DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Tekirdağ Milletvekili Cem Avşar, toplumun içinde bulunduğu çoklu krizin sebep ve sonuçlarına ilişkin Meclis’te basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda Avşar; toplumun içinde bulunduğu çoklu krizi; ekonomik kriz, sosyal kriz ve sistem krizi olarak tanımladı.
Avşar, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olarak isimlendirilen nevi şahsına münhasır bu sistemde devletin temel fonksiyonlarını yerine getiremediğini, yasama, yürütme ve yargı erklerinin asli görevlerini icra edemediklerini bundan mütevellit oluşan sistem krizi; toplumu ekonomik ve sosyal krizlere sürüklediğini ifade etti.
Avşar; çözüm makamında olan iktidarın ise sadece yeniden seçimi kazanma ve koltuklarını koruma derdine düştüğünü belirtti.
‘Bütün politikalar, planlar, adımlar, iç ve dış hesaplar bir sonraki seçimi kazanma ve koltukları koruma üzerine kuruludur.’
Sözlerine Meclis’in yeni çalışma yılı kutlayarak başlayan Avşar; “Bugün ekonomik krizin yol açtığı toplumsal kriz ve bu krizin arkasındaki sebeplere dikkat çekmek üzere bir aradayız. Ekonomik krizlerin sadece mali kayıpları değil aynı zamanda ahlaki değerler ve toplumsal yapıda oluşturduğu ciddi erozyonlara neden olduğunu da görüyoruz.
Avşar, geçmişte iktidar mensuplarının bütün politikaları, planları, adımları, iç ve dış hesaplar bir sonraki SEÇİMi kazanma ve KOLTUKları koruma üzerine kurulu olduğunu için bu durumda olduklarını ve bu durumun bugün de böyle olduğunu ifade etti.
‘Bütün senaryo, ülkeyi içine soktukları çoklu kriz ortamının üstünü örtmektir.
“Bugün yine aynı yaklaşım aynı mantalite hakim.”, diyen Avşar; “Bütün senaryo, iktidarın ülkeyi içine soktuğu çoklu kriz ortamından; belki bir ihtimal çıkarabilirim düşüncesiyle suni gündemler, sanal tartışmalar, yapay oyunlar tertipleyerek üstünü örtmek, ekranlarda tartıştırmamak, öncelikten düşürmek istemesidir. Bu hükümet 22 yıldan sonra ülkeyi çoklu kriz ülkesine çevirdi.”, şeklinde konuştu.
Avşar, ülkenin içinde bulunduğu durumu çoklu kriz olarak tanımladı ve bu krizleri şöyle sıraladı; ekonomik kriz, sosyal kriz ve sistem krizi
‘İktidarın yanlış politikaları ve popülist söylemleri bu ekonomik krizi yarattı.’
Avşar, Birinci kriz olarak sınıflandırdığı ekonomik krizi iliklerimize kadar yaşadığımızı belirtti.
“Evet, iktidar yanlış politikalar ve popülist söylemlerle bu krizi yarattı.”, diyen Avşar; “Bir taraftan faizi patlatırken, diğer taraftan kurun yükselişini yaktığı 400 milyar dolara rağmen durduramadı. Ülkede akaryakıt fiyatları brent petrol fiyatlarındaki artışını katlayarak uçtu. Enflasyonu dünyanın en yüksek enflasyonlarından biri haline getirdiği gibi nitelikli ve katma değerli üretime de geçmedi.”, dedi.
‘Çalışanların yarısı açlık sınırı, nerdeyse tamamı yoksulluk sınırının altında kaldı.’
Avşar, Eylül ayı açlık sınırı 20 bin, yoksulluk sınırı 65 bin civarındayken asgari ücret 17002, en düşük emekli aylığı 12500 TL’de kaldığını belirtti.
Avşar; “Bu rakamlarla tüm asgari ücretlilerin ki; çalışanların yarısına tekabül ediyor, açlık sınırı altında ve neredeyse tüm çalışanların yoksulluk sınırı altında yaşaması demektir.”, dedi.
‘Tarım, sanayi ve hizmet sektörü ile bu sektörlerde istihdam edilen tüm kesimler bu krize maruz kaldı.’
Avşar, yazın sahada gördüklerini şöyle anlattı; “İşçiler yollarda, sendikalar eylemde, çiftçi mahsulünü tarlada bıraktı, üstüne yeniden ekti. Esnaf dükkânı çeviremiyor. Sanayici konkordato ilan ediyor. Orta direk çöktü.
Ülkede fakir ile zengin arasındaki gelir farkı tarihi uçurum seviyesine ulaştı.
Bir kesim yatların metresini yarıştırırken bir kesim ailesiyle bir yemeğe bile zor çıkıyor. Bu hükümet ile anılan inşaat sektörü dahi dövize endeksli girdi maliyetlerinin yükselişi sebebiyle durma noktasına geldi.
Yani, tarım, sanayi ve hizmet sektörü ile bu sektörlerde istihdam edilen tüm kesimler bu krize maruz kaldı.”
‘Toplumun dengesini sarsan ve birlikte yaşama ahengini bozan sosyal kriz, ekonomik krizin bir sonucudur.’
Avşar, toplumun dengesini sarsan ve birlikte yaşama ahengini bozan ikinci kriz olarak sosyal krize dikkat çekti.
“Aslında bu kriz ekonomik krizin bir sonucudur.”, diyen Avşar, toplumun içinde bulunduğu durumu şu şekilde izah etti: “toplumda insanların ekonomik krizle statülerini kaybettiğini, gençlerin ihtiyaçlarına ulaşamadığını, anne ve babaların eve yetemez hale geldiğini, çocukların beslenme çantalarının dolmadığını, işsizlik arttığını, işteki sorun ve sıkıntıların eve taşındığını; sokakta gasp, soygun, taciz ve hırsızlık başladığını, herkesin kendi sorunlarıyla baş başa ve yalnız kalınca sosyal çürüme ve şizofreni toplumsal bünyeyi sardığını, evlerin cinnet mahalli olduğunu, kendine yetemeyen gençlerin yurtlarda intihara kalkıştığını, adliye koridorlarının kadın haykırışları ve imdatlarıyla yankılandığını; çocuk, kadın cinayetleri ve istismarları her geçen gün arttığını ve bütün bunların sonucunda toplum tam bir sosyal ve toplumsal kriz yaşamaktadır.”, dedi.
Avşar toplumun karşı karşıya kaldığı ve diğer krizlerin kök sebebi olarak tanımladığı üçüncü kriz olarak da; sistem krizine değindi.
Siyasi istikballerine göre getirdikleri cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi çoklu krizin temel sebebidir.
Başta ifade ettiğini belirten Avşar, iktidar halkın gündeminden kopuk SEÇİM ve KOLTUK gündemiyle meşgul olduğunu, sistem krizi dediğimiz kendilerine ve siyasi istikballerine göre getirdikleri cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi olduğunu ve bu sistemin çoklu krizin temel sebebi olduğunu ifade etti.
‘Bu nevi şahsına münhasır sistemle yürütme erki tek bir kişide toplanmış ve bir gece yarısı ansızın herkesin affı istenebilir.’
Avşar; “Malumunuz olduğu üzere bu nevi şahsına münhasır sistemle yürütme erki tek bir kişide toplanmış ve tüm bakanlar adeta sekretarya görevi yürütmektedir. Koca bakanlık örgütünde kendi politikalarıyla iş yapma imkanı yoktur. Bir gece yarısı ansızın affı istenebilir.
‘Bu sistem yasama organını kilitlemiş, çoğunluğu elinde tutan iktidar grubu Meclis’i çalıştıramaz hale getirmiştir.’
Avşar, bu sistemde yasama organının kilitlendiğini, çoğunluğa sahip iktidar grubu tarafından çalıştırılmaz hale geldiğini, asli görevi kanun yapmak ve düzenlemek olan bu Yüce Meclis’in, Cumhurbaşkanlığında hazırlanıp gelen ve komisyonlarda yeterince tartışılmayan yasal düzenlemeleri, her türlü muhalefete rağmen değiştirmeden el kaldır indir marifetiyle kanunlaştırıldığını belirtti.
Avşar; “Yine muhalefetten gelen kanun teklifleri gündeme dahi alınmamaktadır. Soru önergeleri cevapsız kalmakta veya yetersiz cevaplar verilmektedir.”, şeklinde konuştu.
‘Yargı organı bu sistemle tarafsızlığını yitirmiş, güvenini tamamen kaybetmiş ve siyasete malzeme olmuştur.’
Bu sistemde yargının durumunu değerlendiren Avşar; “Bağımsız ve tarafsız olması gereken yargı ise bu sistemle tamamen güvenini kaybetmiş ve siyasete malzeme olmuştur. Neredeyse tüm önemli davalara siyasetin gölgesi düşmektedir.”, dedi.
Avşar; “Hal böyle olunca devlet temel fonksiyonlarını yerine getiremez oluyor ve sistem krizi meydana geliyor. Bu kriz haddi zatında diğer iki krize de sebep olmaktadır.”, şeklinde konuştu.
‘Bir zamanlar “Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa koyunu, gelir de adl-i ilahi sorar Ömer'den onu”, diyen anlayış çoktan bu sözleri unuttu.’
Avşar, bir zamanlar “Kenar-ı Dicle'de bir kurt aşırsa koyunu, gelir de adl-i ilahi sorar Ömer'den onu”, diyen bir iktidarın mensuplarının, bütün bu krizlerin müsebbibi olarak çoktan bu sözleri unuttuklarını söyledi.
Avşar; “İstanbul’un göbeğinde bir cani tarafından 2 genç kız hunharca katlediliyor ve katleden de intihar ediyor. Bu çocuklar onların iktidarında doğdu, onların kurdukları sistemlerden geçtiler, onların ürettikleri eğitim modeliyle büyüdüler. Milli Eğitim Bakanı ne yapıyor? Gençlik ve Spor Bakanı ne yapıyor? Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı nerede? İçişleri Bakanı nerede? Twet atmak, kınama mesajı yayınlamaktan başka yaptıkları bir şey yok.”, dedi.
‘Bu çoklu krizin sonucu şu an kaç genç bağımlı, kaçının ruh sağlığı bozuk, kaç aile cinayeti yaşandı? Kaç çocuk, kadın öldü?’
Hükümete sert eleştirilerde bulunan Avşar; “bu çoklu krizin sonucu şu an kaç genç bağımlı, kaçının ruh sağlığı bozuk, kaç aile cinayeti yaşandı? Kaç çocuk, kadın öldü? Önlem için nasıl tedbirler var? Nasıl çalışmalar var? Detaylı açıklamalar bekliyoruz.”, şeklinde konuştu.
‘Sosyal medya mahkemesi olmazsa yaptıkları yanlarında kar kalacaktı.’
İstnbul’da yaşanan taciz olayına da değinen Avşar; “Yine aynı zamanlarda yaşanan başka bir olay, İstanbul Beyoğlu’nda 2 kişi tarafından bir kız taciz ediliyor, etrafındakilerin müdahalesiyle kızcağız kurtuluyor. Karakola götürülen bu gençler, ne oldu dersiniz, serbest bırakılıyor. Görüntüler sosyal medyada tepki görünce bu tacizciler tekrar alınıyor. Yani sosyal medya mahkemesi olmazsa yaptıkları yanlarında kar kaldıkları gibi başka birine de aynısını belki de daha fenasını yaşatacaklardı.”, şeklinde ifadelere yer verdi.
‘Toplumda yaygın bir kanaat olan “cezasızlık algısıyla” insanlar pervasızca suç işleyebiliyor.’
Toplumda oluşan “cezasızlık algısıyla” insanların pervasızca suç işleyebildiğini, Kimi iktidar yetkililerinin cezalarda değil uygulamada sorun olduğunu, kimileriyse cezalarda sorun olduğunu belirten Avşar; “Önce karar verin aranızda anlaşın ya da konuyu bir iç güvenlik veya yargı reformu teklifi ile Meclis’e getirin, bizler size nerede sorun var, neyin düzelmesi gerekiyor anlatalım.”, dedi.
‘Bu başarısız yönetim bir neslin kaybolmasına sebep olabilir.’
Avşar; ”İşleri bu şekilde başarısız yönetmeye devam ederseniz; vatandaşın yaşamı olumsuz etkilenmeye devam edecek, işsizlik, gelir dağılımı adaletsizliği, insanların çaresizlik içerisinde psikolojilerinin bozulması ve yanlış yollara savrulması devam edecektir. Ve en önemlisi de kayıp giden bir neslin üzerine, gelecek nesilleri de olumsuz etkileyecektir.”, dedi.
‘Türkiye AKP’den ibaret değildir, dayanışmayla bu zor günleri aşacağız.’
Avşar, iktidarın eylemleri ne olursa olsun umutsuzluğa kapılmayacaklarını, Türkiye’mizin AKP’den ibaret olmadığını, dayanışmayı yeniden canlandırarak, sosyal desteği güçlendirerek, etik değerlerimize bağlı kalarak bu zor dönemi aşacaklarını ifade etti.
“Derin krizlerin mimarı hükümete sorumluluklarını hatırlatırken onların çözümlerine bağlı kalamayız.”, diyen Avşar; “Yerel inisiyatifler ve sivil toplum ile dayanışmayı güçlendirmek zorundayız. Dediğim gibi milletçe ahlaki değerlerimizi korumak için birlikte hareket etmeli, sözümüzü birlikte yükseltmeliyiz.”, şeklinde konuştu.