Bülent Arınç’tan Devlet Bahçeli’ye NATO göndermesi

22. Dönem TBMM Başkanı Bülent Arınç, Bahçeli’nin ‘NATO'dan ayrılmak bile gündeme alınmalıdır’ sözlerine karşı “Şuradan çıkalım da Şangay Beşlisi'ne girelim diyenler de vardır. Bunları çok ciddi şeyler olarak görmüyorum. Telaffuz edilmesi bile zor” şeklinde konuştu.

GÜNDEM 26.05.2022, 15:54
Bülent Arınç’tan Devlet Bahçeli’ye NATO göndermesi

22. Dönem TBMM Başkanı Bülent Arınç, TV5’de yayınlanan “4. Güç” programına görüntülü bağlantı ile katılarak, Mustafa Deniz ve Hasan Basri Akdemir’in sorularını cevapladı.

Hasan Basri Akdemir’in, “Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli grup toplantısında ‘NATO'dan ayrılmak bile gündeme alınmalıdır’ sözlerini nasıl değerlendirirsiniz?” sorusuna Arınç şöyle cevap verdi:

Bu değerlendirilecek bir şey değil. Beni mazur görün. Böyle yüksek siyasette benim aklım ermez. Ama Türkiye'de biliyorsunuz. Yani şuradan çıkalım da Şangay Beşlisi'ne girelim diyenler de vardır. Bunlar çok ciddi şeyler olarak görmüyorum. Telaffuz edilmesi bile zor. Türkiye’de hukuk kırık dökük de olsa vardır.

Adalet, yıpranmış da olsa vardı. Taşradaki hakimlerin verdiği kararları en sonunda Ankara'da Yargıtay'da inceleyecek, hakimlerimiz de var. Başta yapılan yanlışları sonunda düzeltebilecek. Ama tabii geçen zaman itibarıyla telafi çok zor olan hukuk katliamlarını yaşadığımız Türkiye'de onlara güvenebilirsiniz. Yani NATO'dan çıkalım. Anayasa Mahkemesini kapatalım. Bu siyaset tarzına ben çok alışık değilim. O yüzden Sayın Bahçeli'nin sözlerini tartışmak isteyen arkadaşlarımız rahat tartışabilir.

Mustafa Deniz’in “AK Parti hükümeti ekonomiye dair bir gelecek vaat ediyor mu?” sorusuna Bülent Arınç, “Bu çok zor bir soru. Yani adamlar en mükemmel bir bilgisayar yapmışlar. Demişler ki buna ne sorarsan cevabını anında alırsın. Işte Alman gelmiş demiş ki şöyle bir problem var. Takır tukur takır tukur cevabını almış. Fransız gelmiş hiç bilinmeyen bir şey sormuş. Cevabını almış.

O gelmiş, bu gelmiş. Sonunda bir Türk'e de sen de bir sor bakalım demişler. Ama ben sorarsam bilgisayar bozulur demiş. Böyle şey mi olur? Bu her şeye cevap veren bir bilgisayar. Bilgisayarın yanına gelmiş, şöyle hafif bir sesle. Ne var ne yok diye sormuş.

Ve bilgisayar bozulmuş. Yani buna uyarlı bir bilgisayar yok dünyada. Ne var ne yok? Bizim günlük hayatta en çok konuştuğumuz şey bu. Daha daha nasılsın? Ne var ne yok?

AK Parti'yle konuştuğu zaman da siyasette belirleyici bir insan olarak çok ayık açık yüreklilikle verecek bir cevabım yok.

Benim sadece bir temennim olabilir. Ben Sayın Cumhurbaşkanımıza da, AK Partili bütün dostlarıma da diyorum ki ekonomide düzelmeyi sağlamamız lazım. Sorunları görmezden gelemeyiz. Halının altına süpüremeyiz.

Elimizdeki bütün imkanları kullanarak bu işi düzeltelim. Seçimin sonucu buna bağlı diyorum. Onlar da evet diyorlar. Ve gördüğüm kadarıyla da kendi bilgileri, akılları, tecrübeleriyle bir şeyler yapmaya çalışıyorlar.

Bu yaptıklarının ne kadar faydalı olduğunu veya fayda getireceğini uygulamalardan sonra göreceğiz. Herkes için yorum açık. Benim cevabım bu kadar.

“Yüksek İstişare Kurulundan ayrılmak zorunda kaldım”

Adalet ve yargıyla ilgili açıklamalarını hatırlatan Arınç şöyle devam etti: Adaletle ilgili, yargıyla ilgili, adil yargılanmayla ilgili haksız tutuklulukla ilgili kanun hükmündeki kararnamelerin meydana getirdiği sonuçlarla ilgili en azından üç yıldan bu yana, 2019’dan bu yana her televizyon programında, her tweetimde, her mesaj kullandığım sözleri biliyorsunuz.  Bunlar toplumda çok büyük bir destek aldı. Özellikle mazlum olduğuna, masum olduğuna inanan insanlar tarafından. Ama bugünkü siyasetin öncüleri bu konuşmalarımı beğenmediler. Beni açıktan eleştirdiler. Hatta eleştirmenin ötesinde hakaret ettiler. Ben Sayın Erdoğan'ın sözlerini bir kenara koyuyorum ama başka siyasetçiler çok çirkin kelimelerle beni bir tarafa koymak istediler.

Bu konuda çok yalnız kaldım ve Yüksek İstişare Kurulundan ayrılmak zorunda kaldım. Televizyonlara çıkmamak durumunda kaldım. Bunları konuşmanın birilerine zarar verdiğini düşünerek ağzımı açmamaya karar verdim.

Şimdi siz bana adalet konusunu sorarsanız işte üç tweet öncesinde adalete en az beş tane tweetle hem bugünkü pozitif hukuk bakımından hem de inancımız Kur'an-ı Kerim'deki hükümler bakımından ortaya koyuyorum.

Milyonlarca insanlar bunları tıkladı. Dinledi, özledi. Ben bütün bunların muhatabı bir insanım. Yani ben Amerika'nın hukukuna falan böyle çok özenen bir insan değilim. Amerikan sistemini de iyi biliyorum.

Onların insan hakları ihlalleri konusunda düştükleri badireleri de biliyorum. Oradaki sistemin kendi içerisindeki menfaat odaklarını nasıl beslediğini de biliyorum. Ama Amerikan mahkemelerindeki jüri sisteminin bile Amerikan mahkemelerindeki savcının dava açma noktasındaki elindeki imkanları nasıl kullandığını da biliyorum. Sadece bazı konularda başka suçlara göre çok daha hassas olduklarını söylemek istemiştim. O da vergi konusudur. Para konusudur.

“Dış politikada ve siyasette kapıları çok sert çarpmamak lazım”

Yunanistan'da sorunlarımız var. Hatta Sayın Cumhurbaşkanı Miçotakis benim için bitti diyor. Bir zamanlar Davos için benim bitti demesi gibi. Dış politikada ve siyasette kapıları çok sert çarpmamak lazım. Buna da inanırım. Yani çok örnekleri var. İşte Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, belki şimdi de Mısır. Türkiye'nin çıkarlarıdır önemli olan. Ebedi dostluk ve ebedi düşmanlık yoktur. Bugün Türkiye'nin çıkarları neyi gerektirirse biz onu yapacağız.

 Ama geçmişteki sözlerimiz ve hareketlerimiz bize engel olmamalı Türkiye terörle mücadele eden bir ülke olarak bu ülkelerde yuvalanmış olan terör örgütlerinin dışarı çıkarılması. Onların yasa dışı ilan edilmesini isteyebilir. Bunda hakkı var. Zannediyorum da şu anda bunu söylemeye çalışıyor. Yoksa burada istediği bir paradır, tavizdir vesaire değil. Bunu isterken de gerçekçi olmak lazım. Yani Avrupa Birliği ülkeleri bildiğiniz kadarıyla zaten terör örgütünün listesini almıştır.

Yani taleplerimizin haklı ve doğru olduğunu ve Amerika'nın en son Finlandiya ve İsveç temsilcileriyle beraber yaptıkları toplantı ve verdikleri fotoğraflarda ben biliyorum ki İsveç ve Finlandiya NATO'ya alınacaktır. Türkiye'nin pozisyonu Türkiye'nin isteklerini de karşılamak şartıyla makul, haklı, ölçülü talepler olması lazım.

Yorumlar (0)