TBMM gündemindeki infaz düzenlemesi ile ilgili de konuşan Çakırözer, “İnfaz düzenlemesinde en önemli ilke adalettir. Gasp hırsızlık yapan, çete kuran, insan bıçaklayan, yaralayan öldüren, uyuşturucu ticareti yapanların yararlanıp özgür kalacağı bir düzenlemeden, sadece düşündüğünü ifade ettiği, yazdığı çizdiği için cezaevinde tutulan gazetecilerimiz, siyasetçilerimizin, hak savunucularımızın yararlanmaması adaleti sağlamaz. Gazetecileri ve siyasi tutukluları kapsamayan bir düzenleme vicdanları rahatlatmaz” dedi.
Çakırözer, Mart ayında da gazetecilerin adliye koridorlarında haberlerini savunmak zorunda bırakıldığını belirterek; 20 gazetecinin hakim karşısına çıktığını, 22 gazetecinin gözaltına alındığını, 9 gazetecinin de tutuklandığını söyledi. Çakırözer, önümüzdeki hafta Meclis’e getirilmesi planlanan infaz düzenlemesinin düşüncesi ve yazısı nedeniyle cezaevinde tutulan gazetecilere ve siyasi tutuklulara özgürlük getirmesini istedi. Çakırözer, kamuoyuna yansıyan ilk taslakta gasp, çete, hırsızlık, yaralama, uyuşturucu suçları gibi suçlardan hüküm alanların infaz indirimi kapsamına alınıp; gazeteci, siyasetçi hak savunucularının bu düzenlemeden faydalanamayacak olmasının “büyük adaletsizlik” olduğunu vurguladı.
Sadece hükümlüler değil, tutukluları da kapsamalı” Çakırözer, Meclis’e getirilecek infaz düzenlemesine ilişkin şu talepleri sıraladı:
“Düzenleme sadece hükümlüleri değil tutukluları da kapsayacak biçimde genişletilmelidir. Hasta ve yaşlılar ile çocuklu kadın tutuklular bir an önce adli kontrol yollarından biri ile çıkarılmalıdır. Gasp yapan, çete kuran, insan bıçaklayan yaralayan öldürenler, uyuşturucu baronlarının yararlandığı bir düzenlemeden, eline taş dahi almamış sadece yazdığı çizdiği için cezaevinde tutulan gazetecilerin, siyasetçilerin, hak savunucularının yararlandırılmaması kimsenin vicdanına sığmaz. Binlerce hükümlü çıkarken, eline taş dahi almamış Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Osman Kavala, Ahmet Altan, Selahattin Demirtaş, Murat Ağırel gibi isimlerin demir parmaklık arkasında tutulması adaletli olmaz, vicdanlara sığmaz. Cebir ve şiddete başvurmadan, düşüncesini açıklayan, eleştiride bulunanların mutlaka kapsama alınması lazım. Birçok gazeteci, siyasetçi ve aydınımız, örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardım suçunu düzenleyen TCK 220/6-7 kapsamında tutuklu ya da hükümlü. Bu maddeler mutlaka infaz düzenlemesi kapsamına alınmalıdır. ”
Tutuklu gazeteciler bırakılsın Çakırözer, “Korona salgını ile mücadele kapsamında cezaevindeki yurttaşlarımızın sağlığını düşünerek Meclis’e düzenleme getirilmesi olumludur. Bu düzenlemenin; tutuklu gazeteciler, siyasetçiler ayıbına da son vermesi, toplumsal barışın inşasına katkı sağlaması gerekir. Yargı reformu kapsamında Terörle Mücadele Kanunu’na ‘haber amacıyla eleştiri ve düşünce açıklamak suç sayılmaz’ ibaresini ekledik. Öyleyse şimdiki infaz düzenlemesinde de ‘cebir ve şiddete bulaşmamış, yazı yazarak ya da eleştirel muhalif düşünce açıklamak suretiyle terör örgütü üyeliği’ suçlamasıyla ceza alanların da mutlaka kapsam içine alınması gerekir” dedi.
Çakırözer, aralarında Odatv’den Barış Pehlivan, Barış Terkoğlu ve Hülya Kılınç ile Yeniçağ’dan Murat Ağırel, Yeni Yaşam’dan Ferhat Çelik ve Aydın Keser’in bulunduğu tutuklu gazetecilerin bir an önce serbest bırakılmasını ve tutuksuz yargılanmasını istedi.
Mart bilançosu: Gözaltılar, tutuklamalar, sansür ve cezalar Korona salgını döneminde halkın ihtiyacı olan bilgilere ulaşmasının, gerçekleri öğrenmesinin çok önemli olduğuna vurgu yapan Çakırözer, “O yüzden basın özgürlüğünün üzerine her zamankinden daha fazla titrememiz gerekir. Ancak bu ayda yaşadıklarımız gösteriyor ki hiç de öyle olmamış: 20 yargılama, 22 gözaltı, 9 tutuklama. Mart ayı yine gazeteciler için gözaltılar, tutuklamalar ve yargılamalar ile geçti” dedi.
Çakırözer’in Mart ayı Basın Özgürlüğü raporu şöyle: