Ekrem İmamoğlu: Emekçilerin olduğu yerde heyecan vardır
İstanbul Kent Konseyi, büyük şair Nazım Hikmet’e, ünlü ‘Türkiye İşçi Sınıfına Selam’ şiirini yazdıran ‘1961 Saraçhane İşçi Mitingi’ fotoğraf sergisini, İBB’nin Saraçhane’deki tarihi binasında açtı. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ile birlikte Cumhuriyet tarihinin ilk kitlesel işçi mitingini anlatan sergiyi açan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “2019’da da yine geçtiğimiz yıllardaki hukuki birtakım müdahaleler esnasında da Saraçhane'ye yığılan insanlarımız, şehrin ya da şehir yaşayanı insanlarının hak arama mücadelesinin merkezi olmaya devam ettiğini gösterdi bize Saraçhane’nin. Demek ki Saraçhane'nin çok özel bir ruhu var. Emekçilerin olduğu yerde heyecan vardır. Heyecanın olduğu yerde de mutlak kararlılık ve hakkını aramak ve hakkının karşılığını almak vardır” dedi.
İstanbul Kent Konseyi Emek Çalışma Grubu, kentin emek tarihiyle ilgili hafıza mekanları çalışması başlattı. Bu çalışma kapsamında hazırlanan, ‘İstanbul’un Emek Hafızası 31 Aralık 1961 Saraçhane İşçi Mitingi Fotoğraf Sergisi’ İBB’nin ana yerleşkesi olan tarihi Saraçhane binasının Başkanlık katında açıldı. Cumhuriyet tarihinin ilk kitlesel işçi mitingini, fotoğraflarla ve dönemin gazete manşetleriyle günümüze taşıyan serginin açılışında; İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, İstanbul Kent Konseyi Başkanı Tülin Hadi ve DİSK İstanbul Bölge Temsilcisi Asalettin Arslanoğlu birer konuşma yaptı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu konuşmasında şunları söyledi:
“İSTANBUL, TÜRKİYE’NİN EMEK TARİHİNİN ANA GÖVDESİ: İstanbul'un hafızası inanılmaz bilgilerle ve detaylarla dolu ve bu hafızayı güçlü kılmamız için ve bunu mutlaka sergilemek ve sahip çıkmalıyız, insanlarımıza aktarabilmeliyiz. Bunun yol ve yönteminin hiçbir kayba uğratmadan sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekle soka bilmeliyiz. Çünkü bu tarih aslında bizi biz yapan bir tarihtir ve gerçekten dünyada eşi benzeri olmayan da bir hafızaya sahiptir. Tarihle ilişkimizin niteliği aynı zamanda bizim gelecekteki konumumuzu da belirleyecek. Bu ama coğrafyamıza dair gelecek hayallerimizi, bu şehrimize veya ülkemize dair gelecek duygularımızı da besleyen bir unsur. Geçmişe sırtını dönen tarihi gündelik siyasi çıkarı uğruna istismar eden bir anlayış ile gerçekten sağlıklı bir süreç bizi beklemiyor demektir. İstanbul'un yakın dönem sosyal ve siyasal tarihinin elbette değerli başkanımız da ifade etti en değerli boyutlarından birisine emek tarihi oluşturuyor. Zira çok önemli tarihten, notlar düştü kendileri. İstanbul, Türkiye'nin emek tarihinin ana gövdesi belki de büyük bir kısmını içinde barındıran bir tarihsel sürece sahip.
GELİP GEÇEN BAŞKANLAR BİR DAHA BÖYLE BİRŞEY YAŞANMASIN DİYE ÜSTÜNÜ KAPATMIŞLAR DİYE DÜŞÜNÜYORUM: Bu tabii biraz ihmal edilmiş ve aktarılmamış bir tarih olduğunun da altını çizelim. O açıdan İstanbul Kent Konseyi Emek Çalışma Grubu'nun hazırlamış olduğu Emek Hafıza mekanları çalışmasını değerli bir girişim olarak görüyoruz, destekliyoruz ve bu desteklediğimiz sürecin yarınlarda çok özel bir yayına, çok özel bir mekana dönüşmesi ki bu konuda DİSK'in konfederasyonu olarak böylesi bir çalışması var. Ona birlikte el vermeye ve onu gün yüzüne çıkarıp insanlarımızla buluşturmaya kararlıyız. 31 Aralık 1961 Saraçhane işçi mitingi fotoğraf sergisi bizi geçmişe götürecek ama yanı sıra bir vesileyle de bizim kendimizi sorgulamamıza neredeyiz diye düşünmemize sebep olacak. Aradan geçen yaklaşık 62 yıl sonra biz acaba ileri mi gittik yoksa geriye mi gittik diye düşünmemize vesile olacak. Cumhuriyet tarihinin kitlesel işçi mitingine sahne olmuş Saraçhane. Ben de açıkçası itiraf edeyim ki bu serginin ilanıyla bunu öğrendim. Esprisiyle bir yaşıma daha girdim misali böyle kıymetli bir anı bilmemek hususunda da açıkçası kendime birazcık kızdım. Ama belli ki bazı önemli anların üstü örtülebiliyor. Hatta içeride esprisini yaptım. Muhtemelen gelip geçen başkanlar bir daha böyle bir şey yaşanmasın diye bayağı üstünü kapatmışlar diye düşünüyorum.
SARAÇHANE’NİN ÇOK ÖZEL BİR RUHU VAR: Ama çok özel bir eşleşmeyle ifade edeyim. Hak arama mücadelesinin 2019’da yine geçtiğimiz yıllardaki hukuki bir takım müdahaleler esnasında da Saraçhane'ye yığılan insanlarımızın yine aslında şehrin ya da şehir yaşayan İnsanların hak arama mücadelesinin merkezi olmaya devam ettiğini gösterdi bize Saraçhane. Demek ki Saraçhane'nin çok özel bir ruhu var. Ben de buraya açıkçası İstanbul Büyükşehir Belediyemizin tam da Saraçhane'deki merkezinde bulunan bir insan olarak katılıyorum ve kendimi inanın hem emek dünyasına, çalışanlarına, onların temsilcilerine her daim hesap vermekle de yükümlü görüyorum. Çünkü zaten baktığınızda toplumun büyük bir bölümü emekçi ve bu emekçi kesimi yani artık milyonlarca insanın yaşadığı çok büyük bölümü olan emekçi kesimine her yönüyle hesap vermek durumundayız. Bu vesileyle işçi hakları açısından nerede olduğumuza dair birkaç rakamı paylaşmak isterim. Gerçekten biz belediyemizde buna özen gösterdik. Hem başından beri endüstriyel ilişkiler ile ilgili alanı çok insani boyutuyla evrensel değerleriyle nereye oturtabiliriz, nereye taşıyabiliriz, duygusuyla hareket ettik ve etmeye de devam ediyoruz. Elbette bir profesyonel bakışı var ama aynı zamanda ve asla birbirimizi çok net ifade edeyim suistimal etmeden çalışan insanlarımızı işin merkezine koyarak yaptığımız sendikalarla olan çalışmaları çok değerli buluyorum.
ÇOK DAHA FAZLASINI BAŞARMAK İÇİN BURADAYIZ: Biz göreve geldiğimizde sendikalı çalışan sayımız 17 bin iken sadece dört buçuk yılda belediyemizde çalışan sendikalı sayısı tam 80 bin kişiye ulaşmıştır. Bu bence değerli bir bakış açısıdır, örnek bir bakış açısıdır. Çok az rastlanabilir olduğunu düşünüyorum. Kaldı ki 30’a yakın sendikayla, 50’ye yakın da toplu iş sözleşmesini hayata geçirdik ve bu hayata geçen her uzlaşının kesinlikle karşılıklı sağlıklı düşünce zeminine sahip olmasından ötürü sonuç bulduğunu da ifade edeyim Bugün burada misafir ettiğimiz çok kıymetli DİSK’in kıymetli başkanı ve yöneticileri huzurunda söylüyorum ki 43 yıl sonra ilk kez biz bizim dönemimizde DİSK kurumumuzda temsil edilir oldu. Bu da aslında ne kadar bütünlükçü ve bütün sendikalara saygı gösteren hizmet vermesi konusunda önündeki engellerin kaldırma konusunda da hassas davranan bir yönetim olduğumuzu ifade edeyim. Yine ilk kurum olma noktasında attığımız adımlarla ilgili toplu sözleşmelerde kamuda haftalık çalışma saati, 45 saatten 40 saate indirerek gereken seviyeyi de tasarlanmış olmanın ve 2024 yılının Mart ayı itibarıyla hayata geçirecek olmamızın da çok değerli bir başlangıç olacağını düşünüyorum kamuoyu adına. Bunların tabi Türkiye'nin koşullarından çok değerli işler olduğunun farkındayım ama yeterli olmadığını da biliyorum. Çok daha fazlasını başarmak için buradayız. Onun için çalışan hakları konusunda da bugün artık her yerde slogan haline getirdiğimiz tam yol ileri mesajını çalışan hakları konusunda da devam ettireceğimizi ve çalışanlarımıza yapacağımız iyi uygulamaların sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi içinde kalacak bir uygulamalar değil bütün kamuya ve bütün sendika işveren ilişkilerine örnek uygulamalar olması konusunda da hassasiyetimiz olduğunu ifade edeyim.
EMEKÇİLERİN OLDUĞU YERDE HEYECAN VARDIR: Tekrar bu fotoğraf sergisi, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bence o gün bu büyük buluşmaya imza atan ki ismini andık Kemal Türkler başta olmak üzere hayatını kaybedenlere rahmet diliyorum. Ve onların emekleriyle emek, hak arama, hakkımı yedirmem, hak yemem anlayışının belki de temsilcisi olma konusunda çok özel insanlar vardı o topluluğun içerisinde. Cesaret gösterip oraya gelen on binlerce ya da yüz binleri aşan insanın her birisi bence emek kahramanı ve bu yönüyle sosyal ve siyasi tarihimize emek boyutuyla sahip çıkma adına demek ki yapacaklarımız var, açığa çıkaracağımız başka başka olaylar var. Tüm İstanbulluların her yerde, her zaman. diliminde ve haklarına sahip çıkmaya ve hak mücadelemizi vermeye tarihimizin önemli bir dönüm noktasında önemli bir karakter olacağına inanıyorum. Muhafızlık kelimesi şehrin her duygusuna sahip çıkma noktasında önemli bir karakter tarifi olduğunu düşünüyorum. Kendimi bu duyguyla tariflerken aslında 16 milyon muhafızı olan güçlü bir İstanbul karakterinde var etme kararlılığıyla yolumuza devam edeceğimizi dile getiriyorum. Böylesi kıymetli bir sergi, böylesi çok özel bir buluşma ve yüz binlerin bir araya getirip duygu bütünlüğü yaptığı bir ortamda ben de cümlelerimi biraz heyecanla yukarı taşımama lütfen doğal karşılayın. Emekçilerin olduğu yerde heyecan vardır. Heyecanın olduğu yerde de mutlak kararlılık ve hakkını aramak ve hakkını karşına almak vardır diyerek bütün emek dünyasına, emek veren herkese teşekkür ediyor, sergilerimizi, keyifle gezmenizi diliyorum"
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu şunları söyledi:
"SARAÇHANE’YE HER ADIM ATTIĞIMIZ DA İÇİMİZ TİTRER: Gerçekten çok önemli bir mekandayız, Saraçhane'ye her adım attığımızda biz böyle bir ilklerimiz titrer. Çünkü gerçekten hem Türkiye işçi sınıfı hareketi açısından hem de DİSK’in kuruluşu ve Türkiye işçi sınıfının tarihin o anında 1967’de sermayenin bütün kuşatmasına karşı Türkiye işçi sınıfının cevabı olarak kurulan DİSK'in kuruluş sürecine gelen o akıp giden süreçte son derece önemli, büyük bir kırılma noktası olan Saraçhane Mitingi’nin 1961’deki Saraçhane Mitingi’nin mekanıdır çünkü burası. Kuşkusuz Saraçhane Mitingi Türkiye İşçi sınıfı tarihinde çok büyük bir yer tutuyor. Ama öncesinde yüzyılları aşan bir mücadele süreci var bu topraklarda. Ve İstanbul emeğin kenti, İstanbul işçi sınıfının kenti ve İstanbul'u neredeyse her adımında, her köşesinde emek mücadelesi açısından çok önemli yapı taşları var. O yüzden biz aslında sevgili başkanımla İstanbul'da bu kentte uluslararası bir niteliğinde olan bir Kent Emek Müzesi konusunda daha önce görüştük ve ümit ediyorum ve inanıyorum ki önümüzdeki dönemde bunu hep birlikte gerçekleştireceğiz.
1800’LERDE BAŞLAYAN BİR MÜCADELE VAR ASLINDA BU KENTTE: Saraçhane mitingi aynı zamanda ikinci yüz yılına girdiğimiz Cumhuriyetimizin de o döneme kadarki o dönemde yapılmış en kitlesel, en büyük miting olması açısından önemlidir ve doğrudan siyasal iktidara karşı yapılmış ve siyasal taleplerle yapılmış bir miting olması açısından da son derece önemlidir. Grev ve toplu iş sözleşmesi hakkı için yapılmış bir miting olması açısından sembolik bir anlama kuşkusu var ama kitleselliğiyle de geleceğe çok büyük umut olmuş. Yüzyılı aşkın bir mücadele 1800’lerde başlayan bir mücadele var aslında bu kentte. Örneğin 1872’de Beyoğlu telgrafhane işçileri grevi. 1873’te tersane şantiye işçileri grevi, 1875’te çok güzel bir grev var Sirkeci hamallar grevi. Çok güzel fotoğrafları var.
O BÜYÜK ŞAİRİN SÖYLEDİĞİ GİBİ ‘AĞIR ELLERİNİ TOPRAĞA BASIP DOĞRULDUKLARI GÜN’: Daha sonra 1900’lerde başlayan Cumhuriyet ile devam eden ama özellikle 1940’lar ve 50’ler baskının çok yoğun olduğu dönemler ve tam böylesi bir süreçte 1960-61’de İstanbul İşçi Sendikaları Birliği bir Aralık günü bir toplantı yapıyor ve toplu sözleşme hakkı için büyük bir miting yapma kararı alıyor. 31 Aralık'ta ve Taksim'de yapmak istiyorlar mitingi. Herkes engel olmak için çok uğraşıyor. O dönemin 27 Mayıs darbesinden sonra atanan hem İstanbul Belediye Başkanı hem valisi olan bir general var. Herkesi engellemek istiyor. General Refik Tulga. ‘Diyor ki öyle şey olmaz. Niye yürüyeceksiniz. Kenti aksatacaksınız. Yürümek istiyorsanız çıkın Beşiktaş'tan Levent'e yürüyün.’ Herhalde Levent o zaman bomboş bir yerdi. Herkesi engellemek istiyor ama ısrarla bu mitingi yapmak istiyorlar. 13 kişilik bir tertip komitesi oluşturuluyor ve valiliğe başvuru yapmaya gittiklerinde diyorlar ki uygun görülmedi Taksim'de miting yapamazsınız. Uzun görüşmeler sonrasında Saraçhane'de karar kılınılıyor ve Saraçhane'de 31 Aralık 1961 günü İstanbul'un her yerinden, Beşiktaş'ta, köprüde, Cağaloğlu'nda birçok yerde işçiler toplanıyorlar ve akın akın Saraçhane Meydanı'na akıyorlar. Gerçekten binlerin katıldığı, yüz binlerin katıldığı bir miting gerçekleşiyor. Ellerinde bir tane pankart var çok sade, çok net, çok güzel. ‘Bizim de sözümüz var’ diyorlar. İşçiler gerçekten Türkiye işçi sınıfı işçi sınıfının ayağa kalktığı gün. O büyük şairin söylediği gibi ağır ellerini toprağa basıp doğruldukları gün aslında.
1961 SARAÇHANE MİTİNGİ NAZIM HİKMETE, ‘TÜRKİYE İŞÇİ SINIFINA SELAM’ ŞİİRİNİ YAZDIRAN MİTİNGTİR: Saraçhane Mitingi ve gerçekten çok büyük bir miting oluyor. Bizim de sözümüz var diyorlar. Çok yaratıcı pankartlar var ellerinde. Örneğin görevsiz sendika, silahsız askere benzer diyorlar. Bunun gibi çok yaratıcı taleplerle gerçekleşen bir miting. Çok büyük bir kırılma noktası ve o engellemeye çalışan Vali, mitingin sonlarına doğru tertip komitesine haber gönderiyor diyor ki ben de konuşma yapmak istiyorum. Tabii Kemal Bey konuşuyor o dönem bütün sendika liderleri. Sonra Vali Bey de geliyor konuşma yapıyor. Engellemek istediği mitingi aslında ne kadar meşru olduğunu o da kabul etmek zorunda kalıyor. Tabii bu bir dönüm noktası. Sonrasında tabi altın sayfalarımız. 1963 Kavel grevi, ardından Paşabahçe grevi ve DİSK'in kuruluşuna kadar gelen süreç. Sonrası tabi bizim tarihimiz, onurlu tarihimiz. Bütün toplumda çok büyük bir etki uyandırıyor. Aydınlar, sanatçılar, herkes üzerinde. Örneğin çok ilerici aydınlardan biri diyor ki emekçiler sanki birden yüz yıllık uykularından uyanmışlardı diyor ve 1961 Saraçhane Mitingi büyük usta Nazım Hikmet'e Türkiye işçi sınıfına selam şiirini yazdıran mitingtir aynı zamanda. 12 Ağustos 1962’de Nazım Hikmet, Türkiye İşçi Sınıfına ‘Selam/ selam yaratana /serpilip gelişene /tohumların tohumuna selam’ diyor.
EKMEK,GÜL VE HÜRRİYET GÜNLERİNE İNANIYORUZ: Bundan sonraki süreç gerçekten emek tarihi açısından önemli. Bugün için baktığımızda tabi bugün işçi sınıfının yaşam koşulları grev hakkının engelleniyor olması bütün bunlar bugünle kıyaslayarak muhtemelen sergiyi izlerken hepimiz değerlendirmelerimizi yapacağız. Ama son sözümüz de şu olsun. Evet biz biliyoruz ve inanıyoruz bunun için mücadele ediyoruz. Bütün bu kötülükler dünyasından insanlığın geleceğini kuracak olan tek bir güç var o da Türkiye İşçi Sınıfı. Buna inanıyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz. Yine biliyoruz ve inanıyoruz ki gündüzlerinde sömürülmeyen, gecelerinde aç yatılmayan ekmek, gül ve hürriyet günlerine inanıyoruz ve bunun için mücadele ediyoruz. Büyük şair boşuna selam yaratana dememiş. Selam yaratana. Selam her gün ama her gün kendi elleriyle hayatı yeniden üretene selam yaratana ve yaratacak olana diyorum. Tekrar hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Ve böylesi bir serginin yani bu kentin emek mekanlarını canlı tutan ve böylesi bir sergiyle buluşturan bu çalışmayı emeği geçen herkese olanak sağlayan başta başkanımız olmak üzere emeğinize, ekmeğimize, kentimize, şehrimize, tarihimize ve tabi onunla birlikte geleceğimize hep birlikte sahip çıkacağız diyorum”