İşte Parti Sözcüsü Deniz Yücel'in o açıklaması:
1950’li yılların başında kurulan, Türkiye’deki birçok siyasi partiden daha köklü bir geçmişe ve geleneğe sahip Cumhuriyet Halk Partisi Gençlik Kolları dün 17. Olağan kurultayını gerçekleştirdi. Kurultayımızda, Gençlik Kolları Genel Başkanı seçilen Cem Aydın’ı ve yeni seçilen Merkez Yönetim Kurulu üyelerini tebrik ediyorum, görevlerinde üstün başarılar diliyoruz.
Genel Başkanlık görevini tamamlayan Gençosman Killik'e ve yönetim kuruluna emeklerinden dolayı teşekkür ediyoruz.
Gençlik Kolları partimizin yan gücü değil, öz gücüdür….
Değerli arkadaşlar;
Bu ülkede para için, rant için bebekler öldürülüyor.
Bu ülkede çocuklar ölüyor.
Anneleri, evin geçimini sağlamak için kâğıt toplarken, tüyü bitmemiş 5 yavru yanarak can veriyor.
Genç kızlar sokak ortasında vahşice katlediliyor.
Kadın cinayetleri günden güne artıyor.
İşçi sağlığının ve iş güvenliğinin hiçe sayıldığı bu ülkede, işçiler tamamı öngörülebilir ve önlenebilir olan iş cinayetlerinde hayatlarını kaybediyor.
Emekli olsa bile geçinebilmek için çalışmak zorunda olan emeklilerimiz, 3 kuruşluk maaşlarıyla hayata tutunmaya çalışıyor…
Açlık sınırının altında kalan asgari ücretle çalışan milyonlarca işçi, hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Vatandaş borçtan başını kaldıramaz hale gelmiş.
22 yıldır ülkeyi tek başına yöneten AKP Türkiye’sinde; yaşamak adeta çileye dönüşmüş durumda…
Gelir dağılımındaki adaletsizliğin hızla derinleştiği, yoksulluğun her geçen gün arttığı, binlerce vatandaşımızın pazarda arta kalanları toplayarak tencere kaynatmaya çalıştığı bu ülkede AKP iktidarının tek derdi ve tasası, Tayyip Erdoğan’ı bir kez daha Cumhurbaşkanı seçtirebilmek…
Memleketin hiçbir sorunu kalmamış gibi, başta ekonomik kriz, hayat pahalılığı, toplumsal şiddet, yenidoğan bebek ölümleri, kadın cinayetleri, iş cinayetleri, işsizlik ve sığınmacı sorunu gibi bir çok sorun toplumu inim inim inletmiyormuş gibi, yada bu sorunlar sanki başka bir ülkede yaşanıyormuş gibi; bu sorunlara çözüm bulmak yerine tek dertleri Tayyip Erdoğan’ı bir kez daha seçtirebilmek.
Neymiş “Liderlik tecrübesine ve yetkinliğine daha fazla ihtiyaç duyulan zamanlarda” istisnai adaylık adı altında cumhurbaşkanı bir kez daha aday olabilirmiş.
Bakın; bunu söyleyen arkadaşa sesleniyorum; Bu milletin Tayyip Erdoğan’ın liderlik tecrübesine ve yetkinliğine daha fazla ihtiyacı yok. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde bu milletin % 48’i Tayyip Erdoğan’ı istemediğini ilan etti ve ona sarı kart gösterdi.
31 Mart 2024 Yerel seçimlerinde ise; AKP’ye ve Sayın Erdoğan’a ikinci kez sarı kart göstererek 2. parti yaptı.
2. Sarı kartın sonu aslında kırmızı karttır ve oyun dışı kalmaktır. İşte o süreç başlamıştır; AKP de Erdoğan da, ilk seçimde oyun dışı kalacaktır.
İşte bu tehlikeyi hisseden AKP iktidarı; işi gücü bırakmış Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve Cumhuriyet Halk Partisi’li belediyeleri hedef alıyor.
31 Mart Yerel seçimlerinden hemen sonra ilk işleri Belediyelerin SGK ve vergi borçlarını İller Bankası gelirlerinden kaynağında tahsil etmek için bir düzenleme yapmak oldu.
Yıllarca itibardan tasarruf olmaz diyerek, iktidarın bütün imkanlarını kendi yandaşlarına aktararak lüksten ve şatafattan ödün vermeyen AKP; ikinci adım olarak “Tasarruf Tedbirleri” diye bir saçmalık uydurdu ve tasarrufu “İşçinin, emekçinin, memurun” sırtına yüklemeye çalıştı.
Ardından seçilmiş belediye başkanlarını asılsız ve düzmece iddialarla görevden aldılar…
Yerine atadıkları kayyumlarla belediyelere çökerek halk iradesini gasp ettiler.
Başta Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer ve Ovacık Belediye Başkanımız Mustafa Sarıgül olmak üzere; Mardin, Batman, Halfeti, Tunceli ve Van Bahçesaray’da YSK’nin aday olmasına onay verdiği, halkın oylarıyla seçilen, göreve gelen belediye başkanlarını görevden alarak yerine kayyum atadılar.
Ardından geçtiğimiz hafta yayınlanan bir Cumhurbaşkanı Kararnamesiyle, belediye şirketlerinin, yine SGK ve vergi borçlarıyla ilgili kaynağında kesinti yapılmasına yönelik bir düzenleme yaptılar.
Yetmedi…
Millî Eğitim Bakanlığı bir talimat yazısıyla CHP’li Belediyelerin açmış olduğu kreşleri, sırf CHP’li belediyeler açtı diye kapatmaya kalkacak kadar kendilerini kaybettiler.
Belediyelerin SGK ve vergi borçları tahsil edilecekse; bu konuda düzenleme yapmak Yerel seçimden sonra mı akıllarına geldi?
Tasarrufa ihtiyaç var ise; ki var; bu konuda genelge yayınlamak Yerel seçimden sonra mı akıllarına geldi?
AKP’ye ve yöneticilerine soruyorum:
Bu hayat pahalılığında, çocukların uygun ücretle bakılmasına, annenin ise aile bütçesine katkıda bulunmak için çalışmasına imkan sağlayan, CHP’li Belediyelerin kreş uygulaması nerenize battı?
Neden bu kadar rahatsız olduğunuz?
Bu adımların hepsi AKP’nin 31 Mart Yerel seçimlerinin sonuçlarını hala hazmedemediğini, halkımızın teveccühü ile seçilen CHP’li Belediye Başkanlarının çalışmalarından, halkın sorunlarına çözüm ve çare üretmelerinden korktuklarını ve çekindiklerini açıkça göstermektedir.
Değerli arkadaşlar;
21. Yüz yılda kayyum uygulaması bir demokrasi ayıbıdır. Kime yönelirse yönelsin, demokrasiye inanan, hukukun üstünlüğüne inanan, egemenlik kayıtsız şartsız milletindir diyen herkesin amasız, fakatsız, lakinsiz kayyuma itiraz etmesi gerekir.
Geçtiğimiz hafta bugün 81 İl başkanımız, Ege’den de, Karadeniz’den de, Doğu ve Güneydoğu Anadolu’dan da, İç Anadolu’dan da 81 İl başkanımız Esenyurt’a sahip çıktılar. Bu sahip çıkış aslında demokrasiye bir sahip çıkıştı.
Değerli arkadaşlar;
Bugün hukuku siyasetin aparatı haline getirerek CHP’ne ve onun Genel Başkanına ayar vermeye kalkanlara bir çift sözümüz var.
Sana diyorum Yılmaz Tunç!
Ana Muhalefet Partisinin lideri, son Yerel seçimde Türkiye’nin birinci partisi olmuş olan CHP Genel başkanına laf söylemek senin boyunu aşar!
Atanmış bir kişinin, seçilmiş bir kişiye, hele de Türkiye’nin 1. Partisinin Genel Başkanına ayar vermeye kalması en hafif tabiriyle hadsizliktir, bilinçsizliktir, şuursuzluktur.
Geçtiğimiz haftalarda önceki Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim döneminde, miting meydanlarında yaptığı konuşmalardan dolayı hakkında açılan davanın duruşmasından bir gün önce daha hüküm verilmeden, daha yargılama dahi başlamadan kurduğu hüküm cümleleri kayıtlara geçmiştir.
Geçtiğimiz hafta ise hem genel başkanımız, hem de sayın Kılıçdaroğlu hakkında kurduğu cümleler de kayıtlara geçmiştir.
Ya Sayın Tunç; Sen hem Adalet Bakanısın, hem HSK Başkanısın…
İnsanda biraz ağırlık olur…
Sana Adalet ve Kalkınma Partisinin yöneticisi yada sözcüsü olmadığını,
Bu ülkenin Adalet bakanı ve HSK Başkanı olduğunu hatırlatıyorum ve seni bu görevlerine ve sıfatlarına uygun davranmaya davet ediyorum.
Geçtiğimiz hafta Cuma günü Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel hakkında bir soruşturma başlatıldı.
Genel Başkanımızın, bu ülkenin Anayasası’nda yazan “hukuk devleti” ilkesine vurgu yaptığı, “bağımsız ve tarafsız yapısı yine Anayasa ile teminat altına alınmış yargı sistemini hatırlattığı açıklamalar İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’i rahatsız etmiş.
Bakın değerli arkadaşlar;
Bu Akın Gürlek herhangi bir savcı değil.
Bu şahıs İstanbul eski İl başkanımız Canan Kaftancıoğlu, İstanbul milletvekilimiz Eniz Berberoğlu, Selahattin Demirtaş, Sözcü Gazetesi, Çağdaş Hukukular Derneği gibi davalarda özel olarak görevlendirilmiş bir kişidir.
Bu davalardaki performansı nedeniyle ödüllendirilmiş, Adalet Bakan yardımcısı yapılmış, ardından bir süre sonra yeni bir görev için görev emri çıkmış ve Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer’e karşı yürütülen siyasi soruşturma ve operasyonu yönetmek için Adalet Bakan yardımcılığından hukuka aykırı bir şekilde İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına getirilmiş bir kişidir.
Oradaki görevini de tamamladıktan sonra bu kez eşi SPK üyeliğine getirilmek suretiyle ödüllendirilmiştir.
Genel Başkanımızın, işte bu profildeki Akın Gürlek’e karşı “Hukuk ve anayasa sınırları içine dön, verilen talimatlarla suç işleme” diyerek yaptığı uyarıların sonucu, Genel Başkanımız hakkında jet hızıyla soruşturma başlatılması olmuş.
Bu kişinin Bakan yardımcılığı gibi siyasi bir görevden, yargı mensubu olarak atamasının yapılması yasaya aykırıdır. Bu konuda partimizce HSK başvurusu yapılmıştır. HSK başvurusunun sonucuna göre, yargı yoluna da başvurulacaktır.
Değerli arkadaşlar;
Bu ülke yakın geçmişte, çok değil 15 sene önce Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk soruşturmalarını ve davalarını gördü…
O dönemde bu kumpas davalarının sembol ismi Zekeriye Öz şu anda kaçak. Fetö PDY terör örgütü üyesi olmaktan aranıyor. Benzerleri 10 sene ile 15 sene arasında hapis cezaları aldılar.
Neden?
Yargı görevini yaparken hukuka, yasalara ve anayasaya göre değil, birilerinin verdikleri talimatlara göre yaptıkları için…
Son olarak bu tarz soruşturmalar ve davalar, ne genel başkanımız Sayın Özgür Özel’i, ne Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu ne de tek bir Cumhuriyet Halk Partiliye tek bir geri adım attırmaz. Nokta.
Değerli arkadaşlar,
AKP, kendisinin bile inanmadığı “ekonomide işler iyi gidiyor” açıklamalarına halkın inanmasını bekliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “En zor günler geride kaldı” demiş…
Sarayda şatafat içinde yaşayan Cumhurbaşkanının, halk için neyin “zor” olduğunu anlaması elbette mümkün değil.
Halktan günden güne daha da kopan AKP’nin, hayat pahalılığı, milyonlarca insanımızın yaşadığı geçim kaygısı ve gelir dağılımındaki adaletsizlik umurunda değil …
Mehmet Şimşek de açıklama yapmış,
“Kötümser olmak için hiçbir sebep yok” demiş.
Yahu siz vatandaşın aklıyla dalga mı geçiyorsunuz?
Açlık sınırı 20 bin 562 lira olmuş…
Pazarda fiyatlar el yakıyor…
Marul 40 lira, domates 70 lira, biber 90 lira, karnabahar 75 lira olmuş…
Patates 18, soğan 20 lira…
Geçen yıl Kasım ayına göre;
Ekmek, un, bulgur, makarna fiyatları %45,
Et balık fiyatları %41,
Süt ve süt ürünleri ile yumurta fiyatlarında yüzde 29 oranında artmış.
Bir yıl öncesine göre yağ fiyatları % 62,
Meyve fiyatları % 142,
Sebze fiyatları ise % 253 oranında artmış.
Vatandaş temel gıda malzemelerini bile alamaz hale gelmiş;
Kötümser olmak için hiçbir sebep yok öyle mi Sayın Şimşek?
Gözümüzün içine baka baka alenen yalan söylüyorsunuz.
Ama emin olun herkes her şeyin farkında.
Siz yandaş kanallarınızdan suni gündemleri halka dayatmaya çalışıyorsunuz,
Cumhuriyet Halk Partili Belediyelere olmadık iftiralar atıp, aklınızca algı operasyonu yapıyorsunuz…
Hepsi boş, hepsi gitmekte olan bir iktidarınızın nafile çırpınışları…
Değerli basın mensupları,
Bugünkü MYK toplantımızda, Ekonomi kurmaylarımız Gölge Hazine ve Maliye Bakanı, Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Yalçın Karatepe ve Gölge Ticaret Bakanı Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Volkan Demir tarafından birer ekonomi sunumu yapıldı.
Her iki Genel Başkan yardımcımızın başkanlığında milletvekillerimiz ve Parti meclisi üyelerimizden oluşan “Ekonomi takımımızın” Türkiye’nin gerçek ekonomi tablosunu ortaya koymak ve partimizin ekonomi programını halkımızla paylaşmak üzere başlattığı ziyaretleri konuştuk.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, sorunları ilk ağızdan dinlemeyi önemsiyoruz.
Hedefimiz 2025 Mart ayına kadar 81 ilimize gitmek…
Sn. Yalçın Karatepe ve Sn. Volkan Demir’in başkanlığındaki Cumhuriyet Halk Partisi Ekonomi takımı, 20 Kasım’da Gaziantep, Kahramanmaraş ve Malatya’da,
Geçtiğimiz hafta ise Samsun, Kırklareli, Edirne’deydi.
Her hafta en az 2-3 ile giderek orada yapılan ziyaretlerle hem şehirlerin hem de bölgelerin ekonomik tablosunu tüm yönleriyle birlikte ortaya koyuyoruz.
Meslek odalarından esnafa, sivil toplum kuruluşlarından çiftçimize kadar kimseyi es geçmeden yapılan ziyaretlerde sorunları bizzat yaşayanlardan dinliyorlar.
Gün sonunda Cumhuriyet Halk Partisi’nin ekonomi programını anlattıkları; halka açık, geniş katılımlı toplantılar yapıyorlar.
Bugünkü MYK toplantımızda şimdiye kadar ziyaret edilen illere ilişkin sunumlar yapıldı.
Ekonomi takımımız çalışmalara ara vermeden devam edecek,
Önümüzdeki hafta da Denizli, Isparta ve Burdur’da toplumun tüm kesimi ile buluşarak, yaşadıkları sorunları dinleyecek.
İnanıyoruz ki yerel ve geneldeki ekonomik sorunları geniş bir perspektiften gören bir anlayış ile yapılan bu çalışma bize Türkiye’nin içinde bulunduğu gerçek ekonomik tabloyu net bir şekilde verecektir.
İktidar istediği kadar gündemi değiştirmek için suni tartışmalar yaratmaya çalışsın…
Biz halkın en önemli gündeki olan ekonomi, hayat pahalılığı ve geçim sıkıntısını konuşmaya devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlar,
Halk iradesine saygı duymayan bu iktidar Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde de halkın bütçesini değil sarayın bütçesini yapmakla meşgul….
Mecliste Plan Bütçe Komisyonu’nda tamamlanan bütçe görüşmelerinde, bakanların halktan ne kadar kopuk olduğunu, en ufak bir eleştiriye dahi tahammülleri olmadığını gördük…
Bakanlar, parlamenter sistemin sona erdiğinden; millet iradesinin tecelli ettiği meclise hesap vermiyorlar…
Önceden Sayıştay sayfalarca denetim raporu hazırlardı…
Şimdi koca koca bakanlıkların denetim raporları 40-50 sayfa…
Dolayısıyla Bakanların, Plan Bütçe Komisyonu’nda yaptıkları; önceden hazırlanan konuşmalarını okumaktan ileri gidemedi.
Yapılan görüşmelerde;
Görev ve sorumluluklarının bilincinde olmayan bir Çevre ve Şehircilik Bakanı’nın İzmir’e düşmanca tavrını,
Sanayi üretiminin daralmasından, 3’er 5’er kapanan işletmelerden, kapanan fabrikalardaki işsizlerden, dengesiz sektörel teşviklerden, artan ham madde maliyetlerinden hiç söz etmeyen Sanayii ve Ticaret Bakanını,
Tarımsal üretimin bitirildiği, çiftçinin tarlasını, hayvanını satmak zorunda kaldığı, üreticinin ekonomik açıdan kuşatıldığı, gıda güvenliğinde alarm veren bir ülkede, kanunen milli gelirden tarıma destek vermek zorunda olan ama bu desteğin neden verilmediğini açıklayamayan Tarım ve Hayvancılık Bakanını,
5 yavrumuzun yanarak can verdiği olayda sorumluluktan kaçmak için kırk takla atan, kadın cinayetleri karşısında ciddi tek bir tepki göstermeyen, Diyarbakır’da günlerce aranan Narin evladımız hakkında günlerce susan Aile Bakanını,
Sosyal Güvenlik Kurumundan fazla para almak için yenidoğan bebeklere kıyan bir çete karşısında, sorumluluğunu yerine getirmemiş olmasına rağmen yüzsüzce “neden istifa edeyim” diyen Sağlık Bakanını,
Emeklilerin geçinemediği için çalışmaya devam etmek zorunda kaldığı, açlık sınırının altında kalan asgari ücretin ülkemizde ortalama ücret haline geldiği, işçinin, emekçinin, emeklinin insan onuruna yaraşır bir hayat sürmesinin hayal olduğu bir ülkede, istihdam masalları anlatan bir Çalışma Bakanını,
Tarikat, cemaat sevdalısı, çağdışı zihniyetiyle çocuklarımızı çağdaş, laik ve bilimsel eğitimden uzaklaştırmak için adeta kendini paralayan eğitimden başka her şeyle ilgilenen Milli Eğitim Bakanını dinledik.
Elbette ki halka hesap vermeyen, sadece tek bir kişiye karşı sorumluluk duyan Bakanlara, halkımızın bize verdiği sorumluluğun bir gereği olarak, Plan Bütçe Komisyonu’nda gerçekleri anlattık….
Her bakanlıkta, mağdur olan kesimlerin sesi olduk…
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, her yerde olduğu gibi mecliste de başta Plan Bütçe Komisyonu üyelerimiz olmak üzere tüm milletvekillerimiz, komisyonlarda olduğu gibi; halkın sorunlarına çare olmayan bu bütçenin Genel Kurul safhasında da, halkın değil sarayın bütçesini yapma anlayışına karşı aktif şekilde muhalefet etmekten asla geri durmayacaktır.