Gazete Kritik

İlker Başbuğ'ndan 'anayasa' yorumu: Olağanüstü yetkiler verilmesi başkanı 'tek adam' yapar

GÜNDEM

"Atatürk başkanlık sistemini hiç düşünmedi"

T24’te yer alan habere göre, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 26. Genelkurmay Başkanı, emekli Orgeneral İlker Başbuğ, anayasa değişikliği teklifine ilişkin olarak "Başkanlık sisteminde başkanlara olağanüstü yetkiler verilmesi halinde yasama ile yürütme arasındaki 'kontrol-denge' prensibini koruyamazsınız. Başkanı “tek adam” durumuna sokarsınız" görüşünü savundu. 1924 Anayasası'ndan örnekler veren Başbuğ, "1924 Anayasası'nın oluşturulması sürecinde Cumhurbaşkanı'na, Meclis'i dağıtma ve seçimleri yenileme yetkisinin verilmesi istendi. Bunun yanında, Cumhurbaşkanı'nın geri çevireceği kanun tekliflerinin üçte iki çoğunlukla kabul edilmesi ve Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri'nin Başkomutanlığı'nın da Cumhurbaşkanı'na verilmesi de diğer istenilen konular arasındaydı. TBMM bu teklifleri kabul etmedi ve Atatürk'e bu yetkileri vermedi" diye konuştu. 

Adalet Bakanı Bozdağ anayasa değişikliği teklifini böyle savunmuştu

Uğur Dündar'ın Sözcü gazetesinin bugünkü (26 Ocak 2017) nüshasında yayımlanan 'Başkana olağanüstü yetkiler verilmesi onu tek adam yapar!' başlıklı yazısı şöyle:

Sevgili okurlarım,

Anayasa değişiklik teklifleri TBMM'den geçti. Değişiklikler, nisan ayı içerisinde yapılacak referandumla Türk Milleti'nin onayına sunulacak. Kabul edildiği takdirde Türkiye, parlamenter sisteme veda ederek başkanlık sistemine geçecek.

Kamuoyunda yoğun biçimde tartışılan, referandum için kampanyalar başlatılan bu süreçte Türk Silahlı Kuvvetleri'nin 26. Genelkurmay Başkanı, Emekli Orgeneral İlker Başbuğ'la okuyacağınız röportajı yaptım.

Sayın Başbuğ'a ilk olarak “Siz bu değişime genel olarak nasıl bakıyorsunuz” sorusunu yönelttim.

“ABD'deki sistem ile önerilen sistem aynı değil"

İlker Başbuğ, "ABD'de uygulanan başkanlık sistemi ile Türkiye'ye getirilmek istenen sistem arasında benzerlik yok” dedi.

"Değişikliğin nedenlerini anlamakta zorluk çekiyorum"

İLKER BAŞBUĞ: Kişisel olarak parlamenter sistemin Türkiye için daha uygun olduğunu düşünüyorum. Anayasa değişiklik teklifi sizin belirttiğiniz gibi, radikal bir sistem değişikliğini önermektedir. İçinde bulunduğumuz süreçte; Türkiye, tarihinin en ağır sorunlarıyla karşı karşıyadır. Hal böyle iken, bugün ülke gündeminin birinci maddesini anayasa değişiklikleri ve referandum konusu oluşturmaktadır. Bunun nedenlerini, zamanlamasını anlamakta zorlanıyorum. Bu nedenle ilk önce şu soruların sorulması ve inandırıcı cevapların verilmesini beklemek gerekir:

1- Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı ağır sorunlar, parlamenter sistemin uygulanmasından mı kaynaklanmaktadır?

2- Önerilen başkanlık sistemi ile bu sorunlar nasıl daha iyi çözülebilecektir?

Bu iki soruya şu ana kadar anayasa değişikliklerini referanduma taşıyanların inandırıcı, açık, ve aydınlatıcı cevaplar verdiklerini söylemek mümkün değildir.

"Atatürk başkanlık sistemini hiç düşünmedi"

UĞUR DÜNDAR: Mustafa Kemal Atatürk, Cumhurbaşkanlığı döneminde sizce, hiç başkanlık sistemini düşündü mü?

İLKER BAŞBUĞ: Mustafa Kemal Atatürk ilk günlerden itibaren parlamenter sistemi düşünmüş ve o sistemi savunmuştur. 1927 yılındaki bir konuşmasında, parlamenter sistemin ana unsuru olan Meclis'i şöyle tanımlamıştır: "Büyük Millet Meclisi, Türk Milleti'nin yüzyıllar süren arayışlarının özü ve onun kendi kendisini yönetmek bilincinin canlı bir simgesidir."

Cumhurbaşkanlığı döneminde ise hiçbir zaman başkanlık sistemini düşünmemiştir. Hatta 2 Ekim 1930'da, bir hükümet krizi ile karşı karşıya kalınınca N. Sadak'a şunu söylemiştir: "Amerika sistemini memleketimizde tatbik etmeyi hiç hatırıma getirmedim."

Parlamenter sistemin en büyük özelliği, hükümetin meclis içinden çıkması ve hükümetin meclise karşı sorumlu olmasıdır. Hükümetler güvenoyu alarak kurulduğu gibi, güvensizlik oylaması sonucu da düşürülebilir. Dolayısıyla yasama, yürütme karşısında etkin bir “kontrol ve denetim” gücüne sahiptir. Ayrıca parlamenter sistemde yürütme iki başlıdır: Cumhurbaşkanı ve Başbakan. Netice olarak, parlamenter sistem daha çok uzlaşmaya, uzlaşma kültürüne ihtiyaç doğurur. Çoğulcu demokrasi de daha çok uzlaşmaya dayanmıyor mu?

Cumhurbaşkanlığı sistemi değil, başkanlık sistemi

UĞUR DÜNDAR: Anayasa değişikliğinin başkanlık sistemini getirmesine karşın, “başkanlık” sözcüğünün kullanılmasından özenle kaçınılarak bunun “cumhurbaşkanlığı sistemi” olduğu algısı yaratılmaya çalışılıyor. Getirilen bu sistemde sizi hangi maddeler endişelendiriyor?

İLKER BAŞBUĞ: İlk önce tespitinizin doğru olduğunu söyleyeyim. Oluşturulmak istenilen başkanlık sistemidir. Başkanlık sistemini en iyi uygulayan ülke ABD'dir. O zaman ABD'de uygulanan sistem ile Türkiye'ye getirilmek istenilen sisteme genel hatlarıyla bakalım:

ABD'de başkanlık sisteminin en iyi işlemesinin iki ana nedeni vardır. Birincisi, ABD Anayasası “güçler ayrımı” ve “kontrol-denge” prensip ve uygulamalarını çok kesin çizgilerle tayin etmiştir. ABD'de anayasayı yapanlar kongreyi, yani yasama organını, devletin en dinamik organı, halkın sesi ve demokrasinin garantisi olarak düzenlemişlerdir.

Başkan'a tanınan bazı yürütme yetkilerinin Kongre ile birlikte kullanılması öngörülmüştür. Antlaşmaların onaylanması bunlardan birisidir. Ayrıca Başkan, kabine üyelerini, üst düzey kamu görevlilerini ve büyükelçileri ancak Senato'nun onayıyla atayabilmektedir. Mali konulardaki tüm yetki anayasa tarafından Kongre'ye bırakılmıştır. Fon tahsisi tamamen Kongre'ye aittir. Başkan tarafından yürütülmesi amaçlanan bir program için fon gerektiğinde, Kongre bu fonu vermeyebileceği gibi, kullanımını belirli şartlara bağlayabilir, uygulanan programı denetleyebilir, önerilen bütçelerde indirime bile gidebilir.

***

Yazının tamamı için

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.