banner758

Bakan Selçuk'tan 2023 Eğitim Vizyonu açıklaması: Önümüzdeki aydan itibaren somut çalışmaları göreceğiz

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, 2023 Eğitim Vizyonu'nun somut olarak hayata geçmesi için gereken zamanın 3 yıllık takvim içerisinde ortaya konulduğunu söyleyerek, "Sistemin hemen dönüştürülmesinin çok rasyonel olmadığını düşünüyoruz. Önümüzdeki aydan itibaren çok somut çalışmaların ortaya konulduğunu birlikte göreceğiz" dedi.

GÜNDEM 24.12.2018, 14:54 24.12.2018, 14:54
Bakan Selçuk'tan 2023 Eğitim Vizyonu açıklaması: Önümüzdeki aydan itibaren somut çalışmaları göreceğiz

Ankara'da Eğitim-Bir-Sen tarafından hazırlanan 'Eğitime Bakış 2018; İzleme ve Değerlendirme Raporu', Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk'un da katıldığı toplantıda açıklandı. Raporda, eğitimin çıktıları, öğretmenler ve okulların yetkileri, eğitim-öğretim ortamları, finansman olmak üzere eğitim sisteminin ihtiyaçları ortaya konuldu.

Toplantıda konuşan Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, bakanlık olarak bu tür raporların artması gerektiğini söyledi. Bakan Selçuk, "Veri elde etmek konusunda Türkiye'de ne kadar güçlük yaşandığına defalarca şahit olduk. Milli Eğitim Bakanlığı olarak bizim veri saklamamız mümkün değil. Biz bütün bu verileri fazlasıyla paylaşarak, bu verilerden elde edilecek sonuçların politika önerilerine dönüşmesinin bizi ne kadar rahatlatacağının farkındayız. Bundan dolayı 2023 Eğitim Vizyonu'nda veriye dayalı, veri tabanlı eğitim, öğrenme ve eğitim analitiği gibi kavramları tekrar tekrar ifade etmenin gerekçesini de ortaya koymuş oluyoruz" dedi.

'SENDİKAL HAREKETİN ÖĞRETMENLE GÜÇLENMESİ ORTAK GAYEMİZ'

Eğitim-Bir-Sen’in daha önce ortaya koyduğu raporların ve değerlendirmelerin vizyon hazırlarken dikkate aldığı konular olduğunu vurgulayan Bakan Selçuk, şunları söyledi:

"Bundan dolayı bunu paylaşmayı önemsiyorum. Eğer veriye dayalı yönetim, veriye dayalı değerlendirme, veriye dayalı izleme gibi konular üzerinde daha fazla durma imkânımız olursa birkaç sene içerisinde Türkiye’nin okul, il, ilçe bazlı tüm verilerinin çok daha evrensel kodlara dayalı olarak ortaya koyulabileceğini de gösterecektir. Bu da umut verici bir gelişme diye düşünüyorum. Bize düşen 'zan' ile hareket etmemektir. Bize düşen bu meselenin özü, aslı neyse ona göre hareket etmektir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın da ifade etmesi konusunda daha nesnel ölçütler kullanması ve kendimizi ifade etme konusunda daha açık bir tavır ortaya koymamız oldukça önemlidir. Bütün arkadaşlarımızın müktesep hakları merkezde olmak kaydıyla bakış açımız ortaktır. Önümüzdeki süreçte de Türkiye’deki sendikal hareketin öğretmelerle güçlenmesi ve öğretmenlerimizin daha iyi bir gelecek tasavvuru içerisinde kendilerini mutlu hissetmeleri hepimizin ortak gayesidir. Bu ortak gaye içerisinde hareket ediyor olabilmek beni geleceğe dair umutlandırıyor. Raporda çok özel, net, rasyonel bir bakış açısının bulunuyor olması çok mutluluk verici, ekibi tekrar kutluyorum."

'EĞER ÇOCUK KAYBOLURSA, İNSANLIK KAYBOLUR'

2023 Eğitim Vizyonu'nun somut olarak hayata geçmesi için gereken zamanın 3 yıllık takvim içerisinde ortaya konulduğunu ifade eden Bakan Selçuk, şöyle konuştu:

"Sistemin hemen dönüştürülmesinin çok rasyonel olmadığını düşünüyoruz. Önümüzdeki aydan itibaren çok somut çalışmaların ortaya konulduğunu birlikte göreceğiz. Bunları yaparken akademik camiayla, sendikalarımızla ve diğer bazı bilim insanları ile kurum ve kuruluşlarla da sürekli istişare halindeyiz. Çocuğun mutluluğu insanlığın mutluluğudur. Eğer çocuk kaybolursa, insanlık kaybolur. Çocukları merkeze alarak, bu manada öğretmenlerimiz, okul yöneticilerimiz için neler yapabiliriz, nasıl yapabiliriz bunları sürekli mutfakta, sahada çalışan insanlarla değerlendiriyoruz. Asla merkezde oturup kararlar almıyoruz."

'KAPSAMLI İYİLEŞTİRMENİN GECİKMEDEN YAPILMASI GEREKİYOR'

Eğitim Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, raporda, MEB, ÖSYM, TÜİK gibi kuruluşların yayımladığı açık veriler ve OECD verileri kullanıldığını söyleyerek "Bu noktada, Millî Eğitim Bakanlığı’nın talebimize olumlu cevap vererek açık istatistiklerde olmayan birçok veriyi bizimle paylaştığını ve daha geniş düzlemde analiz yapma imkânı sağladığını da belirtmek istiyorum. Raporumuzda öne çıkan bir diğer önemli bulgu öğretmen ve okul yöneticilerinin maaş ve ücretleridir. Türkiye’deki, başta okul yöneticileri olmak üzere, öğretmenlerin maaşları ve yıllık gelirleri, OECD ülkeleri ile kıyaslandığında oldukça düşüktür. Bu tablo, eğitime önem verme iradesine de yeni ve büyük Türkiye hedefine de uygun değildir. Öğretmenlik mesleğinin statüsüne yönelik kapsamlı araştırmamızın sonucuna göre Türkiye’deki öğretmenlerin önemli bir kısmı aldıkları ücretlerden memnun değildir. Dahası, mesleki kıdem arttıkça memnuniyetsizlik düzeyi de artmaktadır. Bundan dolayı, hem öğretmenlerin hem okul yöneticilerinin maaşları ile ücretlerinde kapsamlı iyileştirmenin gecikmeden yapılması gerekiyor" dedi.

'MART'TA EK GÖSTERGENİN YÜRÜRLÜĞE GİRECEĞİ ANLAŞILIYOR'

Öğretmen odalarının değişmez gündem maddesinin 3 bin 600 ek gösterge olduğunu vurgulayan Yalçın, şöyle devam etti:

"Bir taraftan ne zaman gerçekleşeceği konusundaki merakın, diğer taraftan da gerçekleşmeyeceği noktasında kaygıların artmaya başladığı bir süreci yaşıyoruz. 24 Kasım’da çok heveslenildi; fakat gerçekleşmedi. Şimdi, ikinci 100 Günlük İcraat Programı'nda Millî Eğitim Bakanlığı'nın icraat programı arasında yer verildi. Bu hesaba göre Mart ayının sonu gelmeden ek gösterge düzenlemesinin yürürlüğe gireceği anlaşılıyor. Bu noktada, Millî Eğitim Bakanımıza burada olmasını da fırsat bilerek hem teşekkür etmek hem de bu konuya dair teklif ve taleplerimizi ifade etmek isterim. Teşekkür ediyoruz, çünkü 3 bin 600 ek gösterge konusunda ikinci 100 günlük programda sadece Bakanlık kesin ve net bir irade ortaya koydu. Fakat eğitim sisteminin diğer unsurlarını da sevindirmek, kamu personel sisteminde milletimize hizmet eden diğer unvanlardaki kamu görevlilerinin de ek gösterge beklentilerini karşılamak, mağduriyetlerini gidermek gerekiyor. Bu nedenle, Sayın Bakanımızdan, bu noktada hem öğretmenlerimiz dışındaki eğitim çalışanları için hem de birçoğu okullarımızdaki öğrencilerin velisi olan diğer kamu görevlileri için sorumluluk almasını bekliyoruz. İkinci 100 günlük program kapsamında, Millî Eğitim Bakanı olarak, öğretmenlerin, Cumhurbaşkanımızın kabinesinde görev alan bir Bakan olarak da bütün kamu görevlilerinin ek gösterge mutluluğu yaşamasına katkıda bulunmasını bekliyoruz. Öğrenciler arasında ayrım yapmamayı öneren eğitimci hassasiyetini, kamu görevlileri arasında ayrım yapmamak şeklinde Bakan olarak da ortaya koyacağınıza yürekten inanıyoruz."

 

Yorumlar (0)