Devlet Bahçeli: DEM Partili milletvekillerinin maaşı kesilsin, AYM kapatılsın
MHP Genel Bakanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki grup toplantısında yaptığı açıklamada DEM Partili milletvekillerinin maaşının kesilmesi gerektiğini savundu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, TBMM grup toplantısında; "Gelişmeler karşısında ilk önerim, 57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek Hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır. İkinci önerim, teröre yardım ve yataklık yapan, somut delillerle suçu sabit görülen, sözde milletvekillerinin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının karara bağlanarak bu haşeratların acilen mahkemesine ulaşılmasıdır. Üçüncü önerim, yeni anayasa sürecinde Anayasa Mahkemesi statüsünün, üye yapısının, yargılama usullerinin radikal şekilde ele alınarak yeniden yapılandırılması ya da bu mahkemenin kapatılmasıdır. Dördüncü önerim de TBMM Genel Kurulu'nda anlam ve ahlaki bağlayıcılığını temelden kaybeden kürsü dokunulmazlığı sınırlarının yeni baştan çizilmesidir. Merak ediyorum ki Anayasa Mahkemesi’nin malum başkanı ve mahut üyeleri yüreklerimizi kavuran şehit haberleri karşısında acaba ne hissetmişlerdir? Nasır tutmuş vicdanları biraz olsun sızlamış mıdır? Anayasa Mahkemesi’nin önünde görüşülmeyi bekleyen 129 bin 140 bireysel başvuru dosyası varken, hatta bazılarına yıllardır sıra gelmemişken mahkum Can Atalay dosyasını acilen inceleyip hak ihlali kararı verilmesinin izahını kara cübbeli işbirlikçiler nasıl yapacaktır" dedi.
MHP Genel Başkanı Bahçeli, bugün TBMM grup toplantısında konuştu. Bahçeli, şunları söyledi:
"İş ve dış husumet cephesi kolektif bir eylem planı tertibiyle eli ve vicdanı kana bulanmış kiralık tetikçilerini üzerimize salmaktadır. 22 Aralık ve 23 Aralık'ta 12 kahraman evladımızı şehit olması İsrail'den Amerika Birleşik Devletleri'ne, bazı Orta Doğu ülkelerinden Avrupa ülkelerine kadar müştereken kurulan saldırı ve suikast düzeninin harekete geçirilmesinin kahredici sonucudur. Mülevves niyet ve hedeflerin farkındayız. Tetiği çeken PKK'lı teröristtir. Ancak silahı temin eden, mermiyi veren, hedefi gösteren, eylem zamanını belirleyen, taktik ve stratejik hedefleri tayin eden güçler de terörü ve terörizmi himaye eden alçaklardır.
"BİZ TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ'NDE TERÖRİST İSTEMİYORUZ”
Öncelikle ve özellikle şunu ifade etmeliyim ki Türkiye Büyük Millet Meclisi teröristlerin, bölücülerin aklanma, paklanma, barınma, sığınma ve meydan okuma mekanı değildir. Aksine hizmet eden kim varsa hasmımızdır, vatan hainidir. Milliyetçi Hareket Partisi'nin açık tavrı ve çağrısı şudur. Mehmetlerimize sıkılan, yavrularımızı yetim bırakan, kanımızı döküp canımızı alan teröristlere hangi milletvekili hoşgörüyle ve muhabbetle yaklaşıyorsa suçludur, tarih ve millet önünde hesap vermekten kurtulamayacaktır. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde terörist istemiyoruz, düşman istemiyoruz, katil istemiyoruz. Canilerin sırtını sıvazlayan namertleri asla istemiyoruz. PKK'nın lehine gözetleme kulesi işlevi gören, Türk bayrağını hazmedemeyen, istiklal marşımızı söyleyemeyen, milli ve manevi ortak değerlerimizi kabullenmeyen, millet mefhumunu benimsemeyen, sözde Kürdistan havariliğinden vazgeçmeyen, Türkiye'ye rakip dil çıkarmak için her fırsatı ganimet bilen, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne düşman kesilen, sözde parti veya partilerin cumhuriyeti kuran Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bulunması, hazine yardımı ve maaş almaları rezalettir, melanettir, cinayettir.
"57 DEM MİLLETVEKİLİNİN MAAŞI TERÖRLE MÜCADELEYE VE ŞEHİT AİLELERİNE AKTARILMALI"
Gelişmeler karşısında ilk önerim, 57 DEM milletvekilinin maaşının ve bu terör yuvasına ödenecek hazine yardımının derhal kesilerek terörle mücadeleye ve şehit ailelerine aktarılmasıdır. İkinci önerim, teröre yardım ve yataklık yapan, somut delillerle suçu sabit görülen, sözde milletvekillerinin görüşülmeyi bekleyen dokunulmazlık dosyalarının karara bağlanarak bu haşeratların acilen mahkemesine ulaşılmasıdır.
“YENİ ANAYASA SÜRECİNDE ANAYASA MAHKEMESİ STATÜSÜNÜN, ÜYE YAPISININ, YARGILAMA USULLERİNİN RADİKAL ŞEKİLDE ALANLARA YENİDEN YAPILANDIRILMASI YA DA BU MAHKEMENİN KAPATILMASIDIR”
Üçüncü önerim, yeni Anayasa sürecinde Anayasa Mahkemesi statüsünün, üye yapısının, yargılama usullerinin radikal şekilde alanlara yeniden yapılandırılması ya da bu mahkemenin kapatılmasıdır. Dördüncü önerim de TBMM Genel Kurulu'nda anlam ve ahlaki bağlayıcılığını temelden kaybeden kürsü dokunulmazlığı sınırlarının yeni baştan çizilmesidir.
“CAN ATALAY DOSYASINI ACİLEN İNCELEYİP HAK İHLALİ KARARI VERİLMESİNİN İZAHINI KARA CÜBBELİ İŞBİRLİKÇİLER NASIL YAPACAKTIR?”
Merak ediyorum ki Anayasa Mahkemesi’nin malum başkanı ve mahut üyeleri yüreklerimizi kavuran şehit haberleri karşısında acaba ne işletmişlerdir? Nasır tutmuş vicdanları biraz olsun sızlamış mıdır? Anayasa Mahkemesi’nin önünde görüşülmeyi bekleyen 129 bin 140 bireysel başvuru dosyası varken, hatta bazılarına yıllardır sıra gelmemişken mahkum Can Atalay dosyasını acilen inceleyip hak ihlali kararı verilmesinin izahını kara cübbeli işbirlikçiler nasıl yapacaktır?
“BAY ZÜHTÜ, SENİN KUMANDANIN, SENİN İPİN KİMİN ELİNDEDİR?"
Anayasa Mahkemesi'nin başkan ve üyeleri, kulak veriniz. Bana şehitlerimizin omuzlarında vatan toprakları emanet edildi. Onların kanları ve destekçileri aramızda dolaşıyor. Hala adaletin ve hukukun onurunu sahiplenmeyecek misiniz? Uzaktan kumandalı yargı da, yargıç da olmaz diyen Bay Zühtü, senin kumandanın, senin ipin kimin elindedir? Hakkımızı savunmazsak, şerefimizden mahrum olacağımızı size hiç kimse öğretmedi. Irak'ın kuzeyinde, sıfır noktasında tesis edilen, karın, buzun, donun tam ortasında çadırdan ve teneke barakalardan kurulan geçici üslerde görev yapan kahramanlarımıza saldırıyorlar. Vatanımızı kundaklıyorlar, ülkemizi dinamitliyorlar. Anaların bakmaya kıyamadığı geceleri, üşümesin diye üzerilerine öptüğü gencecik vicdanlarımız şehit ediliyor. Düşman ülkeler itleri yalanmış, üzerimize kışkırtıyor. Ey mahkeme üyeleri, siz daha ne yapıyorsunuz? Daha neyle avunuyorsunuz? Şayet buna adalet diyorsanız, batsın sizin adaletiniz. Şayet buna hukuk diyorsanız, olmaz olsun böyle hukukunuz. DEM’in hukuken defni yapılmadıktan sonra Türkiye’ye huzur gelmeyecektir.
“TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİS’İNDE TERÖRİST GÖRMEYE DAYANMA GÜCÜMÜZ ARTIK KALMAMIŞTIR”
DEM’in soysuz bir eş başkanı demiş ki, ‘Kürt sorunu ve Öcalan’a yönelik tecrit devam ettikçe Tekirdağlı da, Trabzonlu da huzur bulamayacak’ DEM’in onursuz ve şerefsiz bir milletvekili de, onurlu çözümün bebek katiliyle diyaloğun başlatılması ve tecridin kaldırılması olarak açıklamış. Bize göre çözüm bellidir ve bilinmektedir. O da terörü ve teröristleri topluca imha etmek, bölücü destekçilerinin acımasızca kökünü kazımaktır. Adalet bu sayede yerini bulacaktır. HDP’nin devamı, PKK’nın gece görüş dürbünü olan DEM’in TBMM’de daha fazla yer alması toplumsal ve siyasi tansiyonu kontrol edilemez aşamalara taşıyabilecektir. Ne sahada, ne ovada, ne şehirde, ne belediyede, ne dağda, ne mağarada, ne de Türkiye Büyük Millet Meclis’inde terörist görmeye dayanma gücümüz artık kalmamıştır.
"CHP, BU METNİN NERESİNİ BEĞENMEDİ?"
Gazi Meclis’te yer alan hiçbir parti, Türkiye’nin ve Türk milletinin karşı karşıya olduğu bir tehdit veya tehlikeye sessiz ve tepkisiz kalamaz. Kalırsa muarız cepheye fiilen katılmış olacaktır. Aynı zamanda işlenmiş suç ve cinayetlere göz yummuş, onay vermiş sayılacaktır. Hiçbir parti grubunun devasa bir terör sorunu karşısında ‘ama, ancak, bir bakalım, bir araştıralım, bilgi alalım’ bahanelerine sığınma hakkı da yoktur. DEM ve CHP’nin haricinde TBMM’de Grubu bulunan 4 siyasi parti hazırlanmış ortak açıklama metnine imza koyarak milletimizin ve devletimizin iradesine ses olmuşlar, terör saldırılarını şiddetle kınamışlardır. Sormak lazımdır ki CHP, bu metnin neresini beğenmedi? Niçin telaşa kapıldı, DEM’in siyasi kolonu olmayı nasıl hazmetti? CHP, DEM’in peşinde yuvarlana yuvarlana köşesini, siyasi kişiliğini, milli mensubiyetini, ahlaki ve tarihi mirasını kaybetmiştir. Bu kesindir. CHP yönetimi Türkiye Cumhuriyeti’nin karşısına geçmiştir. Hepsine birde yazıklar olsun diyorum.
"BU ŞAHIS, EĞER AKLINI BAŞINA ALMAZSA SOKAKTA BİLE YÜRÜMEYECEKTİR"
Terör saldırılarından hemen sonra Milli Savunma Bakanımız Sayın Yaşar Güler’den parti gruplarını ve Meclis’i bilgilendirmesini isteyen özelleşmiş esir zihniyet sorumsuzdur, şuursuzdur, savruktur ve çamurdur. Memleketi Manisa’da protesto edilen bu şahıs, eğer aklını başına almazsa sokakta bile yürümeyecektir. Eleştiriler karşısında köşeye sıkışan CHP’nin, Meclis Grup Başkanlığı kanalıyla bölücü terör örgütünün ismini anmadan yaptığı açıklama ise tam bir kepazelik beyanıdır. ‘Terörün hedeflerine asla müsaade etmeyeceğiz’ diyen bu teslimiyetçi ve mandacı siyaset modelinin, bir bakıma bölücü teröre ilik nakli, kalp masajı yapan acil servis birimine dönüştüğü de ortadadır. CHP, işgal edilmiş, Türkiye düşmanlarının eline geçmiştir. Bu acıklı tablo ülkemiz ve demokrasimiz adına çok ciddi bir risktir. CHP Genel Başkanının Tuzla Piyade Okulu’nda yaşananlardan sonra başarılı, dirayetli ve cesur yürekli Milli Savunma Bakanımıza saldırması alçaklıktır, korkaklıktır, hunhar terör örgütüne vekâlet etmektir.
Görevini onurla yapan Milli Savunma Bakanımıza, “Ya aklını başına alacak ya da biz onun aklını başına getireceğiz” diyerek üst perdeden ve tehdit vari şekilde konuşan özelleşmiş esir zihniyet, bugüne kadar kaç kişinin aklını başına getirmiş de, böylesi bir özgüvenle atıp tutmaktadır.”