banner773

Eski MİT görevlisinden 'Sedat Peker' yorumu: Devleti...

Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Sedat Peker'in iddialarıyla yeniden gündeme gelen mafya-siyaset ilişkilerine dair SÖZCÜ TV’de açıklamalarda bulundu. Öneş, "Devlet-siyaset-ticaret-mafya ilişkileri dörtgeni içerisinde görebildiğimiz bu olaylar devleti çürüten, yer yer çökerten bir mesele olarak karşımıza çıkıyor" dedi.

GÜNDEM 24.05.2021, 13:04
Eski MİT görevlisinden 'Sedat Peker' yorumu: Devleti...

Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Erdoğan Aktaş, ülke gündemini, dünya uyuşturucu trafiğinde Türkiye’nin konumunu, Sedat Peker’in açıklamalarını ve bunun siyasete etkisini Sözcü TV’de canlı yayında eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş ve Sözcü yazarı Deniz Zeyrek'le konuştu. Cevat Öneş, Erdoğan Aktaş'ın, “Devletler, birtakım karanlık odaklarla ya da mafya yapılanmalarıyla işbirliği yaparlar mı?” sorusuna şu yanıtı verdi:

DEVLET-SİYASET-TİCARET-MAFYA

– Sedat Peker’in açıklamalarıyla başlayan süreç devlet organlarının tümünü, siyasi iktidarı, parlamentoyu ve tüm vatandaşları ilgilendiren bir mesele haline geldi. Bu meseleyle herkesin sorumluluğu çerçevesinde ilgilenmesi ve bir tavır koyması gerektiğine inanıyorum. Özellikle devlet-siyaset-ticaret-mafya ilişkileri dörtgeni içerisinde görebildiğimiz bu olaylar devleti çürüten, yer yer çökerten bir mesele olarak karşımıza çıkıyor.

DEMOKRATİK DEVLET-DEMOKRASİ DIŞI DEVLET

– Yalnız şu ayrımı yapmamız lazım: Demokrasi dışı yapılarla hukukun şekillendirdiği bir devlet yapısının yaratılması durumlarında ortaya çıkan meselelerle; demokratik bir sistem içinde hukukun işlerlik kazandığı bir sistem içinde, millet iradesinin parlamentoya yansıyabildiği veya milletin örgütlü bir toplum olarak parlamentonun yönetimi denetleyebildiği yerlerde ise bu tip konuların çok daha etkisiz ortaya çıktığını, daha ziyade bireysel ilişkiler bazında, kirlenmiş ilişkiler bazında meydana geldiğini söyleyebiliriz. Demokratik devlet ile demokrasi dışı devletler arasındaki ayrımı yapmak ve değerlendirmeyi ona göre ortaya çıkarmak lazım.

Öneş, “Buradaki tıkanıklık nedir sizce? Niçin Türkiye bu fazlalıklarından kurtulamıyor?” sorusuna ise şöyle cevap verdi:

Tıkanıklık demokrasinin niteliği meselesidir. Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren meseleleri ele almamız gerekiyor. Cumhuriyet'in kuruluşunu bir devrim olarak, çağdaşlaşma olarak ele almıştık ve bu vizyon Türkiye'yi geliştiren, büyüten ve toplumsal birliğini, çağdaşlığını ortaya çıkaran bir mesele olarak kalmıştı. Çok sistemli hayata geçişimizden itibaren Cumhuriyet’in eksiklikleri olmasına rağmen böylesi muasır medeniyet hedeflerine ulaşma gayretlerini reddeden bir zihniyetin ve bu zihniyet ekseninde günümüze kadar gelen gelişmeleri görebiliyoruz.

KİRLENMİŞ YAPILARI DEVREYE SOKMA ARAYIŞI

– Özellikle 1950'den sonra ortaya çıkan bir yapıda NATO sistemi içine girişimiz, özellikle emperyalist güçlerle kurulan ilişkiler ve bu ilişkiler çerçevesinde emperyalizmin bir karakol ülkesi olarak, NATO'nun bir karakol gücü olarak ortaya çıkışımız ve Soğuk Savaş dönemindeki yapılanma içerisinde yönetimlerimizin maalesef yanlış politikalarla ortaya çıkan sonuçlarla karşılaşmıştır.

– Böylesine bir yapı, böylesine hukuk dışı ilişkileri de ortaya çıkaran bir zihniyeti, yönetim anlayışımızı da karşımıza çıkartmıştı. Bu gelişmeler çerçevesinde 1980'li yıllara geldiğimizde terörün tırmanması meselesi, devletin uyguladığı güvenlikçi politikalar, hatalı politikalar ortaya çıkarışı ve böylesine bir yapıda terörle mücadelede bazı kirlenmiş yapıları da devreye sokma arayışlarını gördük.

– 1990'lara geldiğimizde faili meçhuller gibi bugün de tartıştığımız bir konu gündeme geldi, JİTEM gibi bir yapı gündeme geldi. Bu hep devletin meseleye hatalı bakışı, devletin kurumsal yapılarında da bu zihniyetin kirlenmiş ilişkilerinin meydana gelişi var. Özellikle rahmetli başbakanlardan Mesut Yılmaz zamanında gelişen olaylar karşısında ortaya çıkan iradeyle, doğru politikayla, bir tedbirler manzumesiyle karşılaştık.

15 TEMMUZ, HATALI YAKLAŞIMLARIN BİR SONUCUDUR

– Bu gelişmelerin biz 2000'li yıllara giderken devam ettirilemediğini ve tekrar, özellikle iç siyasetteki iktidar olma arzusunun ön plana çıkışı ve böylesine mafyatik örgütlerle ilişkilerin ortadan kaldırılamadan sebebiyle tekrar 2000'lerden sonra geliştiğini görüyoruz. Özellikle 15 Temmuz gibi bir gelişmenin de siyasetteki hatalı yaklaşımların sonucu olduğunu ortaya koyuyoruz. Böylesine bir yıpranmadan sonra bu olayların tekrar 2000'li yıllardan sonra geliştiğini ve siyasetle böylesine kirli odaklar arasında karşılıklı bir destek mekanizmasının açıkça ortaya konduğu gibi bir Türkiye resmi karşımıza çıkmıştır.

– Biz şimdi o kirlilik içinde yer alan, siyasetle uzun süre ilişki kuran bir unsurun açıklamaları toplumu tekrar ilgi odağı haline getirdi. Bugün bir mafyatik liderin açıklamaları 50-60 milyon gibi bir toplumsal ilgiyi ortaya çıkardı. Toplumun meseleye olan yakın ilgisinin siyaseten mutlaka karşılanması gerekiyor, cevaplanması gerekiyor. Toplumun arzuladığı bir temizlik hareketinin de ancak nitelikli bir demokrasi içinde ve örgütlenmiş bir toplum yapısı içinde olabileceğini ifade etmek isterim.

ZEYREK: CUMHURBAŞKANI ENİNDE SONUNDA BU KONUYA GİRECEK

Sözcü yazarı Deniz Zeyrek, suç örgütü lideri Sedat Peker'in iddialarının ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamalarını, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın yaşananlara dair açıklama yapmamasına ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

– Cumhurbaşkanı eninde sonunda bu konuya girecek. Bir tarafta şöyle bir kaygıları var: ‘Bir suç örgütü liderinin her dediğine bir yanıt vermek küçük düşürür. Her iddiasını yanıtlamak böyle bir sıkıntı yaratır' gibi bir kaygıları var. Bir taraftan da milyonlarca insanın bu konuşmalara ilgi göstermesi, ‘sükut ikrardan gelir' anlayışını da pekiştirir gibi bir kaygıları var. O nedenle artık kendileriyle doğrudan ilişkili olan iddialara doğrudan yanıt vermeyi seçtiler ama şöyle bir sorunları var: Kamuoyunda Sedat Peker'e inanma eğilimi daha yüksek.

CİDDİ BİR SIKINTI İÇİNDELER

– Dün Binali Yıldırım, “Oğlum maske dağıtmak için Venezüella'ya gitti” dedi, sosyal medya çalkalandı. Bunu yönetemiyorlar. Şu anda ciddi bir iletişim sorunları da var. Bir tarafta, konuşanı susturamıyorlar; bir tarafta, milyonlarca insanın o konuşmaları dinlemesini engelleyemiyorlar. Ciddi bir sıkıntı içindeler. Bir güven sorunu da var iktidarın.

Yorumlar (0)