Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, parti genel merkezindeki AKP Genişletilmiş İl Başkanları Toplantısı'na katıldı. Erdoğan, özetle şöyle konuştu:
"BAHÇELİ İLE OLDUKÇA VERİMLİ BİR GÖRÜŞME GERÇEKLEŞTİRDİK"
"Kongremizin ardından 31 Mart seçimleriyle ilgili hazırlıklarımızı çok daha yoğun bir şekilde başlattık. Partimizin öncelikleri çerçevesinde seçim takvimimiz ilerliyor. Temayül yoklamalarımızı Türk siyasetine örnek olacak bir demokrasi ikliminde sizlerin de desteğiyle tamamladık. Yarın kamu görevlilerinin istifa süresi doluyor. Meclis üyeliği için başvuruları 3 Aralık'a kadar alacağız. Süreç kendi mecrasında ilerlerken biz de gündemimizi işletiyoruz. Milletimizin huzuruna en doğru, en isabetli, en gayretli isimlerle çıkmanın çabasındayız.
Cumhur İttifakı ortağımız MHP ile görüşmelerimiz olumlu bir mecrada karşılıklı anlayış ve saygı ekseninde devam ediyor. Görevlendirdiğimiz arkadaşlarımız muhataplarıyla sürekli temas hâlinde. Biz de dün MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli'yi külliyemizde ağırladık. Kendisiyle oldukça verimli bir görüşme gerçekleştirdik. Milli irade düşmanlarına karşı 15 Temmuz gecesi meydanlarda kurulan ittifakımızı daha da güçlendirerek geleceğe taşıma azmindeyiz.
"GAYEMİZ 5 YILDIR HİZMETSİZLİK GİRDABINDA BOĞULAN ŞEHİRLERİMİZİ GERÇEK BELEDİYECİLİK İLE TEKRAR BULUŞTURMAKTIR"
Gayemiz İstanbul ve Ankara olmak üzere 5 yıldır hizmetsizlik girdabında boğulan şehirlerimizi gerçek belediyecilik ile tekrar buluşturmaktır. Grup toplantımızda ilan ettiğimiz 'Yeniden İstanbul' bu mücadelenin parolalarından olacaktır. Dünyanın göz bebeği olan İstanbul, CHP zihniyetinde eski günlerini mumla arar hâle geldi. Ortaya bir eser koyamadıkları gibi bizim başlattığımız ve belli bir aşamaya getirdiğimiz projeleri bile devam ettiremediler. Eskiyen reklam panolarını yenilemekten başka bir icraatları yok. AK Parti döneminde sakinlerinin yaşamaktan huzur duyduğu İstanbul, ne yazık ki CHP'li iş bilmezlerin yönetimi altında İstanbulluları yoran bir şehir hâline dönüştü. Hepimizin bildiği kara tren türküsünü şimdi İstanbul halkı her gün söylüyor.
Bugün de İstanbullu kardeşlerimiz gözü yolda otobüs bekliyor, metrobüs bekliyor, metro bekliyor. Ama bunların hiçbiri vaktinde gelmiyor. Haydi, geç de olsa geldi diyelim, bakımsızlıktan dolayı yolda kalıyor.
CHP'li belediye başkanlarının olduğu yerlerde vatandaşımız öyle bir hâle gelmiş ki en küçük bir hizmet görse halay çekiyor, davul zurna çalıyor. Ne hâle düştük. Yani vatandaş neredeyse asfalt döküldü, çöpü toplandı, parkı yapıldı, yoldaki çukur kapatıldı diye kurban kesecek. Hâle bak. Hatta kimi yerlerde oy verip seçtikleri belediye başkanlarının şehirlerine geldiğini duyunca 40 yıldır görmediği dostunu görmüş kadar seviniyor. Milletimizi inşallah bu cendereden mart ayının sonunda hep birlikte kurtaracağız.
Kazanmak, hem de ezici bir oranla kazanmak dışında hiçbir seçeneğimizin olmadığı bir seçime daha hazırlanıyoruz.
"ARALIK AYI BOYUNCA 46 BİN KONUT VE KÖY EVİNİN HAK SAHİPLERİNE TESLİMİNİ YAPACAĞIZ"
AK Partili belediyeler iyi uygulama örnekleriyle uluslararası alanda diğer yerel yönetimlere de emsal teşkil ediyor. Deprem bölgesinden elimizi zaten hiç çekmedik. Kardeş belediyeler uygulamamız başarılı bir şekilde sürüyor. Afetin yıktığı şehirlerimizi ayağa kaldırana kadar durmayacağız. Kurumların tamamıyla olduğu gibi belediyelerimizle de deprem bölgesindeki vatandaşlarımızın yanında olmayı sürdüreceğiz. Aralık ayı boyunca bölge genelinde 46 bin konutun ve köy evinin hak sahiplerine teslimini yapacağız.
İnsanımızı sınıflara bölmeye ve bunların arasında astlık üstlük ilişkisi kurmaya kalkan zihniyet ancak tek parti faşizmi özentisi olabilir. Çünkü bu ülkenin insanları sadece o dönemde böyle bir zillete maruz kalmıştır. Milletimiz Demokrat Parti'yi ve Menderes'i işte bu faşist zihniyeti yerle yeksan eden devrimi başlattığı için hâlâ kalbinin en mutena köşesinde yaşatıyor. Aynı şekilde Özal'ı da, bu yolu takip ettiği için adı her geçtiğinde hayırla yâd ediyor.
20-30 yıl öncesiyle mukayese ettiğinizde artık vatandaşlarımızın hükümetten de belediyelerden de beklenti seviyeleri çok değişti. Sadece iş, sadece aş, sadece eğitim, sadece sağlık, sadece altyapı hizmeti sunmak kimseye yeterli gelmiyor. İstihdamı 32 milyonun üzerine çıkarmış, eğitimi anasınıfından üniversitesine, her aşamasına herkes için erişilebilir kılmış, sağlıkta dünya çapında bir sistem kurmuş, ulaşım başta olmak üzere altyapısını baştan sona yenilemiş bir ülkede insanların böyle bir hissiyata kapılmasını elbette karşılamamız lazım. Bunlar hükümetin zaten yapması gereken asgari hizmetler olarak görülüyor.
Her ne kadar CHP'li belediyeler henüz klasik belediyecilik hizmetlerini vermeyi beceremese de AK Parti olarak bizim vizyonumuz çok ama çok farklıdır. Hem partimizin genel merkez birimlerinin hem ilgili bakanlıklarımızın bu doğrultuda çok önemli hazırlıkları var. İnşallah 31 Mart seçimleri kampanyası sürecinde bu hazırlıkları milletimizle paylaşarak AK Parti'nin farkını bir kez daha göstereceğiz.
"EKONOMİDE DENGELERİ TEKRAR KURMANIN VAKİT ALDIĞI BİR GERÇEK. EKONOMİMİZİ ENFLASYON BELASINDAN KURTARACAK PROGRAMLARI UYGULUYORUZ"
Tüm bunları söylerken insanımızın günlük hayatında yaşadığı sıkıntıları görmezden geliyor veya inkâr ediyor değiliz. Türkiye'nin yaklaşık 10 yıldır siyasetten güvenliğe ve ekonomiye kadar her alanda sinsi ve kasıtlı bir saldırı altında olduğunu kimse reddedemez. Sokakları karıştırmaktan darbe girişimine ekonomik tuzaklardan siyaset mühendisliklerine kadar yaşamadığımız hadise kalmadı. Hamdolsun, milletimizle birlikte bu badirelerin hepsini de göğüslemeyi ve yıkılmadan ayakta kalmayı başardık.
Hayat pahalılığının, bilhassa dar gelirli insanımızın refah seviyesinde yol açtığı gerilemeyi telafi ettik, pek çok mekanizma sunduk. Yeri geldiğinde kendimizi zorlama pahasına ne yapılması gerekiyorsa onu yerine getirmekten çekinmedik.
Ekonomide dengeleri tekrar kurmanın vakit aldığı bir gerçektir. Bunun için sabırla ve kararlılıkla istihdam ve yatırım odağını kaybetmeden ekonomimizi enflasyon belasından kurtaracak programları uyguluyoruz. Türkiye'nin kazanımlarını korumak, kayıplarını telafi etmek, bu hedeflerden kopmamasını sağlamak bu önceliklerimizin en başında yer almaktadır. Bölgemizin ve dünyanın güvenlikten ekonomiye her alanda adeta kaynadığı bir dönemde ülkemizin en büyük gücü güven ve istikrar iklimini muhafaza etmesidir.
"MUHALEFET BELEDİYELERİNİN KARŞISINA TÜRKİYE YÜZYILI BELEDİYECİLİĞİ İLE ÇIKACAĞIZ"
Hükümette sağladığımız istikrarı muhalefetin elinde bizar olan belediyelere de teşmil ederek şehirlerimizin kalkındırmasını hızlandırmak istediğimizi herkese anlatacağız. Yolunu, kaldırımını, asfaltını, çöplüğünü, kanalizasyonunu, arıtmasını çözememiş muhalefet belediyelerinin karşısına Türkiye Yüzyılı belediyeciliği ile hep birlikte çıkacağız. Kendi belediyelerimizde de bu vizyona ayak uyduramayan arkadaşlarımız varsa, bayrak yarışı yaklaşımıyla yeni isimlerle çıtayı yükselteceğiz. Hep söylediğimiz gibi, bu partide şahsım dahil hiç kimse layüsel değildir. İstisnasız her bir arkadaşımız ülkemize, milletimize, şehrine ve partimize verdiği hizmet ölçüsünde değer sahibidir. Belediye başkan adaylarımızı bu anlayışla belirlemek boynumuzun borcudur. Bireysel siyasi hesaplardan, hatır ve gönül ilişkilerine kadar bu yaklaşıma aykırı hiçbir unsurun aday belirleme ve seçim kampanyası çalışmalarını zehirlemesini izin veremeyiz.
Belediyelerde ve hükümette geçen uzun iktidar yıllarının bizi bozmadığını, tam tersine tecrübeyle olgunlaştırdığını milletimize göstereceğiz. İnşallah amacımız 31 Mart'ta 30'u büyükşehir, 51'i il, 922'si ilçe ve 390'ı belde olmak üzere ülkemizdeki bin 393 belediyenin tamamına yakınını AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kazanmaktır."