AKP'li Özdağ: Gülen'in A, B ve C takımları yurt dışına çıkmış

AKP'li Özdağ: Gülen'in A, B ve C takımları yurt dışına çıkmış

GÜNDEM 09.03.2017, 13:31 09.03.2017, 13:31
AKP'li Özdağ: Gülen'in A, B ve C takımları yurt dışına çıkmış

TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu Başkanvekili ve AKP Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, "Fetullah Gülen’in A takımının darbeden bir gün önce yurt dışına çıktığını, bu çıkışların 15 ve 16 Temmuz tarihlerinde de sürdüğünü" söyledi. "Gülen’in dünyada 10 bin kişilik önemli bir ekibi olduğunu bunların 150-200 milyar dolara hükmettiklerini" ileri süren Özdağ, "FETÖ mücadelesinin kazanmanın tek yolunun A takımının çökertilmesi olduğunu" söyledi. Özdağ, "Biz bunlarla mücadeleyi bizzat beyin takımıyla uğraşarak yapmalıyız, beyin takımını çökertirsek, para kaynaklarını kurutursak, kırmızı bültenlere Türkiye’ye getirir ve çok ağır cezalara çarptırırsak bunun çözüleceğini düşünüyorum” dedi.

Selçuk Özdağ'ın T24'ten Hülya Karabağlı'ya yaptığı açıklamalar şöyle:

"Malcom X’in hayatı"

"Fetullah Gülen 28 Şubatçıların bir hatasıyla bir itmesiyle ve ABD’nin de çekmesiyle bir mağduriyet oluşturulmuş. Amerika’da Fetullah Gülen bir truva atı olarak değerlendirilmiş. Bunlar benim dikkatimi çekti. Türkiye şeffaflaştıkça ve demokratikleştikçe hür akılla çalıştıkça, kişiye bağlanmadıkları sürece çünkü İslam fikirde birlik istemez itikatta birlik ister, demokrasilerde fikri hür, irfanı vicdanı hür nesiller ister. Böyle kişiye bağlı olmak sorgulamadan bağlanmak doğru değil. Malcom X mesela kendisini İslamla tanıştıran adam Elijah Muhammed ilişkisi böyle. Malcom’un karısı 'Dağın arkasına hiç bakmıyorsun. Dağın arkasına baksan bu adamın yüzünü göreceksin' der. Malcolm liderine inanır ama dağın arkasına baktığı zaman gerçekleri görür ve daha sonra kendisi lider olur. Dağın arkasına bakmadan kişilere endeksli siyaset yapmak doğru değildir.

"Gülen kötü bir adam, sapkın düşüncesini ağlama numaralarıyla"

"İslam zaten bağlanmayı emretmiyor. Ortak akıl her zaman iyidir. Ben Fetullah Gülen’in Türkiye’deki eğitim sistemini çarpıklığından istifade ederek din eğitimdeki din anlayışı çarpıklığından istifade ederek büyük bir fenomen oluşturulduğu ardından da Fetullah Gülen’in kendi sapkın düşüncelerini uyguladığını düşünüyorum. Kötü bir adam aynı zamanda proje bir adam böyle sapkın düşüncelerini insanlara konuşarak, ağlama numaralarıyla, insanları çok ciddi şekilde etkilediğini gözlemledim. Ardından da bu felaket oluştu. Cemaat lideri olduğu andan itibaren bir korunmuş. Devlet tarafından korunmuş egemen güçler tarafından korunmuş. Gülen'in devleti yönetme gibi bir düşüncesi var. Önce siyasetçilerle iyi geçinmek devletin önemli katmanlarına sonra askeriye, emniyet yargı sermaye ve medyaya ve kısmen de MİT'e sızarak çok ciddi söz sahibi olmaya başlamıştı. Türkiye’deki siyasetçileri terbiye etmek ardından da siyasete devlete ortak olmak ardından da Humeyni gibi Türkiye’ye gelerek kendi rejimi kurmak isteyen bir hayalperestle hatta bir noktada özel bir adamla karşı karşıya olduğumuzu gözlemledim.

"(Komisyonda neler dikkatinizi çekti sorusuna) Devletin MİT'inin çalışmadığını, Emniyet'in ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın çalışmadığını tespit ettim. Bütün Türkiye'deki legal illegal her cemaatin MİT tarafından her yapının vakıflar, dernekler Emniyet ve Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından çok ciddi biçimde izlenmesi gerektiğini düşünüyorduk. Benim dikkatim çeken hususlar uslar bunlar.

"Aysbergin görünmeyen kısmını MİT, Emniyet ve askeri istihbarat görecek"

"Burası bir aysberg gibi görünen ve görünmeyen kısmı var. Görünmeyen kısımlarını görecek olanlara MİT, Emniyet ve askeri istihbarattı. Bunlar görmüşler, lokal kalmış, görmüşler söylememişler, görmüşler görevlerini yapmamışlar veya görememişler. Bu da görevini yapmamak demek, ihmal etmek demek. Bazı siyasetçiler, bürokratlar bunları görmüş; Emniyet, askeri yetkililer bunu görmüş; ama onların sesleri ve sözleri de tesirli olmamış, çok fazla duyulmamış. Mesela eski Ankara Emniyet Müdürü Cevdet Saral onlardan biri.

"Cevdet Saral, Mesut Yılmaz'a bir vesileyle çıkıyor. Koalisyon hükümeti var ve Mesut Yılmaz başbakan yardımcısı. Cevdet Saral, 'Fetullah Gülen bir örgüt, bir çete; bu çete ile bir rapor hazırlıyoruz. Size takdim etmek isteriz' deyince Mesut Yılmaz, 'Sakın, Ecevit duyarsa hükümeti bozar çünkü bunlara çünkü bunlara karşı muhabbeti var' diyor.

"Fetullah Gülen İslam’a zarar verdi, Türkiye’de cemaatleşmeye kolektif yapıların oluşmasına zara verdi. Türkiye’ye zarar verdi. Yurt dışında pozitife giden algısını negatife dönüştürdü, Türkiye bir darbe ülkesi gibi takdim edildi. Türk ordusu ikiye bölündü, Türkiye ekonomisine çok ciddi bir zarar verdi. Türkiye üç neslini kaybetti etti, Birinci Cihan Harbi ve Kurtuluş savaşında bir neslini kaybetti. 1980 öncesi Türkiye sağcılar ve solcular diye kutuplaştırıldı. Gülen bu 50-55 yıllık yapıyla iyi yetişmiş bir neslin heba olmasına ve felaketine neden oldu. Ben Gülen’in Türkiye’ye çok yönlü bir kötülük yaptığı düşüncesindeyim.

"Gülen'in A, B ve C takımı yurt dışında"

"Türkiye ne yapıp yapmalı Amerika ile görüşmeler diplomatik görüşmeler yaparak Türkiye’ye getirilmesine sağlamalı. Önemli isimlerini kırmızı bültenler çıkararak bunları almalı, korunmalarına mani olmalı bunları getirmeli. Bu darbelerin arka palanın ortaya çıkarılmasını sağlamalı. Bu darbenin arka planı kaçaklardan çıkar, darbeyi yapanlardan çıkar. Bizzat darbeye karışanlardan çıkar. Fetullah Gülen’in 'A takımı' 14 Temmuz günü yurt dışına gitmiş. 15 Temmuz günü de yurt dışına gitmişler. 16 Temmuz'da gidilmiş. Fetullah Gülen’in A Takımı, B takımı ve C takımı da yurt dışında. Benim tahminim 10 bin kişilik bir kitle burası. Tüm dünyada 10 bin kişilik çok önemli bir ekibi var. Bu rakama cezaevinde olanlar da dahil.

"Çekirdek A takımı da yurt dışında"

"Esas A takımı, yani çekirdek A takımı yurt dışında olduğunu biliyorum. Hala ticaret yaptıklarını biliyorum. Şu anda 150-200 milyar dolara hükmettiklerini biliyorum. Biz bunlarla mücadeleyi bizzat beyin takımıyla uğraşarak yapmalıyız. Beyin takımının çökertirsek, para kaynaklarını kurutursak, kırmızı bültenlere Türkiye’de davet edersek ve çok ağır cezalara çarptırırsak, bunun çözüleceğini düşünüyorum. Gri alandaki insanlara da özeleştiri yapma hakkını tanımak gerektiğini düşünüyorum.

"15 Temmuz darbesinin ilk ayak sesleri 2010 anayasa referandumudur"

"Darbenin ilk ayak sesleri 2010 anayasa referandumudur. Burada anayasa değişikliğine çok büyük destek vererek 'Ölüleri mezardan çıkartıp oy kullanalım' diye Fetullah Gülen’in çağrısı var. Bu yapı oy hareketi değil kadro hareketi. Ayrı zamanda Türkiye’yi ele geçirme hareketi. Para, askeriye, emniyet, medya ve yargı. O zaman bunların oy harekete olmadığını bir algı yürüttüklerini görmemiz lazımdı. Ben gördüm ve bunlarla ilgili 2009 yılında okullarını yurtlarını falan alkışladım ama görünmeyen kısmı ile görünmeyen kısmıyla da ilgili endişelerimi dile getirmeye başladım.

"Fetullah Gülen medyada müstehcen gazeteleri almaya başlamıştı"

"2009 yılında bir yazı yazdım, milletvekili olduktan sonra bazı bakanlarla milletvekillerine bu yapıya karşı dikkatli olmamız gerektiğini söyledim. Televizyonu, radyosu, medyası var, hatta bazı müstehcen denebilecek magazin gazetelerini satın almaya başladıklarını gördüm.

"Ardından 2011 seçimleri geldi 50 kişilik milletvekili listesi veriyorlar. İkisini yazıyor Tayyip Erdoğan. Bu yapı biz artık güçlüyüz siyasetçilere her şeyi yaptırabiliriz terbiye ederiz biz Türkiye’yi yönetiriz demeye başlıyor. Madem biz bunlara destek verdik her dediğimizi yapmak zorundalar diyorlar. Bana Manisa’da 17 ilçe müdürlüğünün 17’sini istediler. Ben dedim ki; "Bana sosyal demokratlar da, ülkücüler de, Aleviler de, milli görüşçüler de oy verdi dedim. Yapamam dedim ve bir kişiyi bile Manisa’da kadrolaştırmadım. Hatta kendi arkadaşlarım da şüpheye düşmüş, 'Fetullah Gülencileri temizleyecek kendi ülkücü arkadaşlarını getirecek' gibi ben ülkücü jenerasyondan geldiğim için. Sonradan onlar da anladı pabucun ne kadar pahalı olduğunu.

"Baykal ve MHP milletvekillerine FETÖ tarafından yapıldığını anlamıştım"

"7 Şubat 2012 MİT Müsteşarına bir operasyon yapıldı, burada yine sağduyu sahibi savcılar, Abdullah Gül’ün tavrı, Recep Tayyip Erdoğan’ın tavrı il MİT Müsteşarının ifade vermeye gitmemesiyle bunların oyunu bozuldu. İkinci olarak MİT TIR'ları operasyonu ve ondan önce de 17-25 Aralık bazı bakanlara karşı dinlemeler sonra ekonomik darbe ve siyasi darbe.

"Siyasetçilerin 'zaaflarından' istifade ederek, böyle bir zaaf varsa tabi, illegal yollarla, ahlaksız davranışlarla, dinleme cihazlarını odalarına koyarak veyahutta MHP milletvekillerine yapılanlarda olduğu gibi, Deniz Baykal gibi özel hayatına müdahale etmekte olduğu gibi. Ben zaten bunlar olduğunda hemen anladım 'Bunları Fetullah Gülen ekibi yapmıştır' dedim. Hiç 'MİT yapmıştır, Emniyet yapmıştır' demedim. Çünkü, MİT, Emniyet yapsa bile ki yapmaz, gider bunları kendi özel arşivinde saklar. Kesinlikle yapmazlar.

"17-25 Aralık operasyonu olurken bunu İstanbul Emniyeti’ndeki ülkücü polisleri engellediler. Orada müdahale ettiler. Gezi olayları başında gerçekten bir ağacın bir tarihin korunması bir parkın korunması gibi başladı. Ancak, daha sonra biz bunun arkasında FETÖ ve PKK olduğunu tespit ettik. Kobene olayları oldu arkasından. Demirtaş burada insanları sokağa çağırdı olaylar başladı. Darbenin ayak sesleri bu süreçte gelmişti."

 

Yorumlar (0)