Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi: İstanbul’da kayıtlı olan Suriyeliler bile sınır dışı edilmiş

‘Sınır dışıların iki haftası’ raporunu inisiyatif adına açıklayan Eyüp Özer “Hazırlanan rapora göre bırakın kaydı olmayanı, kaydı İstanbul’da olan kişiler dahi bu süreçte sınır dışı edilmiş. Geri gönderme merkezlerinde hamile kadınlar, küçük çocuklar herhangi bir neden olmadan tutuluyor” dedi.

GÜNÜN HABERLERİ 08.08.2019, 20:24
Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi: İstanbul’da kayıtlı olan Suriyeliler bile sınır dışı edilmiş

Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi ve İnsan Hakları Derneği’nin hazırladığı ‘Sınır dışıların iki haftası’ raporu için Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Halkların Demokratik Partisi İstanbul Milletvekili Ahmet Şık’ın da katıldığı basın toplantısı düzenledi. 

Basın açıklamasında Birlikte Yaşamak İstiyoruz İnisiyatifi yetkilisi Eyüp Özer “İl Göç İdaresi’nin ‘Biz kimseyi sınır dışı etmiyoruz, sadece suça karışmış olanları merkezlerimizde barındırıyoruz’ açıklamaları gerçeği yansıtmıyor. Bu durumu anlatmak için raporu hazırladık. Raporun içindeki birçok insan hikayesinden de görebileceğiniz üzere bırakın kaydı olmayanı, kaydı İstanbul’da olan kişiler dahi bu süreçte sınır dışı edilmiş” dedi. 

‘ARKADAŞINI HASTANEYE GÖTÜREN SIĞINMACI SINIR DIŞI EDİLDİ’

Sığınmacıların yaşadıkları zorluklarına değinen Özer “Öncelikle, raporda kullanılan sığınmacıların isimleri daha sonra Türkiye’ye dönmek istemeleri halinde zorluk çıkmaması için isimleri değiştirildi. Fakat Hisham’ın hikayesi farklı. Yaşamını yitirdiği için ismini değiştirmedik. Hisham, ailesiyle İstanbul’daymış. Kimlik kontrolünde alınıyor ve İstanbul’dan sınır dışı ediliyor. Babasının bize aktardıklarına göre ailesinin yanına gelmeye çalışırken vuruluyor ve yaşamını yitiriyor. Bir başka hikaye ise, İstanbul’da kimlik kartı olduğu halde, arkadaşını hastaneye götüren bir trans birey yakalanıyor. Avukatının müdahale etmesine izin verilmeden sınır dışı ediliyor ve şu anda Nusra tarafından sadece var olduğu için, var olması suç olduğu için hapiste ve belki de ölüm cezası verildi, infaz edildi. Dolayısıyla sonuçların bu kadar geri dönülemez olduğu süreçte insanların sınır dışı edilmesi hiçbir şekilde kabul edilemez” dedi ve ekledi:

“Bu raporda aynı zamanda geri gönderme merkezlerindeki kötü koşullara dair bilgi var. Hamile kadınlar, küçük çocuklar geri gönderme merkezlerinde herhangi bir neden olmadan tutuluyor. Şu anda idari gözetim denilen şey, bir tür zorla alıkonulma halini almıştır”.

İHD’DEN YOL HARİTASI ÖNERİSİ:

Bu sürecin ciddi bir hak ihlali yarattığını söyleyen İnsan Hakları Derneği Şube Başkanı Gülseren Yoleri, durumun çözümlenmesi için çıkardıkları yok haritasını aktarıyor: 

“Hazırladığımız bu raporda, hak ihlallerinin önlenmesi ve  tüm bu sorunların giderilmesi amaçlı taleplerimiz ön plana çıkıyor. Bu çalışma;

1- Kolluk kuvvetlerinin, göçmenlere yönelik, ev baskınları, kimlik kontrolü, alıkoyma, zorla ‘Gönüllü Geri Dönüş Belgesi’ imzalatma uygulamaları ve kötü muamele sonlandırılmalıdır.

2- Göçmenleri kriminalize eden, suçlayıcı, damgalayıcı ve ötekileştirici her türlü söylem ve uygulamaya son verilmelidir.

3- Sınır dışı edilenlerin hızla Türkiye’ye tekrar yasal yollardan girişleri sağlanmalıdır.

4- Göçmenlere seçtikleri şehirlerde kayıt yaptırma hakkı ve koşulsuz seyahat özgürlüğü sağlanmalıdır.

5- Farklı illerde ikamet eden aile fertlerinin istedikleri illerde birleşimi sağlanmalıdır. İdari gözetim uygulamasına son verilmelidir.

6- Geri gönderme merkezlerindeki insan hakları ihlalleri derhal son bulmalıdır, geri gönderme merkezlerinin kapatılması için çalışmalara başlanmalıdır.

7- Türkiye, Cenevre Mülteci Sözleşmesi'ne koyduğu sınırlamayı kaldırmalı, zulümden kaçan herkese mültecilik statüsü tanınmalıdır.

8- Mültecileri Türkiye’ye hapseden AB-Türkiye arasındaki geri kabul anlaşması iptal edilmelidir. Kimse nedensiz göçmez, bütün sınırlar açılmalıdır, taleplerini içeriyor”.

ŞIK: TÜRKİYE’DEKİ BÜTÜN KÖTÜLÜKLER SURİYELİLER GELDİKTEN SONRA BAŞLADI GİBİ BİR ANLAYIŞTAN HERKES UZAK DURMALI

Basın açıklamasına katılan HDP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, Suriyelilere bir yerden başka bir yere gönderilen nesne muamelesi yapılmaktan vazgeçilmesi gerektiğini söyleyerek “Meclisteki partilerin büyük çoğunluğu arasında Suriyeli sığınmacılara bakış konusunda bir mutabakat var. Maalesef bu mutabakat yanında durabileceğimiz bir mutabakat değil. Irkçı söylemler içeren bir anlayış bu. Türkiye medyası da siyasilerin bu dilini benimsemiş durumda. Şunu belirtmek gerekiyor, Suriyeliler de tıpkı bizler gibi, insanca yaşama hakkına sahip. Bir yerden bir yere gönderilen nesne muamelesi yapılmaktan vazgeçilmedir. Türkiye’deki bütün kötülükler Suriyeliler geldikten sonra başlamış gibi anlayıştan herkes uzak durmalıdır” dedi.

TANRIKULU: SURİYELİLERE KARŞI YAPILAN NEFRET SÖYLEMİNDEN VAZGEÇMELİYİZ

Basın açıklamasında konuşan CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu hükümetin sığınmacılar konusunda muhalefet ve sivil toplumla birlikte politika üretmeleri gerektiğini söyleyerek “Kendi yaşantımdan da biliyorum, mültecilik, sığınmacılık dünyanın en zor insanlık halidir. Faşizm maalesef bütün dünyada mültecilik, sığınmacılık, yabancı düşmanlığı üzerinden beslenmektedir. Sığınmacılara bir siyasi maliyet, nefret söylemi üzerinden bakılmamalıdır. Dünyada bizim yurttaşlarımız uğradığı muameleye nasıl karşı çıkıyorsak, Türkiye’de de yabancılara, sığınmacılara ve özellikle Suriyelilere karşı ırkçılıktan, nefret söyleminden vazgeçmeliyiz. Hükümetin bu tutumunu kınıyorum. Bu tutumdan vazgeçmelerini, muhalefet ve sivil toplumla ortaklaşarak politika üretmeleri gerektiğini düşünüyorum” dedi. 

Yorumlar (0)