10.08.2020, 16:51

FEDAKARLIK

Sürekli yüzünüze çarpılan bir fedakarlık, fedakarlık değildir. "Sizin için şunları yaptım." demek, karşıdaki insanların yükünü artırmaktan başka hiçbir işe yaramaz. Fedakar insanlara her zaman saygı duyarız ama bir bakıma bu tip insanların ürpertici yanı yok değildir. Özellikle bazıları bu fedakarlığı fazlasıyla dile getirir ve bundan büyük zevk alır. Çünkü, hem karşısındaki insanın kendisine muhtaç(?) olduğu düşüncesi hoşuna gider hem de verdiğinin karşılığında alacağı şeylerin hesabını yapar. Israrla karşılık bekler, takdir edilmek ve övülmek isterler.

Günlük hayatımızda karşılaştığımız; yalnızca işini yaptığı için minnet duyulmasını bekleyen, zaten yaptıkları ve yapmaları gereken bir şeyi  yaptıklarında, bunu lütfediyormuş gibi gösteren insanlar var. Gece vardiyasında çalışan bir personel, gece vakti  bizim için çalıştığından poker siteleri dolayı teşekkür bekliyor. Sabah alacakaranlıkta işine giden bir çalışan, sabahın köründe kalktığı için minnet bekliyor. Günde on saat çalışan insan günde altı saat çalışanın iş yapmadığını sanıyor, kendini üstün görüyor, övgü bekliyor. Belediyeler parkları düzenliyor, yol yapılıyor, hastane yapılıyor sürekli övgü bekleniyor. Yapılan her şey gözümüze sokulmak suretiyle burnumuzdan getiriliyor.

Genelleme yapmak doğru olmaz ama şimdiye kadar benim  rastladıklarımdan ve diğer insanların da anlattıklarından yaptığım çıkarımlara göre; Türkiye'de ne yapın edin ama sakın masa başı memurlarına işinizi düşürmeyin. Çok basit, sıradan bir belge almak istersiniz; yapacağı tek iş o belgeyi çıkarıp imzalamak olan memurun tavırları ve konuşmaları o kadar üsttendir ki, sanki sizin için yapması gerekenden çok daha fazla bir iş yapıyormuş gibi hissettirir. Onlara işimiz düştüğü için özür dileyesim geliyor bazen. İnsan bir mahcup olmuyor değil. Üstelik bir de yapılacak işler mutlaka bir sonraki güne kalır. Tek seferde işini halledebilen veya mutlu bir şekilde oradan ayrılan bir insana rastlamadım henüz. Bunun sebebi de memurların çoğunlukla asık suratlı olmaları ve insanları azarlamalarıdır. Memurlara sınav şartından önce 'güler yüzlü olmak' ve 'insanları kırmamak' ile ilgili şartlar getirilmeli bence. Hatta işi insanla olan herkesin bu tür özelliklere sahip olması gerekir.

Her mesleğin kendine has görevleri vardır ve insanlar sırf bunları yaptığı için daha fedakar sayılamaz. Bu zaten yapılması gereken bir iştir ve kimse, kimseden daha fazlasını beklememektedir. Bazı meslek gruplarına yüklenen kutsallık da anlaşılır gibi değildir. Fedakar öğretmenler, sağlık çalışanları, asker, polis var da; neden fedakar avukat, mimar, mühendis, psikolog yok mesela? Neden fedakar müzisyenimiz, ressamımız, yazarımız yok? Bu insanlar da çalışıyor, emek harcıyor, gecesini gündüzüne katıyor. Birilerine fedakar deyip diğerlerinin görmezden gelinmesi haksızlık değil midir? Kanıtlanmaya çalışılan şey tam olarak nedir?

İşin özü, kimse abartıldığı gibi fedakar değildir, her insan üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmektedir. Bir annenin evladına şefkat göstermesi, bir babanın çocuğuna vakit ayırması, arkadaşların veya eşlerin birbirlerine destek olması son zamanlarda ultra üstün davranışlarmış gibi pazarlanıp önümüze konuyor. Sonra en basit şeyler bile fedakarlıktan sayılıyor. Bunların gündemden düşmemesi veya karşılık beklenerek yapılması iki taraflı da yorucu oluyor. Arkadaşlığın, dostluğun, anne-baba ve evlat olmanın beraberinde taşıdığı birtakım sorumluluklar bulunmaktadır. Bu sorumluluklar yerine getirilemediğinde birey suçlu sayılamadığı gibi; yerine getirilen sorumluluklar için de kimse daha fedakar sayılmamalı.

Sonuç olarak, insanlara fedakarlık yapmaları gerektiği söylenmemiştir. Bu, tamamen kişisel bir tercihtir ve karşılık beklenmeden yapılması gereken bir şeydir. Eğer bunu beceremiyorsanız hayırlı olsun, artık fedakar biri değilsiniz.

Yorumlar (0)