Rızvanoğlu, “Avrupa Birliği'nin sınırda karbon vergisi uygulaması, Türkiye'nin ihracatı üzerinde doğrudan etkili olabilecek kritik bir konu haline gelmiştir.” diyerek konuya ilişkin Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın yanıtlaması istemiyle sorular sordu.
“Türkiye’de Karbon Sertifikalarını Verebilecek Avrupa Birliği’nden Akredite Olan Kuruluş Yok”
Türkiye’nin ihracatının önemli bir kısmını Avrupa Birliği’ne yaptığını belirten Rızvanoğlu, “Avrupa Birliği’ne ihracat yapan demir-çelik, çimento, gübre, alüminyum, elektrik ve hidrojen sektörlerindeki firmaların ürünlerini üretirken ne kadar karbon saldığını belirten sertifikayı, 1 Ekim 2023 tarihi itibariyle üç aylık periyotlar halinde resmi makamlara sunmaları gerekmektedir. Avrupa Birliği tarafından, 2025 yılı sonuna kadar geçiş dönemi uygulanmakta olup, firmalar ihraç ürünlerin emisyonunu, ithalatçı firmalar aracılığıyla beyan etmek zorundalardır. Aksi takdirde; Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) 2026 yılında tam olarak faaliyete geçirildiğinde, firmalar gümrük vergisine eş bir karbon vergisi ile karşılaşılabileceklerdir. Ancak, Türkiye'de bu vergi uygulamasına uyum sağlamak üzere gerekli karbon sertifikalarını verebilecek Avrupa Birliği’nden akredite olan kuruluşun olmadığı kamuoyuna yansımıştır.” ifadesinde bulundu.
“İhracat Potansiyelimiz Etkilenebilir”
Rızvanoğlu “Özellikle, Türkiye'nin ihracatının önemli bir kısmını Avrupa Birliği pazarına gerçekleştirdiği dikkate alındığında, bu durum ülkemizdeki şirketlerin rekabet edebilirliği ve ihracat potansiyeli üzerinde önemli bir baskı oluşturabilecektir. Ek olarak, firmalar ihracatlarını devam ettirebilmek için bu hizmeti Avrupa Birliği’nden yabancı para birimi ile almak durumunda kalacaklardır. Bu da şirketlerin daha fazla para ödemesine neden olacaktır.” dedi.
“İhracatçı firmalara ne kadarlık bir mali yük oluşturacak?”
Milletvekili Rızvanoğlu Ticaret Bakanı Ömer Bolat’tan şu sorulara yanıt istedi:
“Türkiye’de karbon sertifikasını verebilecek Avrupa Birliği’nden akredite olan kurumun olmadığı doğru mudur? Eğer doğruysa bu durumun gerekçesi nedir? Türkiye'de sınırda karbon vergisi uygulaması için Avrupa Birliği’nden akredite kurumun oluşturulması veya mevcut kurumları bu sürece adapte etmesi için atılan adımlar nelerdir? Türkiye'nin karbon sertifikası alabilmek için Avrupa Birliği’nin akredite kurumlarına bağımlı olması halinde, bu durumun ülkemizdeki ihracatçıların üzerindeki olası etkilerinin neler olacağına ilişkin bir çalışma yapılmış mıdır? Türkiye’de karbon sertifikasını verebilecek Avrupa Birliği’nden akredite olan kurumun olmamasının ülkemizdeki firmalara ne kadarlık bir mali yük oluşturacağı hesaplanmış mıdır? Bakanlığınız sınırda karbon vergisi uygulamasına uyum sağlamak için altyapı geliştirmek, uluslararası standartları karşılamak ve yerel şirketlere destek olmak için hangi önlemleri almaktadır?”