25.12.2019, 15:23

Bulaşıcı Değil Ama Daha Ciddi

Bu platformdaki ilk yazım ve çok mutlu, çok heyecanlıyım. Bulunduğum tüm ortalarda sağlıklı beslenme hakkında doğru bilinen yanlışların düzeltilmesi konusunda inanılmaz bir çaba sarf ediyorum ve etmeye de devam edeceğim. Bulunduğumuz ortamlarda daha az bir kitleye seslenirken şimdi bu platformla sizlerle burada buluşmak, sizlere buradan da seslenebilecek olmak ve yapmış olduğumuz hataların düzeltilebilir olduğunu anlattığımda ve sizlerde bu bilgiler ışığında beslenmenizde düzenlemeye gittiğinizde daha sağlıklı toplumların oluşacağı inancındayım ve bu sayede de kendimize gereğinden fazla yüklenmiş olduğumuzu hep birlikte göreceğiz.

Obezite gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde bulaşıcı olmayan ciddi bir sağlık sorunudur. Dünya üzerinde 2008 yılında 400 milyon kişinin obez, 1,4 milyar kişinin ise fazla kilolu olduğu, 2015 yılında ise 700 milyon kişinin obez, 2,3 milyar kişinin fazla kilolu olduğu bildirilmiştir. Gelecek yıllarda da obez bireylerin sayısının artacağı öngörülüyor.

Sağlıklı bir yaşam sürdürmek istiyorsak, aldığımız enerji ile harcadığımız enerji dengede olmalıdır. Dengede olmak ne demek? İstekler ve arzular dünyasında yaşıyoruz, gözümüz doymadan hep daha fazlasını istiyoruz. Kendimize sormayı unuttuğumuz çok soru var ve bunlardan bir tanesi de besin seçimi yaparken bana faydası ve zararı ne olacak?  Çocukken gittiğimiz parkı düşünelim. Tahterevalliye bindiğimiz anı gözümüzün önünde canlandıralım. Size bunu yazarken benimde gözlerimin önüne abimle tahterevalliye bindiğim zamanlar geldi ve aşağı yukarı o zamanlar aynı kilolarda olduğumuz için ne o çok yükselebilirdi ne de ben çok yükselebilirdim. Hep eşittik. Daha fazla ağırlık basmaya çalışıp beni yükseltmeye çalışırdı. Ya da en çok yaptığı şey aniden inmek olurdu. Bende hooopp aşağı inerdimJ  Bedenimizi de işte öyle güzel bir dengede tutmalıyız ki ne aniden yukarı fırlayalım ne de birden aşağı düşelim.

İhtiyaçlarımızın ne olduğunu en iyi kendimiz bilebiliriz. Bunları belirlerken de bize yardımcı olacak bazı parametreler vardır. Mesela beden kitle indeksiniz gibi. Eğer ki kilonuzu, metre cinsinde boyunuzun karesine böldüğünüzde 18.5 – 24.9 kg/maralığında çıkıyorsa normal kiloda olduğunuzu, sonuç eğer          ≥30 kg/mçıkıyorsa obez olduğunuzu göstermektedir.

Önemli olan kadınların 34 beden olması veya erkeklerin üçgen vücuda sahip olması değil sağlıklı bir bedene ve ruha sahip olmasıdır.

O yüzden arkadaşlarınla muhabbet esnasında basenlerim biraz çıkmış, göbeğim benden önde gidiyor, sanki biraz gıdım çıkmış, fotoğrafta en kalın ben çıkmışım, niye ben de senin gibi incecik olamıyorum, kol ve göğüs kaslarım niye çıkmıyor, sendeki gibi baklava gibi karın kasım niye olmuyor sorularını bir kenara bırakıp ben sağlıklı bir bedene sahip miyim? mutlu muyum? Diye sormak gerekiyor. Toplumun dayatmış olduğu güzellik ve yakışıklılık algılarını hep beraber yıkalım ve sağlıklı olmak için mücadele edelim.

Peki bizler obeziteden korunmak için neler yapabiliriz? Bu kısır bir döngü gibi aslında. Anne ve/veya baba obezse, hamilelikte kilo alımı fazlaysa, hamilelik döneminde sigara kullanımı varsa, genetik, epigenetik bir faktör varsa, yetişkinlikte alkol tüketimi varsa veya depresyon, anksiyete, yeme bozukluğu gibi psikolojik bir sorun yaşıyorsanız bunların hepsi obeziteye sebep olan faktörlerdir. Saymış olduğum faktörlerden dünyaya gelmeden önceki hayatımıza müdahale edemeyeceğimiz için sonrası için müdahale edilebilecek birçok faktör bulunmaktadır. Yani obeziteden korunma, çocukluk çağında başlamalıdır.

Çocukluk ve adolesan dönemde oluşan obezite unutulmamalıdır ki yetişkinlik dönemi obezitesine zemin hazırlamaktadır.Obezitenin tedavisinde beslenme anahtar rol oynarken  davranış değişikliğinde bulunmak ve fiziksel aktivitede bulunmak da önemlidir.

  • Porsiyonlarımız kontrollü olmalıdır, yemekleri servis ettiğimiz tabağın şekli genişliği bile çok büyük bir önem taşımaktadır. O yüzden mutlaka daha küçük servis tabakları kullanalım. Çünkü tabak ne kadar büyükse içine koymuş olduğunuz yemek daha da küçük görünecektir.

  • Hergün 2 porsiyon pişmiş sebze, 1 porsiyon salata tüketmek lif içeriğinden dolayı hem sizi daha tok tutacak hem de kolon kanseri riskinden koruyacaktır.

  • Hergün 2 porsiyon meyve tüketmek, vitamin ve mineral ihtiyacımızı, içerdiği fruktoz sebebiyle de şeker ihtiyacımızı karşılamaktadır.

  • Sofranızdan tam tahıllı ürünleri eksik etmeyiniz.Günah keçisi haline gelmiş ekmek mesela. Bu toprakların en kıymetli hazinesi olan ekmeği sofradan kaldırmak kültürümüze de inançlarımıza da bedenimize de yapmış olduğumuz en büyük ihanetlerden biri olmuş olur. Ekmeği hayatımızdan çıkartmak yerine tercihlerimizi değiştirmeliyiz. Beyaz ekmek yerine tam tahıllı, çavdarlı, kepekli gibi tahılından tam ayrılmamış ekmekleri tercih etmeliyiz. Pirinç tüketmek yerine bulgur tercih etmek, yulaf kepeği kullanmak iyi bir alternatif olacaktır.

  • 2-3 porsiyon süt ve süt ürünlerini tüketmek çocuklarda ise kemik gelişimini desteklerken ilerleyen yaşlarda da kemik hastalıklarından korunmamızı sağlayacaktır.

  • Haftada 2-3 kere balık tüketmeye özen gösterin. İçeriğinde bulunan omega 3 yağ asidi kalp ve damar hastalıkları, romatoid artirit, kanser, astım, Alzheimer vb. birçok hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde, ayrıca bebeklerde retina ve beyin gelişiminde etkin rol oynamaktadır.

  • Şeker tüketiminden kaçının.Ambalajlı tüketime sunulan gıdalarda etiket bilgisi okunarak benzer gıdalarda şeker içeriği daha düşük olanlar tercih edilmelidir.Şeker içeren besinlerin ve içeceklerin özellikle öğünler arasında ve yatmadan önce tüketilmesinden kaçınılmalıdır.

  • Günlük tüketilen tuz 1 tepeleme çay kaşığı veya1 silme tatlı kaşığını geçmemeli ve iyotlu tuz kullanılmalıdır.Tuz içeriğinde bulunan iyotun biyoyararlılığını kaybetmemesi için yemekler pişerken değil piştikten sonra konulmalıdır.

  • Günde 2 fincan yeşil çay tüketin.

  • Su tüketmeyi unutmayın.Ne kadar su içmeliyim, benim ihtiyacım olanı nerden bileyim diye soracak olursanız kilonuz x 35 ml su hesabını yapabilirsiniz.

  • Diyetisyene danışın.Spekülatif bilgi kirliliğinden uzak durun. Medyada gördüğünüz her kimseyi uzman olarak belirleyip o ne diyorsa onu yapmayın. Sizi beslenmenizle ilgili en doğru bilgiyle sağlıklı bir şekilde yönlendirecek olan kişidiyetisyeninizdir. Bu sayede birlikte sağlıklı adımlar atacağınızı, hedefe ulaşırken sağlığınızı kaybetmeyeceğinizi de unutmamalısınız.

  • Kısa süreli, popüler diyetleri, komşumun arkadaşımın diyetini uygulamaktan kaçının. Sayısal bir değişiklik kısa süre için belki mutlu edecektir ama uzun vadede düşünüldüğünde sağlığımızı riske attığımızı, ölüme bile sürükleyebilecek davranışlardan uzak durmamız gerektiğini bilmemiz gerekmektedir.

  • Beslenme günlüğü tutun. Yerken fark etmediklerinizi gün sonunda gözden geçirme fırsatı bulursunuz.

Tüm bunları yapmaktan kaçınmanın size fayda sağlamayacağını bilmenizi ve yeni yazımızda olmasını istediğiniz konu varsa yazmanızı isterim. 

Yorumlar (0)