29.05.2024, 19:54

GEZİ DİRENİŞİNİ 11. YILINDA HATIRLAMAK;

2013ʼün Mayıs ve Haziran aylarında Türkiye’de tarihin en büyük toplumsal hareketlerinden biri yaşanıyordu. Taksim’deki Gezi Parkı’nda 19. Yüzyılın başlarında yapılmış ardından

stadyuma çevrilmiş ve 1940ʼta Gezi Parkı yapılınca tamamen yıkılmış Topçu Kışlası’nı yeniden yapma projesi için ağaç kesmeye başlanır. Ağaç kesimini durdurmak amacıyla Taksim

Dayanışma Platformu önderliğinde farklı gruplar bir direniş başlatır. Bu direniş kısa sürede büyük bir kalabalığı Gezi Parkı’na doldurmayı başarır. Kısa sürede gece ve gündüz parkta

kamp kuran direnişçiler Gezi Parkı’nı mücadele alanına dönüştürdüler. Gezi Parkı bu özelliği ile dünyada birçok benzer toplumsal harekete ilham kaynağı olmuştur.

İktidarın, İstanbul üzerindeki tarihî ve doğal dokuyu altüst eden projelerine farklı kesimlerden tepkiler zaten bir süredir güçlü bir şekilde kendini göstermekteydi. Gezi’den bir süre önce Emek Sinemasıʼnın yıkılmasına karşı etkili bir protesto olmuştu. Gezi direnişinin bir anda Türkiye’nin her köşesine sıçrayacağını kimse ilk günlerde kestiremiyordu.

Polisin, Gezi Parkı’nda kamp kuran göstericilerin çadırlarını yakmasının ardından, kısa zamanda gösteriler başka şehirlere sıçradı ve kısa zamanda tüm Türkiye bir protesto alanına

dönüştü. Erdoğan’ın yurtdışı gezisinden döndükten sonra Gezi direnişi içinde yer alan bir grubu kabul etmesi, Cumhurbaşkanı Gül dâhil AKP içinde farklı kesimlerin protestoculara

sempati ile yaklaşmalarını sağladı. Birden bire ne olduysa Erdoğanʼın protestoları bastırmak için verdiği emirle olaylar iyice büyüdü ve 11 yurttaşın hayatını kaybetmesiyle kanlı şekilde

mücadele bastırılmaya başlandı.Türkiye tarihinin en önemli toplumsal hareketlenmelerinden biri olan Gezi protestolarının ayrıntıları ve bu direnişe karşı iktidarın tavrı üzerine çok şey yazıldı ve yazılacaktır.Gezi direnişi AKP ve Erdoğanʼa karşı büyük bir toplumsal tepkinin bir anda patlayabileceğini ortaya çıkardı. Bu tepki, yalnızca bir grubun tepkisi değildi. Özellikle 2007ʼden beri Türkiye’nin yaşadığı çalkantılı döneme ve AKP’nin Türkiye’nin sahibi olma iddiasına yönelik hoşnutsuzluklar farklı kesimleri bir anda birleştirmişti. İktidar, bu toplumsal tepkiye karşı kendini çok güvensiz ve güçsüz hissetti. Geçmişi canlandırma iddiasında olan bir inşaat projesi için anlamlı bir parkın ağaçlarını kesme girişimine karşı başlayıp ülkeye yayılan protestolar, aynı zamanda AKPʼnin 2002ʼden beri “vesayete karşı dışlanmış halk yığınlarının demokratik yürüyüşü” tezi alt üst oluyordu. Kuşkusuz bu AKP’nin uluslararası imajını da yerle bir ediyordu.

AKP ve Erdoğan ya bu tepkiyi bir şekilde kabul edip geri adım atacaktı ya da AKPʼnin moral üstünlüğünün ve uluslararası imajının taşıyıcısı olan çevrelerle köprüleri atma pahasına sert

bir şekilde bastıracaktı. Erdoğan, ikinci yolu tercih etti. Her ne kadar inşaattan vazgeçmesi bir geri adım atma olarak değerlendirilsede sert tutum almaktan geri kalmadı. Aynı zamanda

Gezi direnişi ve ardından gelişen olaylar, Erdoğanʼın AKPʼnin çok ötesinde bir liderlik kurduğunu, AKPʼnin artık bir parti olarak değil Erdoğanla yol yürüneceğinin işaretlerini veriyordu. Artık Erdoğanʼın şahsi meselesi olmuştu. Yüzbinlerce insanı zor tutuyorum demekten kendisini alamıyordu. Artık ne olursa olsun dik duracak ve eğilmeyecekti.Partinin özerk bir alanının kalmadığını da göstermekteydi. Erdoğan ve milyonlarca destekçisi Gezi’yi AKP’ye değil, direkt meşru liderin şahsına karşı, onu tasfiye hareketi olarak gördü. Bunun sonucu olarak Erdoğan geri dönülmez bir karar vermesi gerektiğini düşündü. Ne pahasına olursa olsun, ona bağlı kitlelerin ona haykırdığı gibi “dik duracak ve eğilmeyecekti.” 2013’te Rabia Meydanı’nda toplanmış Mursi yandaşlarına yapılan saldırıda onlarca insanın öldürülmesi Erdoğan’a gezi direnişini büyük bir maliyetle de olsa bastırma kararında ne kadar da haklı olduğunu düşündürdü. Bu katliam onu o kadar etkileyecekti ki Erdoğanʼın ve yeni AK Parti’nin sembolü ampul değil, dört parmağı havaya kalkan o el olacaktı.

SONRASI GELİŞMELER DAVALAR

Gerek gezi sırasında gerekse sonrasında toplumsal travmalar, derin yarılmalar oluştu. AKP , gülencilerle ülkenin güvenlik bürokrasisini ele geçirmişlerdi. Artık onlar için geçmişte savundukları ve alt edilmesini hedefledikleri karşı paralel yapılarla yeni bir sürecin önünü açmışlardı.

2013-2016 yıllarına kadar, belkide uzun yıllar alacak bir iç hesaplaşma devlet içinde yaşandı. Bunun sonucunda 2016 yılında gülen darbesi gelmiş oldu. Sonrası galip gelen güç artık ülkeye yeni nizamı getirmeyi hak görecekti. Bu yeni nizam artık tek adam rejimi denilen 2017 Nisan referandumu ve anayasa değişikliğiyle sistem değiştirilmiş oldu. Bu yeni sistem, uluslararası hukuka, yönetim biçimlerine, demokratik teamüllere uygun bir rejim olmayacaktı. Olağanüstü halin uygulandığı bir süreçte anayasa değişikliğini referandumla sağlayarak, üstelik mühürsüz oyları geçerli sayarak sistemi değiştirdiler. Gezi sürecinde orantısız güç kullanarak, üstelik anayasal hak olan gösteri ve yürüyüş haklarını kullanan bu insanlara kıydılar. Sert önlemlerle gezi bastırılmaya çalışıldı. Yalan propogandalarıyla barışçıl bu gösteriler beka sorunu haline getirilerek devlete karşı işlenen suçlar kategorisinde değerlendirildi. Bunun sonucu olarak onlarca insan öldürüldü. Onlarcası hala başta Osman Kavala olmak üzere cezaevlerinde tutsak haldeler. Bundan sonra her toplumsal gösteriyi ‘’BEKA’’ sorunu haline getirerek her haklı gösteriyi bastırma gerekçesine dönüştürdüler. AHİM, Anayasa, hükümleri gereği serbest bırakılmaları gerekirken yasadışı bir şekilde siyasi olarak tutsaklıkları devam etmektedir. Esas yargılanmaları gerekenler yargılanmıyor, demokratik barışçıl haklarını kullananlar içerde tutuluyor. Gezi davasında esas olarak öldürülen Berkin Elvanʼların, Ali İsmail Korkmazʼların katilleri yargılanmalıydı. Devlet yetkilileri, siyasi otorite bu yaşananlardan sorumludurlar.

Gezi mağdurlarının hesabı mutlaka sorulmalı,

Gezi tutsakları derhal serbest bırakılmalıdır.

Adalet er veya geç mutlaka yerini bulacaktır.

HÜSEYİN SAYGILI

CHP 34. Dönem Parti Meclisi Üyesi

İZMİR

Yorumlar (2)
Hasan Aydoğan 4 ay önce
Özet olarak belleğimiz yenilenmiş oldu. Teşekkürler.
Ali Bilgiç 4 ay önce
Mutlak bir hesabı sorulacaktır.Adalet er geçtecelli edecektir.