bile kalabilirsiniz. Eeee, kirleten öder, değil mi? Halbuki enerji harcamadan üreteceğiniz 1 milyon ton solucan gübresi ile karbon borsasından temiz teknoloji için ödeme alabilirsiniz.

- Solucana, “solucankardeş şakaydı şaka” demeyi çok isterdim ama diyemedim çünkü yönetmelik aynen böyle söylüyor…

- Daha henüz tam belli olmadı ama ya besine ya son ürüne ya da her ikisine de ısıl işlem yapılması hala gündemde olan bir konu.  O yüzden ben de oturdum, bunun Türkiye’nin kısa vadede hedeflediği üretim miktarı olan yılda 1 milyon ton solucan gübresini ürettiğinde enerji kaybı ve karbondioksit salımı olarak hangi rakamlara geleceğini hesapladım. Artık karar sizin… Ya imza attığınız temiz teknolojiler geliştirme ilkesine uyacaksınız ya da dünyada uygulaması olmayan bir şekilde temiz bir teknolojiyi kirleteceksiniz.

Yorumlar (0)