banner773

Erdoğan eğitimde temizlik yapıyor

Cumhurbaşkanına karşı kalkışılan darbe girişiminden bu yana Türkiye’de 30,000’den fazla öğretmen uzaklaştırıldı veya ihraç edildi. Fakat eğitime el atma darbe gecesinden çok önce başladı.

EĞİTİM 05.12.2016, 10:42 05.12.2016, 10:42
Erdoğan eğitimde temizlik yapıyor

Birgün de yer alan, Le Monde gazetesinin 14.11.2016 tarihli sayısında ki haberde, İstanbul’da bir devlet üniversitesinde profesör olan Erdem G. (50) için 29 Ekim, kara bir gün olarak kalacak. “Meslekten men edildiğimi resmi gazeteden öğrendim. Terör örgütüne destek vermekten suçlanıyordum. Diplomama el koyuldu ve mail adresim silindi.”

 

Üniversitede 20 yıllık kariyerinin ardından, Erdem Bey kendini işsiz, sigortasız ve pasaportsuz buldu. Eşinin ve çocuklarının da pasaportlarına el koyuldu. Türkiye’de akademisyenler ve aileleri hizmet pasaportu alma hakkına haizdir fakat devlet geri alma hakkını da saklı tutmaktadır. İç İşleri Bakanlığının sunduğu bir bilançoya göre darbe girişiminden sonraki 3 hafta içinde 74,562 pasaporta el koyuldu.

 

El koymaların hukuki dayanağı yoktu, iptal edilen pasaportlar idare tarafından “kayıp” olarak kaydediliyordu. Başarısız darbe girişiminden beş gün sonra ilan edilen ve hâlâ devam eden Olağanüstü Hal sebebiyle bahsi geçen kararnamelere itiraz edilemedi. Erdem, “Adım, hükümetin internet sitesinde kırmızı harflerle yazılıydı. Artık Türkiye’de ne devlette ne de özel sektörde çalışamam.” diye ekledi.

 

Profesör Erdem Bey, İstanbul’da meraklı gözlerden uzak bir parkta bize randevu verdi. Röportaj yaptığımız çoğu konuşmacı gibi o da kimliğini tam olarak açıklamak istemiyordu. “Bu durumda olan yalnızca ben değilim, herkes korkuyor.” dedi.

 

Darbecilere ölüm!

Erdem Bey’e sosyal medya üzerinden her gün ölüm tehdidi içeren mesajlar geliyor. Bunları hak edecek ne yapmış olabilirdi? “Kendime soruyorum fakat anlam veremiyorum. Asla bir partiye üye olmadım fakat sola daha yakındım. Sendikaya kayıtlıydım, her zaman grevlere veya protestolara katılırdım ama bunlar beni terörist yapmaz.”

 

Profesör, suçunun barış bildirisinin altına imza atmak olduğunu düşünüyor. Ocakta, 2000’den fazla akademisyen, Erdem Bey gibi, Türkiye’nin savaş alanına dönen güneydoğusu için artık barış isteyen dilekçenin altına imza attılar. Tabi ki misilleme de gecikmedi: Disiplin cezaları, ihraç etmeler, kontratların yenilenmemesi… Dört akademisyen tutuklandı, tutuksuz yargılanmak üzere haftalar sonra salındı.

 

Recep Tayyip Erdoğan’ı devirmek için ordunun bazı mensuplarının kalkıştığı darbe girişiminden hemen sonra, “Barış İçin Akademisyenler” üzerlerinde otoritenin soğuk nefesini hissetmeye başladılar. İstanbul’da bir üniversitede felsefe öğretmeni olan Murat D. (30) de resmi gazetede teröre destek vermekten suçlanan listenin arasında. Eylül’de ihraç edildiğini öğrenen Murat D. o zamandan beri işsiz ve ülkeyi terk edemiyor. Eşi ve küçük çocuğunun da pasaportlarına el koyulmuş durumda. Murat Bey “Bu yaşadıklarımız çok anlamsız.” diyor.

 

Darbe girişiminin ardında Fethullah Gülen olduğu düşünülüyor fakat bu gizli ve güçlü örgüt, 2002’de İslami- muhafazakâr AKP kurulduğundan beri partinin baş müttefikiydi. OHAL kararıyla amansız bir sindirme politikası, tüm meslek sınıflarının üzerine çöktü: memurlar, askerler, hakimler, doktorlar, iş adamları, valiler, gazeteciler… Başlangıçta yalnızca Gülen örgüt üyesi şüphelileri hedefti. Bank Asya’da hesabı olmak ise şüpheli listesinde yer almaya yeterli bir sebepti.

 

Temizlik operasyonu kana susamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Gülen Cemaati’yle ilişkili tüm şirketlerin, derneklerin, hayır kuruluşlarının, okulların yani “terörist yuvalarının” kökünü kurutmaya ant içmişti. “Darbecilere ölüm!” sözü, her gece meydanlarda toplanan öfkeli kalabalıkların arasında yankılanıyordu. Darbe gecesi ölen şehitler onurlandırılıyordu. (246 şehidin arasında ölen askerler sayılmamaktadır.) Şehitlerin fotoğraflarının büyük hali halen İstanbul’un belirli metro istasyonlarında sergilenmekte.

 

Müslüman dünyasının umudu

Sonraki süreçte, darbe temizliği amacını aştı. Sol görüşlü askerler, Kürt meselesini savunanlar, sendikalılar, Kemalistler, kendilerini tuzağın içinde buldular. 15 Temmuz’dan bu yana, terör örgütüne destek vermekten 37,000 kişi gözaltına alınır veya tutuklanırken içlerinde 30,000 öğretmenin bulunduğu 110,000 maaşlı çalışan da meslekten uzaklaştırıldı veya ihraç edildi. Gidenlerin yerlerini doldurmak da zor olmadı: on binlerce yeni mezun genç öğretmen adayı görevlendirilme yapılmaksızın artık birer öğretmen.

 

Üniversiteler de dize getirildi. 29 Ekim’deki KHK sebebiyle rektörler, kendi meslektaşları tarafından seçilmektense, 1992’den önceki dönemde olduğu gibi, Cumhurbaşkanı tarafından atanacaklar. Boğaziçi Üniversitesinde öğretim görevlisi Gülay Barbarosoğlu bu durumun sonuçlarına katlananlardan biri oldu. Sayın Cumhurbaşkanı 12 Kasım’da, Temmuz’da %86 oyla seçilen Barbarosoğlu yerine, AKP’ye yakın olan Mehmed Özkan’ı rektör olarak görevlendirdi.

 

“Allah’ın bir lütfu” olan darbe girişimi, Cumhurbaşkanı’na göre, 15 Temmuz gecesinden çok önce başlayan eğitim sistemindeki uyarlamayı hızlandırmadı. Bu temizlik operasyonu, Türklerin belli bir kesiminin gerçekleştirmek istediği “kültürel devrim”in bir parçası oldu.

 

Erdoğan 1 Ocak 2012’de yaptığı konuşmasında İmam Hatiplerin adından söz ettirmeye başlamıştı. İmam Hatipleri methettiği hitabında “Amacımız dindar bir nesil yetiştirmektir.” dedi. Bu kararlı düşünce, Nisan’da, imam hatip lisesi mezunlarının bir araya geldiği Önder Derneği buluşmasında tekrar gündeme geldi. “Müslüman dünyasının umudu Türkiye’dir, Türkiye’nin de umudu sizlersiniz.” denildi.

 

Sonuç olarak özellikle İstanbul’da ve Ankara’da İmam Hatip liselerine dönüştürülmüş devlet okullarını artık laik okullardan saymıyoruz. AKP 2002’de iktidara geldiğinden beri 65,000 öğrenci İmam Hatip liselerinde eğitim gördü. Erdoğan’ın oğlu, Türgev’in yöneticilerinden Bilal Erdoğan’a göre bu sayı 1,2 milyon.

 

Dini özgürlükler konusunda endişeli Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıllarda 1923’te inşa edilen laikliğin kurallarını değiştirdi. Erdoğan’ın hükümeti; Türkiye’nin laik kesiminden tepki alınmasına rağmen kadınların üniversitede, lisede, ortaokullarda türban takmasına izin verdi. Yakın zamandaki bir değişiklikle artık ordu ve polis teşkilatındaki kadınlar da türban takabiliyor.

 

2014’te AKP yanlısı Eğitim Bir Sen sendikası, “karşı cinslerin arasındaki çekimin yaratacağı problemleri azaltmak kaygısıyla”, okullarda cinsiyetlerin ayrılması fikrini ileri sürdü. Öneri mecliste yer bulmadı fakat yakın zamanda Mersin’de bir müdür tarafından uygulamaya koyulmak istendi. 28 Ekim’de öğretmenlere kızları ve erkekleri ayırmalarını buyuran müdür, Bakanlık tarafından görevden uzaklaştırıldı.

 

Padişaha kölelik

2014’te Türkiye’nin en iyi 155 lisesine bir proje uygulanmaya başlandı. Düşünen, sorgulayan, laik vatandaşlar yetiştiren başarılı devlet okullarının öğretmen kadroları dağıtıldı, eğitim metotları değiştirildi. Muhammed’in Hayatı ve Kuran dersleri okutulmak için bazı kültürel derslerden ve faaliyetlerden vazgeçildi.

 

Haziran’da, liseliler bu değişikliğe karşı harekete geçtiler çünkü onlar “modern eğitim” istiyorlardı. İstanbul Erkek Liseliler mezuniyet töreninde müdüre sırtını döndüler. Galatasaray Liseliler “padişaha kölelik” yapmamış yeni müdür aradılar. Bu karşı hareket Türkiye’nin dört bir yanındaki 370 liseye yayıldı. Bir ay kadar sonra yaşanan darbe karmaşasında gündemden düştüler.

 

Veliler ve sendikalılar, Fatih’te, Cağaloğlu Anadolu Lisesi’ne yakın bir kafede düzenli olarak durum değerlendirmeleri yapmak için toplanıyorlar. Sol ve laik tarafın sendikası Eğitim Sen’in üyesi Mustafa Turgut, “İki yıl önce yeni müdürün gelmesiyle baskı başladı. Öğretmenlerin %99unun sesi bastırıldı. İdeolojilerini yaymak için ortam hazır, okulun duvarları dini afişlerle donatılmış durumda.” diye anlattı.

 

Allah’ın Mucizeleri dersi

Vefa Lisesi öğrencilerinden Nilay yeni tarih öğretmenleri tarafından verilen Allah’ın Mucizeleri dersinden endişeyle bahsetti. Kadıköy Anadolu Lisesi velisi Meral Hanım, gerçekleştirmeye çalıştıkları “reform” kapsamındaki öğretmenlerin “AKP ile aynı ideolojiye sahip” olduğunu vurguladı ve bu sorunun asıl felsefe ve edebiyat derslerinde büyük kaygıya yol açtığını söyledi.

 

Yeni müdür, yeni kurallar. Cağaloğlu Anadolu Lisesinde kız öğrencilerin etek giymesi yasaklandı. Beden eğitimi derslerinde artık şort giyilmeyecek. Pantolonlar da bol olmak zorunda. Okulun velisi Zehra Hanım canına tak ederek şunları söyledi. “AKP başa gelmeden çok önce, bugünün kurucuları, türbanın okullarda yasak olması eşitsizliktir diye bağırıyorlardı. Şimdi bu yaptıkları nedir? Eteği yasakladılar!”

 

Laikliği savunanlara karşı İslamcı politikanın rövanşı olabilir mi? Erdoğan’ın pederşahi otoritesine karşı çıkan Çayan Çalık (Eğitim Sen İstanbul 2 No’lu Şube Yürütme kurulu üyesi) böyle düşünüyor. Eğitim Sen İstanbul 8 No’lu Şube Yürütme kurulu üyesi Mustafa Turgut, laik ve cumhuriyetçi kitlelerin yaşam tarzlarının zorla değiştirilmeye çalışıldığını vurguluyor. “İslamcılar eğitim aracılığıyla toplumu dönüştürmek istiyorlar” diyor. Çeviri: Tutku Şen 

Yorumlar (0)