Ülkemizde, doktorlara ve diğer sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının sayısı gün geçtikçe artmaktadır.  Şanlıurfa'da bir doktorun önce sözlü şiddete ve ardından saldırıya uğradığı basına yansımıştır. Giderek yaygınlaşan ve telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğurduğu görülen şiddet olayları yüzünden sağlık çalışanlarının sağlığı bozulmuştur. Doktorlar hizmet veremez hale gelmiştir. Şiddet olaylarının nedenlerinin araştırılması, çözüm yollarının bulunması ve şiddeti önleyici politikaların oluşturulması amacıyla TBMM İçtüzüğü’nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis Araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz. 

 GEREKÇE

 AKP Hükümeti'nin "Sağlıkta Dönüşüm" adıyla yürüttüğü sağlık politikası yerleştikçe, sağlık çalışanlarına yönelik fiziksel, sözlü, psikolojik ve ekonomik şiddet olayları giderek artmakta ve bu konudaki haberler yazılı ve görsel basında giderek artan sayıda yer almaktadır. Sonunda cinayet haberleri de sağlıkla beraber anılır olmuştur. Tabip odalarına ve diğer sağlık meslek kuruluşlarına başvurarak şiddete uğradığını bildiren ve destek isteyen sağlık çalışanı sayısı çığ gibi büyümüştür. Sağlıkta şiddet sağlık çalışanlarının ve kamuoyunun gündeminde üst sıralara yerleşmiştir. Nedeni ne olursa olsun şiddetin mazur görülmesi olası değildir.

Şiddete maruz kalan ve sürekli olarak şiddete uğrama korkusuyla yaşayan sağlık çalışanlarının çalışma şevkleri kırılmıştır. Bu durum "defansif tıp uygulamaları" adı verilen bir durumu ortaya çıkarmış ve sağlık çalışanları hastalara dokunmaktan adeta korkar hale gelmiştir. Tüm bu sorunlardan hastalar zarar görmektedir.

Sağlık çalışanlarında, risk almamak adına tedavisi zor olan hastaları başka merkezlere gönderme eğilimleri başlamıştır. Bununla birlikte diğer branşlardan daha çok konsültasyon isteme, daha çok tetkikle kendi savunma dosyasını sağlam tutma gayreti gibi maliyet-fayda oranlarının sınırlarını zorlayan yöntemlere başvurma eğiliminin de arttığı görülmektedir. Yani sağlık çalışanları sadece hastasını düşünmek yerine şiddete uğrama korkusuyla gereksiz birçok şeyi düşünür hale getirilmiştir.

 AKP iktidarının sağlıkta dönüşüm adıyla doktora dayattığı "düşük ücret ve performans uygulaması", vatandaşa dayattığı "katkı payı uygulaması" sonucunda, hastaların yaklaşık üçte biri acil servislere başvurmaya başlamıştır. Böylece gerçekten acil sorunu olan hastaya verilen hizmetin kalitesi düşmüştür. Bu uygulamalarla acil servislerde hastaların bekleme süresi giderek artarken, doktorların hastalara ayırdığı zaman azalmaktadır. Bu durum şiddeti artıran en önemli nedenlerden biridir.

Sağlık çalışanına karşı uygulanan şiddetin maruz kalana avukatlık hizmeti vererek, hastanede uygulanan" kod" uygulamasına giderek önlenemeyeceğini, ne yazık ki doktorlar, meslektaşlarını cinayete kurban vererek görmüşlerdir.

Sonuç olarak Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın toplumu hasta ettiği bunun sonucu olarak da, sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin arttığı anlaşılmaktadır. Sağlık çalışanlarının güvenlik kaygıları, topluma sağlık sorunu olarak geri dönebilecek olması büyük önem arz etmektedir.