CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, yeni çözüm süreci tartışmalarına ilişkin ''Ben bu sürecin değerlendirilirken Türkiye için bir fırsat olacağı düşüncesindeyim ama bunu terör örgütlerine verilen bir taviz olarak değil, bölge insanlarının gerçek taleplerinin karşılanarak eşit yurttaşlık hakkıyla geçmişte gelen bütün mağduriyetler de çözülerek tamamlanmalıdır” dedi.

CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’a yönelik çağrısıyla ilgili yazılı açıklama yaptı.

''Bölgede bugüne kadar birçok sorun yaşandı''

Türkiye’de yaşayan herkesin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ortak bir kimliği olduğunu ifade eden Erol, 90’lı yıllardan itibaren bölgede aktif siyaset yapan ve bölgeyle iç içe yaşayan birisi olduğunu anımsattı. Gürsel, ''Bölge gerçekten geçmişten bugüne kadar birçok sorunlar yaşadı, bu sorunların temelinde hem Hükûmetlerin yanlış güvenlik politikalarından kaynaklı aldıkları tedbirlerden kaynaklı hem de bölgede terör örgütlerinin dönem dönem çok etki alanı oluşturduğu ve insanlar üzerinde, yerleşik halk üzerinde uyguladığı antidemokratik uygulamalar, insanlık suçu, bölgede yaşanan cinayetler, bölgede yaşanan birtakım olumsuzluklardan kaynaklı bölgede bugüne kadar birçok sorun yaşandı'' dedi.

''Terör örgütlerine verilen bir taviz olarak değil..''

Erol, olası bir yeni çözüm süreci görüşmelerine ilişkin “Ben bu sürecin değerlendirilirken Türkiye için bir fırsat olacağı düşüncesindeyim ama bunu terör örgütlerine verilen bir taviz olarak değil, bölge insanlarının gerçek taleplerinin karşılanarak eşit yurttaşlık hakkıyla geçmişte gelen bütün mağduriyetler de çözülerek bu sürecin tamamlanması ve yürütülmesi gerektiği düşüncesindeyim“ değerlendirmesinde bulundu.

''Kendi ülkemizde barışı istemez miyiz?''

Sürecin sadece ''terör meselesi'' olarak değerlendirilmesinin yeterli olamayacağını ifade eden Gürsel Erol, şöyle konuştu:

''Bu devlet hepimizin, bu ülke hepimizin ve biz bu ülkenin yurttaşları olarak kendi ülkemizde huzuru istemez miyiz? Kendi ülkemizde barışı istemez miyiz? Biz, 90'lı yıllarda Tunceli'de babamızın, dedemizin mezarına gitmeye korkardık. Ben 2015 yılında Tunceli'de milletvekili adayıydım, her bölgeye gidemezdim, gezemezdim ve geçmişte o bölgede yaşanan kimin ne yaptığı belli olmayan birçok olaylar da oldu. O bölgede, aynı zamanda başka gerçekler de var: Faili meçhul cinayetler, yargısız infazlar var, kamu adına görev yapan yöneticilerin, devlet adına görev yapan yöneticilerin kişisel inisiyatifiyle işledikleri insanlık suçu da var. Eğer biz, gerçekten bugün yeni bir sürece katkı vereceksek yeni bir süreci değerlendireceksek biz, o günlerden bugünlere gelen bütün süreci iyi analiz ederek, iyi değerlendirerek geleceğe yönelik yeni bir kurgunun oluşması lazım.

Yeni bir çözüm sürecinin olumsuzluğuyla karşılaşmayalım diye yeni bir umutsuzluk, daha doğrusu güvensizlik var ve bu sorun çözülmeli. Doğu'da, Güneydoğu'da sorunu yalnızca terör meselesi olarak değerlendirmek de tek başına yeterli değildir. Bölgenin kalkınmaya ihtiyacı var, bölgenin yeni istihdam alanlarının yaratılmasına ihtiyacı var, bölgenin tarım politikalarının geliştirilmesine ihtiyacı var, bölgenin turizm potansiyelinin ortaya çıkarılmasına ihtiyacı var. Bu değerleri de düşünerek bölgede yeni bir kalkınma hamlesiyle siyasi, ideolojik, etnik kimliğe dayalı değil 85 milyon yurttaşımızın eşit yurttaşlık hakkı temelinde herkesin geçmişe yönelik hakkını hukukunu da arayarak ama bu ülkenin değerlerinden asla taviz vermeyerek, ne devletimizin varlığından ne vatanımızın bölünmez bütünlüğünden ne de milletimizin birliğinden, beraberliğinden taviz vermeyerek, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığını herkesle kabullenerek bu sorun çözülmelidir.’’