MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Terörist başının tecriti kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grubunda konuşsun, terörün tamamen bittiğini, örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'Umut Hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın" dedi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında; erken seçim, Anayasa'nın ilk 4 maddesinin değiştirilmesi tartışmaları, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in hayatını kaybetmesi ve yeni çözüm sürecine ilişkin konuştu.
Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
"Türkiye'de güven bunalımı yoktur"
"Objektif ve ahlaki yorumları kendisinden duymak istediğimiz, ne var ki hep aksi istikamette kürek çeken ve şuuru kapanmış halde bulunan bir siyaset bilimci güven bunalımının yavaş yavaş kök saldığını, bunun tek çözümünün hızlı bir erken seçim olduğunu, güvenilecek bir iktidarın kurulması gerektiğini zırvalayarak bunca sorunun ortasında iç işgal cephesine hizmetkarlık yapmaktan kaçınmamış ve utanmamıştır. Türkiye'de güven bunalımı yoktur. Buna karşılık bunayan ve Türkiye'ye cephe alan bulaşık tipler vardır. Alayının hüviyetleri ise bellidir ve bilinmektedir. Seçimler zamanında yapılacaktır ve herkes siyasi hesabını buna muafık yapmak durumundadır.
"Baş oldum sanan ayaklar akıllı olsun, asabımızı bozmasın"
20 Ekim 2024 tarihinde İstanbul 1. Nolu Baro Başkanlığı seçiminde İstiklal Marşı'mızdan hazmedemeyenlerin ortalıkta cirit atması kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilmiş, ne idüğü belirsiz eski bir CHP Milletvekilinin başkan seçilip yaptığı konuşmasında Anayasa'nın ilk 4 maddesine olumlu manada dokunmayı telaffuz etmesi skandal olmasının ötesinde yeni bir tuzağın kurulduğunu göstermektedir. İçi dışı fitne fesat kumkumasına dönen bu zatın Anayasa'nın ilk 4 maddesine olumlu ve ya olumsuz nasıl dokunulacağını açıklaması, böyle bir teşebbüs halinde nelerin yaşanıp yaşanmayacağını akıl, izan ve kokuşmuş ideolojik süzgecinden geçirmesi hasseten ikaz ve tavsiyemizdir. Cahile meydanı bırakırsan ayaklar baş oldum sanır. Baş oldum sanan ayaklar akıllı olsun, asabımızı bozmasın.
"Bu teröristin Türkiye'de gömüleceği bir toprak yoktur"
Yapılan hiçbir ihanet, hiçbir kötülük kimsenin yanına kalmaz; yarına da bırakılmaz. FETÖ elebaşına bile dünya kalmadı. Kendi topraklarında casusluk eğitimi aldığı ülkesinde Allah'a hesap vermek üzere öldü gitti. Dileğim Allah'ın azabıyla kahrolması, hıyanetini müşfik ve münafık emellere hizmetinin bedellerini tek tek ödemesi, cehennemde ebediyen yanmasıdır. Bu teröristin Türkiye'de gömüleceği bir toprak yoktur. Nerede Türkiye düşmanlığı yapmışsa orada çürüyüp gitmelidir. Kulun hesabı varsa Allah'ın da bir hesabı vardır. O hesabı soracak Türkiye sevdalısı yüreklerdir. Allah ihmal etmez, sadece imhal eder, yani mühlet tanır."
"Kürt kardeşim sorun olarak gösterilemez"
Yeni ''çözüm sürecine'' ilişkin açıklamalarda bulunan Bahçeli, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Türkiye'nin yeni bir çözüm sürecine değil, ortak aklı çalıştırmaya dürüst ve samimi adımlara, dış dayatmalara kapalı durmaya, bin yıllık kardeşliği daha da kuvvetlendirmeye ihtiyacı var. Türkiye'nin sorunu Kürtler değil, bölücü terör örgütüdür. Tek tek Kürt kardeşlerimin sorununu çözmek elbette mecburidir. Bu ülkede yaşayan hiçbir Kürt kardeşim sorun olarak gösterilemez. Kürt sorunu var demek Kürtleri sorun gören sahte yüzlerin, yıkım bekleyenlerin, küresel emperyalizme piyonluk yapanların ortak propagandasıdır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti asimilasyon politikasına hiçbir zaman tenezzül etmemiştir. Bölücü terör sorunu elbette ülkemizde pek çok zaman, kaynak, insan ve enerji kaybettirmiştir. Terörle mücadeleye harcanan devasa kaynaklar Doğu ve Güneydoğu'nun sosyal ve ekonomik kalkınmasına ayrılmış olsaydı bölgenin nasıl yıldız gibi parlayacağını, işsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımı adaletsizliğinin nasıl ortadan kalkacağını vatansever her insan tasdik edecektir.
Terör başka siyaset başkadır. İkisi arasına kalın bir çizgi çekilmeden, duvar örülmeden, silah dışlanmadan, en başta Kürt kardeşlerimiz olmak üzere, Türk vatandaşları layık olduğu insani gelişmişlik düzeyine, refah, huzur ve güvenlik mertebesine çok zor ulaşacaktır. Terörizm hesaplı ve sistemli şiddet demektir. Terör saldırılarında psikolojik sonuçlar fiziksel hedeflerden daha önemlidir. Terörist için şiddet bir amaç değil, araçtır; toplumu ve mücadele ruhunu yıldırmak, korkutmak, dehşete düşürmek yegane önceliktir."
Bugüne kadar terör ve terörizmle mücadelede ortak tecrübeler olduğunu anlatan Bahçeli, bunları şöyle sıraladı:
"Bir, tek başına silahlı mücadelenin hemen hiçbir zaman terörü sona erdiremeyeceği gibi, terörün silahsız çözümü de asla yoktur. Esasen hiçbir taviz, hiçbir geri adım teröristi doyurmayacak, tatmin etmeyecektir. İki, gerçek dünya ile teröristin kanlı hayatı arasında çok ciddi farklar vardır. Teröristin yaşadıkları ve kabulleriyle gerçek olaylar ve olgular arasındaki çelişkiler somutlaştıkça teröristin direnci kırılacak ve silahtan uzaklaşacaktır. Üç, terör örgütünün inancını değiştirme çabası boşunadır. Ancak tek tek teröristler üzerinde tesirli olmak, ihanetin sonunun olmadığını meşru vasıtalarla anlatmak ve açıklamak örgütteki çözülmeyi hızlandıracaktır.
Meselenin can alıcı noktası şudur, terör örgütünün taleplerini kabul etmek tehdide boyun eğmek demektir. Ancak silah ve şiddet karşısında toplumun boyun eğdiğini göstermek ne kadar yanlış ise, terörü yaratan ortamın iyileştirilmesi amacıyla demokratik adımları atmaktan imtina edilmesi o ölçüde hatalıdır."
"Terörle hiçbir yere varılmaz"
Medyanın tavrı ve tutumunun da önemli olduğunu söyleyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Terör eylemlerinin teröristlerin bir başarısı ya da toplum açısından bir panik havası şeklinde sunulması bölücü örgütün değirmenine su taşımakla eş anlamlıdır. Teröristin moralini bozan ve direncini azaltan iki faktörden birisi, temel iddialarına yönelik kuşkular duymaya başlaması, diğeri de silahlı eylemlerin başarısızlığa mahkum olduğuna ikna edilmesidir. Bölücü terör örgütü PKK’nın silahlı eylemleri başarısızlığa mahkumdur. Terörle hiçbir yere varılmaz, varılamaz, varılamayacaktır. Türkiye bölücü teröre asla rıza göstermeyecek, müzakere ve mütareke dayatmaları işe yaramayacaktır. Bir yanda terörle amansız mücadele ederken, diğer yanda demokratik reformların, sosyal ve ekonomik düzenlemelerin yapılması akla en yatkın seçenektir. Kürt kardeşlerimizle terör örgütü arasında hiçbir ortak taraf yoktur.
"Tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye hazırız"
Geçen haftaki grup konuşmamda demiştim ki; Türkiye’ye getirilirken, 'her türlü hizmete hazırım' diyen teröristbaşı, buyursun 'terörün bittiğini, örgütünün tasfiye edileceğini tek taraflı ilan etsin.' Bu çağrımın iç yüzünü henüz anlamayan, anlasa bile işine gelmediğinden saptırmaya çalışanlar çok sayıdadır. Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum; Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın. Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, 'Umut Hakkı'nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın. Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın. Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız.
"Diyarbakır annelerinin sessiz çığlığı duyulmalı"
Diyarbakır annelerinin sessiz çığlığı duyulmalı, evlatlarıyla buluşmaları sağlanmalı, hepsinin yüzü güldürülmeli, sorunun kaynağı olanlar harekete geçmelidir. Bilinmelidir ki, uzattığım elin bir mesajı da budur. Terör yöntemleriyle herhangi bir yakın veya uzak hedefe ulaşıldığı bugüne kadar görülmüş, duyulmuş şey değildir. Barışçıl yollar varken teröre müracaat melanettir, ihanettir, cinayettir, canavarlıktır. Türk milleti bölücü terörle yaşamaya mecbur değildir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bölücü terör örgütünü emelleriyle birlikte imha etmeye muktedirdir. Kürt kardeşlerim, gelin bir olalım, beraber olalım, aramıza girmek isteyenleri, bozgunculuk yapanları tarihin çöplüğüne gönderelim. İmanımız bir, kıblemiz bir, irademiz bir, bayrağımız bir, milletimiz bir, devletimiz bir, anımız bir, acımız bir, geleceğimiz bir, biz hep birlikte Türk milletiyiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin 101’inci yıl dönümünde milli kucaklaşmayla yeni yüzyılın destanını el ele yazalım; ayrılmamızı, bölünmemizi, parçalanmamızı bekleyenleri mahvı perişan edelim. Kökünü kurutamayacağımız bir sorun yoktur. Çaresizlik içinde kıvranacağımız bir konu da yoktur.CHP Genel Başkanı istediği kadar sağa sola gitsin, orayı burayı ziyaret etsin, gömleğinin ilk düğmesini yanlış iliklemesinden, bastığı ve baktığı siyasi zemin kırık olduğundan dolayı yanlışa düşmesi ve hayal kırıklığı yaşaması kaçınılmazdır."