ENGİN ÖZKOÇ:DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE KREDİ DÜŞÜRÜLEREK KONUT FİYATLARI AŞAĞI ÇEKİLMEMİŞTİR:

CHP Grup Başkanvekili, Sakarya Milletvekili Engin Özkoç'un bugün Meclis'te düzenlediği basın toplantısına gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

GÜNDEM 11.05.2022, 16:40
ENGİN ÖZKOÇ:DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE KREDİ DÜŞÜRÜLEREK KONUT FİYATLARI AŞAĞI ÇEKİLMEMİŞTİR:

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in “Sığınmacıları katillere teslim etmeyiz” sözlerine tepki gösterdi. Özkoç, “İki yıl önce Yunanistan sınır kapısına, binlerce mülteci dayandı. Pazarlık konusu yapıldığı için, ‘siz bize paramızı vermiyorsunuz’ diye İçişleri Bakanı Soylu, ‘biz mültecileri serbest bıraktık’ dedi. Siz parayı vermediler diye sığınmacılara kapıları açtınız, Akdeniz’in karanlık sularında, sınır bölgelerinde kurşunlara hedef haline getirdiniz ve ölümlere neden oldunuz” dedi.


İşte Özkoç'un o basın açıklaması:

Yıl: 2018… Gün: 2 Ekim… Suudi Arabistan vatandaşı Kemal Kaşıkçı, evlilik işlemleri için İstanbul Başkonsolosluğu'na başvuruyor. Nişanlısı Hatice Cengiz kapıda onu bekliyor. Kaşıkçı, Suudi Arabistan'dan özel jetle gelen, aralarında adli tıp uzmanlarının da bulunduğu bir ekip tarafından burada katlediliyor; Türkiye'de ve bir konsoloslukta. Hatice Cengiz, nişanlısı, "konsolosluktan çıkmazsam ara" dediği Yasin Aktay'ı arıyor. Halen AKP'nin Genel Başkan Başdanışmanı olan Aktay'ın ifadesine göre; kendisi, "hemen istihbaratı, emniyeti ve Cumhurbaşkanı Ofisini bilgilendirdim" diyor. Kısa sürede tüm tedbirlerin alındığını söylüyor. Kaşıkçı, özel jetle konsolosluk içinde katleden ekip, aynı gün elini kolunu sallayarak aynı jetle Türkiye'den ayrılıyor.


Aradan tam 4 yıl geçiyor. Kaşıkçı'nın cesedi bile bulunamadı. Katliamın dava dosyası bugün Suudi Arabistan'a devredildi. Duruşmada savcı, dosyanın Erdoğan'ın "ey" deyip de yükseldiği, "Kaşıkçı cesedi nerede?" diye hesap sorduğu Suudi Arabistan'a devredilmesini istedi. Artık önümüzdeki günlerde Erdoğan'dan bir Suudi Arabistan ziyareti bekliyoruz. Üzerine düşen görevi yerine getiren Erdoğan, prens tarafından herhalde kırmızı halıyla karşılanacaktır diye bekliyoruz. Mevzu dolar olunca, en vahşi cinayetler dahi örtbas edilebiliyor. Ülkemiz topraklarında elini kolunu sallayarak insan katletmek görmezlikten gelinebiliyor. Size sığınmış insanlara sırt dönülebiliyor mu? Evet, dönülebiliyor. Erdoğan, Suudi Arabistan'ın çelişkili açıklamalarına karşı o zaman "insanları enayi ve ahmak mı zannediyorsunuz?" diye seslenmişti.


Şimdi biz kendisine soruyoruz; şimdi siz cevap verin Recep Tayyip Erdoğan: Kim kimi enayi ve ahmak yerine koyuyor? İkinci soru da Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu'na: Daha Kaşıkçı kararının mürekkebi soğumadan, "Suudi Arabistan ile ilişkilerin normalleşmesi konusunda önemli adımlar var" diye açıklama yapıyor. Şimdi biz de soruyoruz: "Nedir normalleşme adımları? Bir katliamı örtbas etmek midir?" diye Çavuşoğlu'na soruyoruz.


Değerli arkadaşlar; Türkiye'de 45 milyon vatandaşımız yoksulluk içinde. Dolar, 15 liraya dayandı. Çiftçi girdi fiyatlarına yapılan zamlar nedeniyle ekim yapılamıyor. Ev fiyatları, kiralar fırladı. 5 üniversite öğrencisinden 4'ü yurtta okuyamadığı için kiralarla boğuşuyor durumda. Doğalgaz, elektrik sıkıntısı ve kesintileri nedeniyle sanayi kuruluşları üretime ara vermek zorunda kaldı. Doğal afetlere Türkiye hazır değil. Merkez Bankası'nda altın yok, döviz yok, TL yok, ancak milyarlarca liralık borç var. Esnaf dayanacak gücü artık kendinde bulamıyor, dükkan kapatıyor. Gıda ürünleri sayıyla satılıyor. Sadece bugün Türk Şeker, şekere yüzde 31, Türk Telekom internete yüzde 67 zam yaptı. Elektriğe de bu gece yüzde 20 zam geleceği söyleniyor. İnsanlar endişe içerisinde zamları bekliyorlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi tam da böyle bir zamanda ne ile uğraşıyor? AKP ve MHP'nin teklifiyle bir haftadır Milletvekili Seçim Yasası'nın değiştirilmesiyle uğraşıyoruz. 600 milletvekili, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde, milletin derdiyle değil. AKP ve MHP'nin derdiyle uğraşıyor.


Peki, bu Seçim Yasası ne getiriyor gerçekten? Yüzde 10 barajı, AKP'yi desteklediği için, yüzde 7'nin altına düşen MHP adına yüzde 7 barajı olarak belirleniyor. Biz eminiz ki MHP'ye bu baraj da yetmeyecek, MHP hem AKP yandaşlığının, hem de bu barajın altında kalacaktır. Türkiye'de 60 yıldan beri seçim kurullarını en kıdemli hakimler yönetiyor. Tam da liyakat dediğimiz şey aslında budur. Şimdi ne yapılıyor? Binlerce birinci sınıf hakim kuraya sokulacak. AKP, "bizim zamanımızda AKP il ve ilçe başkanlarını hakim yaptık, savcı yaptık; inşallah bu kurallarda onlar çıkacaktır ve seçim kurullarını yönetirken AKP ve MHP adına usulsüz kararlarla bizim menfaatimize dokunacak kararları alacaktır" diye düşünüyor olmalılar. Yıllar önce AKP grup oluşturma şartına dayanarak Meclis'e girmişti. Bugün çıkarı değiştiği için seçime girme konusunda grup kurma şartını da ortadan kaldırıyor. İşte AKP ve MHP'nin derdi... Onlar milleti değil, onlar kendilerini düşünüyorlar. Onlar sadece koltuklarına yapışmış, "biz bu koltuklarda nasıl kalırız" diye düşünüyorlar ama şimdi gelelim en önemli konulardan bir tanesine:


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçim yasaklarından etkilenmiyor. Neden? 298 sayılı yasanın seçim yasakları bölümünden başbakan çıkartılıyor, yerine cumhurbaşkanı ve cumhurbaşkanı yardımcısı konulmuyor? Soruyoruz "neden konulmuyor?" diye, 50 tane bahane uyduruyorlar. Ya şaibe altında kalmak istemiyorsanız, samimiyseniz, bir cümle ekleyeceksiniz ama inatla o cümleyi eklemiyorlar. Ne diyorlar biliyor musunuz? "Bize güvenin" diyorlar. Peki, biz size nasıl güvenelim? Sarayda milletin parasıyla AKP eski milletvekilleri ve il başkanlarını orada allı şanlı ağırladınız mı? Evet. Yemek verdiniz mi? Evet. Millet dışarıda açlıktan kırılıyor; millet ucuz ekmek, ucuz yağ, ucuz et, ucuz şeker kuyruğunda ama siz milletin parasıyla parti yöneticilerinize, milletvekillerinize sarayda yemek veriyorsunuz. Kim veriyor yemeği? Recep Tayyip Erdoğan. Yasaklı mı? Değil. Güvenelim mi? Nasıl güvenelim? Yaptıklarımıza bakıyoruz, güvenilecek bir durumunuz yok. AKP'li gençler sarayın uçağıyla Özbekistan'a götürülüyor. Parayı kim veriyor? Parayı millet veriyor. Protokolde Bilal Erdoğan ilk sırada, bakanların ardında oturuyor. İlk sırada protokolde Bilal Erdoğan oturuyor. Kim? Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu. Tasarruf genelgesi çıkartıyorsun, cumhurbaşkanlığı istisnası koyuyorsun. Tasarruf genelgesinde cumhurbaşkanı yok. Millet kemerleri sıkacak ama cumhurbaşkanı milletin parasını istediği gibi, istediği şekilde harcayabilecek. Kim için? Kendi yandaşları için. Biz senin neyine güvenelim? Biz sana nasıl güvenelim? Biz sana güvenmiyoruz, biz milletimizin sağduyusuna güveniyoruz. Eminim ki o sağduyu bir gün yeri ve zamanı gelecek, sana bu yaptıklarının hesabını sandıkta soracaktır.


Soylu yine güzellemeler yapıyor, anlatıyor. Dizi film gibi maşallah. Adam kendisi yaptığı açıklamalarla, yaptığı açıklamalardan dolayı kendisine söylenen sözlerden hiç rahatsız olmuyor. Çünkü o bir amaç doğrultusunda hareket ediyor. Neden? Ortalığı karıştırmak istiyor, zamlardan bahsedilmesin istiyor, yaşanan kaostan bahsedilmesin istiyor. "Ben çıkayım, bana ne söylenirse söylensin; nasıl olsa benim yüzüm kızarmıyor. Ben bir şeyi söylerim, arkası gelir gelmez önemli değil." 10 bin doları bir mafya lideri bir milletvekiline verdi; söyle Soylu, kim o? Soylu'dan çıt yok, kim olduğunu söylemiyor. Kara para aklayıcılarını kaçırıyor. Söyle Soylu, sen bunu neden yaptın? Soylu'dan çıt yok ama Soylu'yla ilgili yaptığı iftiralara karşı her şeyi söylüyoruz, Soylu suratı kızarmadan yine başka bir şey söylüyor. Biz de buradan diyoruz ki: Elinde ne kadar bilgi ve belge varsa, bunları ortaya çıkart. Türkiye İçişleri Bakanlığı hiç bu kadar itibarsız ve çapsız bir kişi tarafından yönetilmedi. Sen buna devam edebilirsin ama biz Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı'nın bu kadar içinin boşaltılması, bu kadar itibarsız hale getirilmesi, bu kadar saygınlığının kaybolmasına gönlümüz razı olmuyor. Teşekkür ederim.
Sorusu olan var mı? Yok, teşekkür ediyorum.
 

Yorumlar (0)