2015 yılında Paris’te düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS) kapsamında kabul edilen Paris İklim Anlaşması, iklim değişikliğiyle mücadelede en kapsamlı ve etkili uluslararası düzenlemelerden biridir. Anlaşma, sanayi devrimi öncesi döneme kıyasla küresel sıcaklık artışını 2°C’nin altında tutmayı ve mümkünse 1,5°C ile sınırlandırmayı hedeflemektedir.
Bu hedeflere ulaşmak için ülkeler, sera gazı emisyonlarını azaltmayı, iklim değişikliğine uyum politikalarını benimsemeyi ve bu dönüşüm için finansman sağlamayı taahhüt eder. Anlaşma, gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ülkelere finansal ve teknik destek sağlamasını da içerir.
Anlaşmadan Çekilme: Trump Dönemi
Amerika Birleşik Devletleri (ABD), 2017 yılında dönemin Başkanı Donald Trump’ın kararıyla Paris İklim Anlaşması’ndan çekilme sürecini başlattı. Trump, anlaşmanın ABD’nin enerji sektöründe istihdam kayıplarına yol açtığını, ekonomik rekabet gücünü zayıflattığını ve diğer ülkelerin ABD’ye karşı avantaj elde etmesine neden olduğunu savundu. Ayrıca, anlaşmayı ABD ekonomisine gereksiz bir yük getiren bir düzenleme olarak nitelendirdi.
Bu süreçte ABD’nin enerji politikalarında kömür ve fosil yakıt kullanımını destekleyen adımlar atıldı. Ancak Trump’ın bu kararı, uluslararası arenada iklim değişikliğiyle mücadelede liderlik rolünü üstlenen ABD’nin imajını zedeledi ve küresel iş birliğine yönelik eleştirileri beraberinde getirdi.
ABD’nin Geri Dönüşü: Biden Yönetimi
2020 başkanlık seçimlerini kazanan Joe Biden, göreve başladığı ilk gün ABD’nin Paris İklim Anlaşması’na yeniden katılacağını duyurdu. Bu karar, ABD’nin iklim değişikliğiyle mücadelede tekrar aktif rol alacağının göstergesiydi. Biden yönetimi, anlaşmaya yeniden katılmanın yanı sıra karbon emisyonlarını azaltmayı ve temiz enerji politikalarını desteklemeyi hedefleyen çeşitli reformları hayata geçirdi. ABD, 19 Şubat 2021’de Paris İklim Anlaşması’na resmen döndü.
İkinci Çekilme: Trump’ın 2025 Kararı
2024 başkanlık seçimlerini kazanan Donald Trump, ikinci başkanlık döneminde Paris İklim Anlaşması’ndan bir kez daha çekilme kararı aldı. Bu karar, ABD’nin iklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası iş birliğini zayıflatabileceği ve küresel iklim finansmanı konularında belirsizlikler yaratabileceği endişelerini yeniden gündeme getirdi.
Küresel Perspektif
ABD’nin anlaşmadan çekilmesi, küresel sıcaklık hedeflerine ulaşılmasını zorlaştırabilecek bir adım olarak değerlendiriliyor. Özellikle ABD gibi sera gazı emisyonlarında önemli paya sahip ülkelerin uluslararası iş birliğinden çekilmesi, iklim krizine karşı alınan önlemlerin etkinliğini düşürebilir.
Paris İklim Anlaşması’nın geleceği, uluslararası topluluğun iş birliği içinde hareket edip edemeyeceği ve ülkelerin verdikleri taahhütlere sadık kalmalarıyla doğrudan ilişkilidir. ABD’nin bu kararlarının uzun vadeli etkileri, küresel iklim politikalarının yönünü belirlemede kritik bir rol oynayacaktır.