CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülen Tasarruf Paketi Kanun görüşmelerinde konuştu. 

İşte Ağbaba'nın o konuşması:

Tabii, aslında burada tasarruf paketi diye, tasarruf kanunları diye geldi ama burada maalesef bir şey yok; hâlâ israf, şatafat devam ediyor, maalesef Türkiye hâlâ bir çiftlik gibi yönetilmeye devam ediyor. Şimdi, gündem ne? Allah aşkına, Türkiye'nin en önemli gündemi ne? En önemli gündemi emekli maaşları, 10 bin TL emekli maaşıyla ilgili bir tartışma yok; işte tartışılıyor 11.500 mü olsun, 12 bin mi olsun, 13 bin mi olsun diye. Keşke Plan ve Bütçe Komisyonuna ilk getireceğiniz şey emekli maaşlarıyla ilgili bir artış olsaydı. Türkiye'de maalesef bir tarafı çok fakir yaşıyor, bir tarafı çok zengin yaşıyor.

Çift maaşa sınır 98 bin lira! Ama asgari ücret yeterliymiş!

Şimdi, burada yapılmak istenen bir şey daha var dikkatimizi çeken çift maaşla ilgili 98 bin lira üst limit getiriliyor ve bu yüksek, biraz sonra bununla ilgili bir teklif vereceğiz. Hem çift maaş garantiye alınıyor yasayla hem de 98 bin lira gibi ayrıcalıklı bazı bürokratların geliri garantiye alınıyor. Normalde kamu kurumlarının yönetim kurulu üyelerinin çok daha az almasına rağmen 98 bin TL'yi kimler alacak? Bunun açıklanması lazım. Yani bir taraftan Sayın Mehmet Şimşek açıklama yapıyor, asgari ücretin çok yeterli olduğunu söylüyor, asgari ücretin yüksek olduğunu söylüyor hatta diğer ülkelere göre. Madem yüksek, bürokratlarınıza ya da ayrıcalıklı memurlarınıza ya da yönetim kurulu üyelerinize asgari ücret verin, görelim. Ama burada fakire fukaraya asgari ücret çok görülürken ayrıcalıklı atamalara 98 bin TL gibi bir maaş getiriliyor. Burada tasarruf edilecek aslında çok yer var: Örneğin, maalesef -biraz önce söyledim- devlet çiftlik gibi yönetiliyor. Kamu bankalarının yönetim kurulu üyelerine bakın, birkaç yerden maaş alıyorlar. Hiç ilgisi olmayan insanlar, bankaya para çekmek, yatırmak dışında ilgisi olmayan, bankacılıkla ilgisi olmayan insanlar, kimisi yönetim kurulu başkanı, kimisi yönetim kurulu üyesi, devam ediyor. Bununla ilgili de bir düzenleme mutlaka yapılması lazım.

Futbol Federasyonu Berlin'de 600 kişi ağırlamış!

Şatafat devam ediyor dedim, en son -biliyorsunuz- Avrupa kupasındaki maçlarda Futbol Federasyonunun 600 konuk ağırladığı söyleniyor. Bu paraları nereden alıyor, kimin cebinden çıkıyor? Onu da söylemek istiyorum.

Cumhurbaşkanlığı Politika Kurulları var, danışmanlar var. Özellikle bu sarayda ne kadar danışman var, kimler ne kadar maaş alıyor ve bunlara ne danışılıyor? Aslında merak ediyoruz. Birçok eski vekilin, çeşitli ayrıcalıklı insanların saraya danışman olarak değerlendirildiğini ve politika kurullarında görev alındığını biliyoruz ve maalesef bu politika kurullarında görev alan insanların da hemen daha geçtiğimiz yıl çok kirli işlere karıştığını da biliyoruz, iş takibi, randevu ayarlaması gibi çok çeşitli kirli işlere karıştığını da biliyoruz; bunu da ifade etmek istiyorum.

Burada Plan ve Bütçe Komisyonu aslında bir düzeltme işi yapıyor. Niye? Bakın, Cumhurbaşkanı kararnamesiyle bir kararname çıkarılıyor, bu kararnameyi Anayasa Mahkemesi iptal ediyor, biz de burada düzeltiyoruz. Sürekli aynı şeyleri yapmakla da biz yorulduk, siz de herhâlde yorulmuşsunuzdur. Burada yapılması gereken şey, Anayasa'ya uygun kanunlar çıkarmaktır. Anayasa Mahkemesi iptal ediyor, şimdi aynı kanun teklifini tekrar yapıyoruz. Bu getirdiğimiz Türk Standardları Enstitüsüne Hazine yardımı yapılması aslında tam da bunla ilgili bir durum.

“Araç saltanatı” “Taşıt rantı”na dönüşecek!

Ayrıca, bu Özelleştirme İdaresi Başkanlığının araçların satılması meselesi var ki bu da üzerinde durulması gereken bir konu. Özellikle kamu araçlarının Özelleştirme İdaresi Başkanlığı eliyle toplu olarak satılacak olması ilginç. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı satış yöntemini kendisi belirleyip kendisi uygulayacak. Tabii, Özelleştirme İdaresi Başkanlığına talimatla yaptırılacak bu işlemler. İhale Kanunu'na da Özelleştirme Kanunu'na da uymayacak. Dilediği kişiye kamunun elindeki araç filolarını belki tek tek belki toplu olarak satacak, buna iş makineleri de dâhil edilmiş. "Araç saltanatı" diye eleştirilen araçlar şimdi de taşıt rantına dönüştürecek gibi gözüküyor; bunu da dikkatlerinize çekmek istiyorum.

100 araçlık konvoyla Berline gittiler nerde tasarruf!

Şimdi, tasarruf tasarruf konuşuyoruz. Hakikaten, geçtiğimiz gün sizin de mutlaka dikkatlerinizi çekmiştir, Almanya'da maç vardı, biliyorsunuz, son elendiğimiz maç. Cumhurbaşkanı maç izlemeye Berlin'e gitti. Konvoyu görseniz hakikaten ilginç. Avrupa bizi kıskanıyor, Almanya bizi çok kıskanıyor. Biliyorsunuz, Almanya dünyadaki en çok araç markasının üretildiği ülkelerden birisi. Bizim bir Togg'umuz var, ona da başarılar diliyoruz. Almanya bizi kıskanıyor, tabii, kıskanır Almanya şansölyesi. Bizimkisi 100 araçlık konvoyla geziyor, o 1 tane minibüse binerek geziyor. Burada yani maça giden başka devlet başkanları da var, hakikaten ülkemiz adına da bu üzüldüğümüzü ifade etmek istiyorum. Almanya'sından, Fransa'sından, İngiltere'sinden bir Cumhurbaşkanı, başbakan, kral ya da konvoyla gezen biri var mı bir bakın. Bir tarafta fakir fukara insanlar, ülkenin ekonomisi çökmüş; diğer tarafta şatafata devam ediyoruz. Bizim konvoyla hava attığımız Almanya'nın millî geliri 2023 yılında 52.824 dolar. Dolar bazında kişi başına millî geliri en yüksek olduğu ülke 135 bin dolarla Lüksemburg, 2'nci sırada ABD 80 bin dolar, dünyada 3'üncü sırada Almanya; bizim millî gelirimiz ne? Bizim millî gelirimiz de şişirilmiş hâline göre 12.800 dolar. Onlar 3'üncü sırada dünyada biz 72'nci sıradayız ama bir baktığımızda şatafatta, israfta biz birinci sıradayız. Almanya'nın nüfusu bize yaklaşık benzer bir nüfusu var, bizdeki makam araç sayısı 125 bin, Almanya'daki makam araç sayısı 9 bin; bunu da sizlerin, kamuoyunun takdirine sunmak istiyorum.

Bütçede 2930 araç alımını neden geçirdiniz!

Ekonominin şu durumuna baktığımız zaman, bütçede karar verilen 2.930 aracı nasıl açıklıyorsunuz? Diyeceksiniz ki: "Bunlar ihtiyaç duyulan hizmet araçlarıyla ilgili değil ama bunların 535 tanesinin binek araç olduğunu söylemek istiyorum.

TOGG’lar ne oldu ? A8’den inmiyorsunuz!

Bir de yine Türkiye'de gündem çok hızlı değişiyor. Biliyorsunuz, Diyanet İşleri Başkanı var, Allah vicdan versin. Audi A8 makam aracı vardı, satışa çıkarıldığı söylendi ama caminin garajında saklandığıyla ilgili bir iddia da var. Bunlar tabii, hem kamu kurumları hem birçok kurum -buna Diyanet İşleri Başkanlığı da dâhil- Togg sipariş vermişlerdi. Bunlara binemiyorlar ya da binmiyorlar; bunu da söylemek istiyorum.

Mecliste Damacanayı yasaklayarak tasarruf olmaz!

"Tasarruf" denince aklıma bir şey geldi Sayın Başkan. Bu konuda hep söylüyorum yani hakikaten yaptığınız iyi şeyler de var. Örneğin, bu damacana suyu Mecliste yasaklamanız önemli. Yani evet, bu küçük şeylerde hem israf olmuyor, bu çok önemli. Damacana suyu yasaklayarak bu ekonomiyi düzelteceğiz ve şatafatın, israfın belini kıracağız inşallah. Biliyorsunuz yani Meclisimiz bu konuda çok şey. Bu İsrail'le ilgili ne yapmışlar? Örneğin, burada Nescafe söyleyin belki Sayın Bakan Yardımcıları, belki sayın bürokratlar Nescafe içmek isterler, Nescafe isteyin, Nescafe yok. Niye? Orada da İsrail'in dizini titrettik. Ne yaptık? Nescafe'yi yasaklayarak İsrail'e karşı boykot uyguladık ve İsrail'in dizi titriyor.

Cumhurbaşkanı Mercedes’ini Amerikaya kargoyla göndermiş!

Sayın Cumhurbaşkanımız Amerika'ya gidiyor, Mercedes-Benz makam arabasını NATO zirvesi için kargo uçağıyla Amerika'dan Washington'a getiriyor. Bunu sizin vicdanlarınıza sunuyorum arkadaşlar yani buradan kargo uçağıyla bir araba niye gider? Burada sizin vicdanlarınıza sunmak istiyorum.

Yarattığınız ucube Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi tıkandı!

Şimdi, bir başka madde var, Cumhurbaşkanlığı sistemi dediğiniz ucube sistemle -tıkanıklığı görmek örnek için aslında bir madde- maalesef Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yönetilmeye çalışılıyor. Bu maddeyle üniversitede kadro ihdası yapılıyor ama Anayasa Mahkemesi kadro ihdaslarının 2 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'ne eklenmesine yönelik düzenlemenin yapılmayacağını hükmediyor. Bununla da ilgili bir düzenlemeyi, yine, biraz önce söylediğim gibi getiriyoruz. Tabii, buradaki uygulamalar da ilginç, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ya da üniversitelere atanacak öğretim üyelerinin nasıl atandığını hepimiz biliyoruz. Maalesef, yukarıdaki ne yapıyorsa aşağıdaki de onu yapıyor; rektör yakınlarını atıyor, damadını atıyor, eşin dostun atıyor. Bunu da ifade etmek istiyorum yeri gelmişken.

Tasarruf derken hiç aklınıza gelmiyor mu Garanti ödemelerine bu yıl 162 milyar ödenecek!

Bir de değerli arkadaşlar, bu tasarrufu yaparken hiç aklınıza acaba köprüler, otoyollar gelmiyor mu, hastaneler gelmiyor mu? Bunlardan tasarruf edilecek mi örneğin, kur sabitlenecek mi örneğin, ödemelerine bir erteleme yapılacak mı? "Cebimizden tek kuruş çıkmayacak" denilen yap-işlet-devret modeliyle geçiş garantisi verilen köprü ve otoyolları inşa eden şirketlere bu yıl toplam 162 milyar 435 milyon ödenecek. Burada konuştuğumuz rakamlara baktığımız zaman, 10 milyar, 5 milyar, 11 milyara baktığımız zaman hakikaten çok küçük rakamlar; bu, köprülere, garanti ödemeli otoyollara verilen para 162 milyar 435 milyon TL.

Zıraat bankasından havuza aktarılan kredi ne oldu?

Şimdi kamu bankalarının sermayelerinin güçlendirilmesi amacıyla özel tertip devlet iç borçlanma senedi ihraç etme hususunda Hazine ve Maliye Bakanına yetki verilmekte. Buradaki, Ziraat Bankasının, diğer kamu bankalarının da nasıl çalıştığını biliyoruz. Bakın, hepimiz kamu görevi yapıyoruz, Ziraat Bankasından çekilen kredilerin akıbetini hâlâ bizler bilmiyoruz.

Yine, Karabük Milletvekilimiz Ziraat Bankasıyla ilgili çok önemli iddiaları gündeme getirdi. Maalesef, iktidar körleri sağırları oynayarak, duymazdan gelerek bu konuyu da kapatmaya çalışıyor.

Tasarruf etmeyene ceza verilecekse önce Cumhurbaşkanından başlamalısınız!

Örneğin, kime ceza vereceksiniz? Yani örneğin, Mercedes arabasını Amerika'ya götürenlere mi ceza vereceksiniz ya da Anıtkabir'e otobüsle gidip arkadan makam aracı ve koruma aracıyla gidenlere mi ceza vereceksiniz ya da Mardin'e özel uçakla gidip Anıtkabir'e aracıyla gidenlere mi ceza vereceksiniz? Bakanlar, Sayın Bakanlar, sağ olsunlar, buradan illere gidiyorlar. Örneğin, benim Malatya'ya da geliyorlar, sağ olsunlar, eksik olmasınlar. Minibüse biniyorlar, böyle kibar kibar minibüse biniyorlar. Basın onları çekiyor ama Malatya'ya nasıl geliyorlar? Özel uçakla geliyorlar. Bunlara mı ceza vereceksiniz, bunu da merak ediyorum.